Teknoloji diplomasisi ve MENA bölgesi start-up yatırımları
Yönetim Danışmanı Barış SAZAK
Yapay zekâ devrimi ile daha da alevlenen dijital rekabet, küresel ölçekte ana ekonomik blokların artık temel diplomasi gündemlerinden biri. Bilhassa ABD’nin hem kendi içindeki dijital devlerin sermayedarlarına hem de dünyaya karşı teknoloji diplomasisiyle buyurgan tavrı ve kendi sistemine tabiiyet talepleri, son dönemde epey ses getirdi. II. Trump dönemiyle birlikte ilk işaret fişeği 21 Şubat 2025’te “Directive to Prevent the Unfair Exploitation of American Innovation” kararıyla yakılmıştı. Sonrasında “America First” ve “AI” aksiyon planları bu hamleyi takip etti.
İşin regülasyon tarafı bir yana, ABD hükümetinin girişimci diplomasisi kendi açısından çok başarılı ve odaklı. Bu açıdan Trump idaresi takdiri hak ediyor. Yeni dünyanın dinamiklerini kavrama bakımından farkındalığı yüksek ve yaklaşım olarak AB’nin tam zıttı bir konumda. Başkan Trump’ın eylül başında Silikon Vadisi yöneticileriyle Beyaz Saray’daki çalışma yemeği ve diyalog tarzı, sermaye- devlet ilişkileri bakımından dünyaya yeni dönemin ilanı gibiydi.
Başkan Trump’ın geçtiğimiz mayıs ayında gerçekleştirdiği Suudi Arabistan, Katar ve BAE ziyaretleri, yılbaşı itibariyle göreve gelmesiyle birlikte izlediği politikaların devamı niteliğinde önemli bir hamleydi. Ticaret diplomasisi bakımından savunma, enerji ve taahhüt gibi alışılmış sektörlerin ötesine geçilen adımlar atıldı. Bilhassa heyetin Riyad ayağı hem bölge hem de ABD ilişkileri bakımından kayda değer. Ziyarete dünyanın en büyük bankalarının, hedge fonlarının, savunma sanayi şirketlerinin yanında Tesla, Google, OpenAI, Nvidia, Uber, Blackrock, Blackstone gibi Fortune 500 şirketlerinin ve Silikon Vadisi’nin üst düzey yöneticileri de katıldı.
Geleceğin yapay zeka fabrikaları
Bilhassa Riyad’daki zirve, sadece prestijli bir buluşmanın ötesine geçerek, aynı zamanda devasa iş anlaşmalarına sahne oldu. Google, Oracle, Salesforce, AMD ve Uber, toplamda 80 milyar dolar yatırım taahhüt etti. Google ile Suudi Arabistan Public Investment Fund (PIF), ülkede yapay zekâ uygulamalarını arttırmayı hedefleyen “AI Hub” projesini tanıttı. Nvidia ise Suudi Arabistan’da “geleceğin yapay zekâ fabrikalarını” kuracağını duyurdu. Ayrıca Nvidia, Qualcomm, AMD ve AWS, Suudi Arabistan’ın yeni yapay zekâ girişimi “Humain” ile stratejik ortaklıklar imzaladı.
Silikon Vadisi klanı ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler son yıllarda dikkat çekici biçimde dönüşüm geçirdi. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de öldürülmesinin ardından teknoloji dünyası, Riyad’daki "Çöldeki Davos" olarak adlandırılan "Geleceğe Yatırım Girişimi (FII)” zirvesini boykot ederken, yedi yıl sonra tablo tamamen değişmiş durumda.
Bugün birçok ABD’li teknoloji şirketi, hem Başkan Trump’ın desteğiyle hem de Suudi sermayesinin gücüyle bölgede yeni anlaşmalara imza atıyor. Suudiler, yapay zekâ yarışında çok çekici ve cazip imkanlar sunmakta. Geniş arazilerde veri merkezleri kurma imkânı, ucuz enerji ve basit olduğu kadar esnek regülatif çerçeve bunların başında gelmekte. Bu da hızla büyüyen ve yüksek maliyetli yapay zekâ altyapılarıyla rekabet etmeye çalışan teknoloji devleri için cazip bir ortam yaratıyor. Suudi Arabistan açısından ise mesele, petrol bağımlılığını azaltıp ekonomiyi çeşitlendirmek. Bu yatırımları elbette çift taraflı düşünmekte de fayda var.
Sadece sunduğu imkanlar değil, Suudi Fonların doğrudan teknoloji devlerine mali iştiraki de önemli bir etmen. Nitekim 2017’den bu yana, ABD’de 100 milyar dolardan fazla yatırım yapan Riyad, teknoloji sektörünü geleceğin ana büyüme motoru olarak görüyor. İlerisi için süreç nasıl seyreder gözlemleyeceğiz. Elbette işin Çin ile ilişkiler boyutu da önemli. Belli noktalarda ulusal güvenlik, “friendshoring”, enerji ve Orta Doğu jeopolitiği ABD’nin bu yatırım kararlarına tesir edebilir.
Mena Bölgesi start-up ekosistemi
Bölgeye teknoloji yatırımlarında, kısa vadede bu yeni nesil ticari diplomasi girişimlerinin tesirini gözlemlemekteyiz. Start-up bölge ekosistemi 2025 ilk yarısında 334 işlemle 2,1 milyar dolar yatırım aldı. 2024'ün aynı dönemine kıyasla borç temelli işlemler hariç tutulduğunda, yıllık büyüme oranı yüzde 53 olarak gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın mayıs ayında bölgeye Silikon Vadisi yöneticileri ve teknoloji yatırımcılarıyla gerçekleştirdiği heyetin elle tutulur bir tesiri söz konusu.
Bu performans önceki seneye göre gayet çarpıcı bir gelişim olduğunu göstermekte. Bölgedeki start-up ekosistemi 2024 yılındaysa önceki seneye kıyasla yüzde 42'lik düşüş ile 2,3 milyar dolar yatırım çekmişti. Borç finansmanı hariç tutulduğunda, yatırım akışı yüzde 11 azalmıştı. İşlem sayısıysa 610 adetle stabil seyretti. Geçen yıl yatırımların büyük bölümü erken aşama girişimlere yöneldi. Tüm yıl boyunca erken aşama (pre-seed) ve Seri A’ya kadar uzanan 300 girişim, toplamda 1,2 milyar dolar yatırım aldı. Daha ileri aşamalarda, özellikle Seri B ve C turlarında, toplam 10 işleme 332 milyon dolar yatırım yapıldı.
2025 ilk yarı performansı nerdeyse 2024’ü yakalamış durumda. Erken aşama startup'lar (pre-seed - Seri A) işlem sayısında öne çıktı ve 568 milyon dolar yatırım çekti. Geç aşama (pre-Serisi B – halka arz öncesi) daha büyük meblağlarda 432 milyon dolar topladı. Modeli B2B olan startup'lar toplam yatırımların yüzde 70'ini (197 işlemde 1,5 milyar dolar) çekti. Sektörel olarak uzun yıllardır liderliğini koruyan “Fintek” bu sene de zirvede yer alıyor. Gayrimenkul sektöründe kullanılan tüm yenilikçi teknoloji ve dijital çözümleri tanımlayan “Proptech” ikinci sırada yer alırken, e-ticaret sektörü 2025’in ilk yarısında üçüncü sırada yer aldı.
Ülke bazındaki sıralamada, Suudi Arabistan’ın ağırlığını politik gündemde olduğu gibi görmekteyiz. Suudi Arabistan, regülatif reformları ve “Fintek” sektöründeki büyümesi ile bölgesel lider konumunda. Yatırımların yarısından fazlasını çekmeyi başardı. İkinci sırada BAE, fintek ve AI/Web3 ekosistemiyle rekabetçiliğini koruyor. Altı ayda yarım milyar doları aşan start-up yatırımını topladı. Bu dönemin öne çıkan sürpriz ülkesi Mısır oldu ve geçtiğimiz yıl 45 milyar dolar rekor seviyede doğrudan yabancı yatırım çekti. Son dönemde dünyadan ve Türkiye’den çektiği tekstil yatırımlarıyla çok gündem olsa da start-up yatırımlarında da bir miktar pay almayı başardı. Yine de ülkenin makroekonomik riskleri halen devam ediyor.
Türkiye start-up ekosistemi
Türkiye, batı bloğunun büyük teknoloji devlerinin her zaman önemli bir pazarı oldu. Son dönemde MENA bölgesine dönük siyasi angajmanlı ABD yatırımcı ilgisi, Türkiye’ye yönelik aynı iştahta değil. Ancak imkanlarımız bölgeye nazaran daha derin bir kurumsal kapasiteye sahip. Siyasi yönlendirme olmadan da bölge ortalamalarının genellikle üzerinde bir performans sergiliyoruz. Bu yılın ilk yarısında yatırım turlarının toplam sayısı azaldı. Ancak bu durum, yabancı yatırımcıların oransal katılımını artırdı. Yine de yabancı yatırımcıların toplamda bu yıl yalnızca 17 tura katılması, dış kaynaklı sermaye girişinin hâlen sınırlı kaldığını gösteriyor.
Her şeye rağmen 2025 yılının ilk yarısında, Türkiye girişimcilik ekosistemi bölgeye kıyasla hareketli sayılabilir. 211 milyon dolar, 91 yatırım turu aracılığıyla girişimlere aktarıldı (Kaynak:Startups.Watch). Bu tablo, küresel ekonomik dalgalanmalara rağmen Türkiye’nin bölgesel girişimcilik merkezlerinden biri olma konumunu koruduğunu gösteriyor.
Türkiye, bu alanda sektörel olarak küresel teknolojik trendlerle paralel bir gelişim sergiledi. Yatırım dağılımında fintek, oyun ve yapay zekâ sektörleri olarak öne çıktı. Özellikle oyun sektörü, Türkiye’nin genç nüfus avantajını iyi değerlendirirken; fintek ve yapay zekâ girişimleri de finansal teknolojilerdeki düzenlemeler ve uygulamalarının hızla yaygınlaşmasıyla fon topladı. Fintek sektörü toplam yatırımda lider gibi görünse de fonlamanın yüzde 93'ü sadece “Sipay ve Fimple” girişimleri tarafından sağlandı. Buna karşılık, oyun sektöründeki yatırımlar daha eşit bir şekilde dağıldı.
Türkiye’de uzun süredir tartışılan tohum aşamasından Seri A ve B turlarına geçişteki güçlükler, 2025’in ilk yarısında da devam etti. Bu sorun, girişimlerin ölçeklenme potansiyelini sınırlarken, sürdürülebilir büyümenin önünde önemli bir engel oluşturmaya devam ediyor. Startup Genome ve Dealroom raporlarına göre İstanbul, dünyada en hızlı yükselen üç girişimcilik ekosisteminden biri olarak listelendi. Bu durum, şehrin yalnızca bölgesel değil küresel ölçekte de cazip bir merkez hâline geldiğini teyit ediyor.
Yine de bu yılın ilk yarı start-up fonlama performansı, Türkiye açısından geçen senelere kıyasla ciddi bir azalmayı işaret etmekte. Son dört yıllık ortalamamızın 1,2 milyar dolar olduğu göz önüne alınırsak, 2025 yarı yıllık 211 milyon dolar çok yetersiz. Suudi idaresinin yarattığı uluslararası algıya benzer bir ticari ve teknoloji diplomasi hamlesi olmadan bu alanda üst lige sıçramak kolay değil. Ekosistemin yapısal sorunlarına ilaveten, özellikle yapay zekâ kümesinin bir alanında uzmanlaşmayla paralel biçimde uluslararası yatırımcılara yönelik hikayeler yaratmakla ana bloklardan kayda değer yatırım çekilebilir.
source