Yeni liderlik dili: ‘Sessiz’ beceriler
Yapay Zeka ve Teknoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ergi ŞENER
Yapay zekâ çağında teknik bilgiler hızla güncelleniyor, hatta otomasyonla ikame edilebiliyor. Fakat kriz yönetmek, farklı kültürlerle köprü kurmak, güven tahsis etmek ya da bir vizyonu somutlaştırmak hiçbir algoritmanın kolayca kopyalayamayacağı beceriler. Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘İşlerin Geleceği’ raporu, dayanıklılık, empati ve kültürel zekâyı geleceğin ilk 10 kritik yetkinliği arasında listeliyor. CEO’ların büyük çoğunluğu ise empatiyi iş başarısının en temel unsuru olarak görüyor.
Bugünün iş dünyasında liderlik yalnızca strateji belirlemek ya da rakamları tutturmak değil; insanları anlamak, onlara yön göstermek ve ilham vermek ile de doğru orantılı ve işte bu noktada sessiz beceriler öne çıkıyor.
Kriz yönetimi: Fırtınada gemiyi yüzdürmek
Sürekli değişim ve belirsizlik ortamında kriz yönetimi becerisi, liderler için vazgeçilmez hale geldi. Etkili kriz liderliği, soğukkanlı kalmayı, şeffaf iletişim kurmayı ve ekibine moral aşılamayı gerekli kılıyor. Kriz yönetimi, artık bir yan beceri değil, liderliğin en temel sınavı.
Şirketler bu kası geliştirmek için kriz simülasyonları, ‘war room’ (acil durum odası) tatbikatları ve geçmiş vaka analizlerini kullanıyor. Kriz anında önemli olan yalnızca doğru karar değil; aynı zamanda duygusal zekâyı koruyabilmek ve ekibi güven duygusuyla ayakta tutabilmek. Kriz yönetimi, deneyim ve öğrenme ile güçlendirilebilen bir kas ve bu kası güçlü olan liderler, beklenmedik fırtınalarda sakin kalarak gemiyi sağ salim limana ulaştırabiliyor.
Kültürel zekâ: Globalleşmenin sessiz pusulası
Küresel pazarlarda başarılı olmak için yalnızca iyi ürün yetmiyor. Farklı kültürlere uyum sağlayabilen liderler, sürtüşmeleri azaltıyor, kapsayıcı bir iş ortamı oluşturarak, sınır ötesi inovasyonu tetikliyor.
Farklı kültürleri anlama, uyum sağlama ve etkili etkileşim kurma yeteneği olarak tanımlanan kültürel zekâ (CQ) ölçülebilir ve geliştirilebilir bir kas. CQ testleri, uluslararası görev rotasyonları, çeşitlilik odaklı ekipler bu beceriyi güçlendiriyor.
Dayanıklılık: Kurumsal bağışıklık sistemi
Kariyer yolculuğu her zaman düz bir çizgi izlemiyor; inişler, çıkışlar ve beklenmedik engeller olabiliyor. Dayanıklılık (resilience), işte bu zorlu patikalarda yolumuza devam etmemizi sağlayan içsel bir güç. Bir aksilik veya başarısızlık sonrasında hızla toparlanabilme, strese karşı mukavemet gösterebilme ve değişime uyum sağlayabilme olarak ifade edilen bu beceri de doğuştan gelmiyor. Mindfulness (farkındalık) çalışmaları, mentörlük ve 360 derece geri bildirimlerle ‘direnç kası’ güçlendirilebiliyor. Sonuç, zorluklardan güçlenerek çıkan ekipler oluyor.
Dayanıklılığı artırmak için bireylerin duygusal dayanıklılıklarını, öğrenme isteklerini ve gerektiğinde kariyer rotasında esneklik gösterebilme yetilerini güçlendirmeleri gerekiyor. İş yerinde hata yapmak kaçınılmaz; önemli olan hatalardan ders çıkarıp ilerleyebilmek. Kariyerinde sessiz ama kalıcı bir güç yakalamak isteyen herkes, düşmekten korkmayıp, düştüğünde kalkıp yola devam etmeyi öğrenmek durumunda.
Empati: Liderliğin görünmez harcı
Empati, belki de sessiz beceriler içinde en ‘sessiz’ ama en güçlü etkiye sahip olanı. En basit tanımı ile empati, başkalarının duygularını ve perspektifini anlamak, onların hislerine ortak olabilmek. Empati, yalnızca bireysel bir erdem değil, doğrudan şirket performansına yansıyan stratejik bir yetkinlik.
Aktif dinleme ve farkındalık eğitimleri, açık uçlu sorular sorma ve düzenli empati kurma pratikleri de bu yetkinliği geliştirmek için etkili yollar. Empatinin sessiz gücü, bir organizasyonun kültürünü de dönüştürebilir; sonuçta empati bulaşıcıdır, liderden ekip üyelerine yayılarak daha anlayışlı, destekleyici bir çalışma ortamı yaratır.
Hikaye anlatıcılığı: Stratejiye ruh katmak
Steve Jobs’un iPod lansmanındaki “cebinizde bin şarkı” dediği an, teknoloji tarihine geçti. Çünkü veri değil, hikâye insanları ikna etti. Hikâye anlatıcılığı, bir vizyonu rakamlardan çıkarıp anlamlı bir yolculuğa dönüştürmenin sanatı ve modern liderin araç setindeki belki de en yaratıcı sessiz beceri.
McKinsey’nin araştırmasına göre hikâye anlatabilen liderler, ekiplerini daha iyi hizalıyor ve yetenekleri kendine çekiyor. Bugün birçok şirket, üst düzey yöneticilerine TED konuşmacısı gibi koçluk veriyor. Çünkü iyi bir hikâye, rakamların söyleyemediği ‘neden’ duygusunu ortaya çıkarıyor.
Unutulmamalıdır ki, hikâyeler olgulara anlam katar. Bir çalışan, şirket hedeflerini, Excel tablolarını unutur; ama CEO’nun o hedefle ilgili anlattığı etkileyici anekdot aklında kalır. Sizi iyi bir yöneticiden ilham verici bir lidere dönüştüren sıçrama, çoğu zaman anlattığınız hikâyelerin gücünde yatar.
Sessiz beceri nasıl geliştirilir?
-Ölçün: Performans değerlendirmelere empati, dayanıklılık, kültürel zeka gibi kriterler ekleyin.
-Eğitin: Kriz simülasyonları, empati atölyeleri, hikâye anlatıcılığı eğitimleri düzenleyin.
-Bireysel pratik: Her gün kendinize sorun: “Bugün farklı bakış açılarını anlamak için ne yaptım? Doğru mentörler seçip, onların deneyimlerinden faydalanmaya çalışın.
Ekonomi sayfalarında manşet olan büyük yatırımlar, teknoloji devrimleri ya da yeni yapay zekâ araçları elbette önemli. Ama iş dünyasının en sessiz devrimi, liderlerin görünmez kaslarında yaşanıyor. Kriz yönetimi, empati, kültürel zekâ, dayanıklılık ve hikâye anlatıcılığı artık ‘soft’ değil; geleceğin liderlik dili.
Unutmayalım: Sessiz becerilerin sesi yüksek çıkar. Onu duymayı bilenler, yalnızca şirketlerini değil, bir bütün olarak geleceği de şekillendirecek.
source