AKP, son yerel seçimde, ‘kaleleri’ de dahil olmak üzere irili-ufaklı birçok belediyesini CHP’ye kaptırdı.
Mart 2024’teki seçimde İstanbul’daki 39 ilçenin 26’sını kazanan CHP’ye yönelik olarak düzenlenen operasyonlarla aralarında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu 12 belediye başkanı tutuklanmış oldu. Bu sayı Adana, Antalya gibi belediyelerin başkanlarıyla birlikte 17’ye yükselmiş oldu.
Son olarak Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun tutuklanmasının ardından belediyenin AKP’ye geçebileceği ifade edildi.
Sözcü TV’de Özlem Gürses ile ‘Para Politika ve Hayat’ programına konuk olan siyasetçi Ahat Andican, dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Son süreci değerlendiren Andican, yaşananları “hukukun araçsallaştırıldığı bir irade gaspı” olarak niteleyerek, AKP’nin İstanbul’a yönelik sistematik bir strateji izlediğini öne sürdü.
Andican’ın değerlendirmelerinden öne çıkanlar özetle şöyle:
“Bu süreç, Cumhurbaşkanı’nın “belediyeleri silkeleyin” direktifiyle başladı. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi de dahil olmak üzere, bugün İstanbul’un 12 belediyesinde görevden alma, kayyum atama ya da tutuklamalar söz konusu.
Hatırlarsanız seçimlerden sonra İstanbul’daki 39 ilçenin 26’sını Cumhuriyet Halk Partisi, 13’ünü ise Adalet ve Kalkınma Partisi kazanmıştı. Bugün itibariyle, 12 CHP’li belediyenin başkanları ya tutuklandı ya da yerlerine kayyum atandı.
Sözde “ikinci çözüm süreci” diyebileceğimiz bir ortamda, “kent uzlaşısı” adı verilen girişimler kriminalize edilerek, başkanlar görevden alındı. Terörle ilişkilendirme zayıflayınca, bu sefer de yolsuzluk, rüşvet, irtikap gibi suçlamalarla, üstelik delillendirilmeksizin tutuklamalar başladı.
Bu, hukukun araçsallaştırıldığı bir uygulama. Normalde süreç şöyle işler: Önce suçlama yapılır, soruşturma açılır, kişi çağrılır, ifadesi alınır, ardından iddianame hazırlanır ve mahkeme süreci başlar. Ama burada, yasadaki küçük bir boşluk kullanılarak doğrudan tutuklamaya gidiliyor. Artık bu, iktidar açısından rutin hale gelmiş bir uygulama.
Burada iki amaç var: Birincisi belediye başkanlarını devre dışı bırakmak. İkincisi belediye meclis üyelerinin sayısını azaltarak, eğer AK Parti veya Cumhur İttifakı üyeleriyle sayı dengesi oluşursa, bu üyeleri mahkum ederek veya istifaya zorlayarak meclis çoğunluğunu ele geçirmek.
Bu şekilde, seçimle kazanılamayan belediyeler, seçilmiş başkan ve meclis üyeleri tasfiye edilerek, halk iradesi gasp edilerek, AK Parti’ye geçiriliyor.”