Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de, zeytinlik alanların linyit kömürü madeni için açılmasına karşı sürdürülen çevre direnişi yedinci yılına girerken, Türkiye Barolar Birliği, İzmir, Aydın ve Muğla baroları ile İstanbul Barosu Çevre Komisyonu temsilcileri bölgeye giderek mücadeleye destek verdiklerini açıkladı.
Ziyarete katılanlar arasında, TBB Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Aytaç, İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, Muğla Baro Başkanı Levent Akgün, Aydın Baro Başkanı Utku Devrim Barış Arslan, İstanbul Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Gülay Çolak Çalışkan ve birçok avukat yer aldı.
İkizköy Muhtarı Nejla Işık, Akbelen’deki mücadeleyi “yaşam hakkı savunusu” olarak tanımladı. Yıkıma uğrayan alanları işaret eden Işık, “Işıkdere’nin altında Roma, Bizans, Karya dönemine ait kalıntılar vardı, ama hiçbir arkeolojik süreç işletilmedi. Zeytin Kanunu’nun arkasından dolanarak yeni maden yasaları çıkarıldı. 151 zeytin ağacını taşıdıklarını söylüyorlar ama daha fazlası tehdit altında. Sadece zeytin değil, bu köyleri nereye taşıyacaksınız?” diye sordu.
Muhtar Işık ayrıca, bölgenin 11 milyon metreküplük bir tatlı su havzası üzerinde bulunduğunu belirterek, yapılacak patlatmalı maden çalışmalarının Bodrum Yarımadası da dahil olmak üzere çok geniş bir alanı susuz bırakabileceği uyarısında bulundu.
Muğla Barosu Başkanı Levent Akgün, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun kritik önemde olduğunu vurgulayarak, “Eğer yürütmeyi durdurma kararı verilmezse, buradaki zeytinlikleri ve doğayı kaybetme riski çok büyük” dedi.
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ise 40 bin zeytin ağacının kesildiğine dikkat çekerek, “Ne için? Kömür için. Ortada ne kömür var ne çıkarılan bir şey. Bu yapılan doğrudan ülkeye ihanettir” ifadelerini kullandı.
Aydın Baro Başkanı Utku Devrim Barış Arslan da açıklamasında, “İki yıl önce geldiğimizde burası yemyeşildi. Bugün ise toz ve enkazdan başka bir şey kalmamış. Bu alanlar sermayeye peşkeş çekiliyor. Maden yasasına neden karşı olduğumuzun cevabı işte arkamızda duruyor” şeklinde konuştu.
Bölgedeki çalışmaların durdurulması için daha önce açılan birçok dava bulunurken, köylüler ve çevre örgütleri son olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Türkiye Barolar Birliği, süreci yakından izlediklerini ve gerektiğinde hukuki desteği artıracaklarını açıkladı.