Ece CEYHUN
ece.ceyhun@dunya.com
Zorlu Holding bugün önemli bir dönüşümden geçiyor. Yapay zekayı merkeze alan bu dönüşümün en önemli paydaşı ise çalışanları. Programın ismi ‘YaZ’. Yapay zekanın Y ve Z’sini kendisine örnek alan Zorlu, çalışanların kendi hikayesini ‘YaZ’masını istiyor. Bugün Zorlu’nun merkezinde yapay zeka olan dönüşümünde çalışanların projeleri geleceği yazıyor. Burak Aydın’ın verdiği bilgiye göre YaZ’ın 5 aşaması var. Birincisi farkındalık yaratmak. İkinci aşama eğitim. Üçüncü aşama proje geliştirme, hayata geçirilen projelerin takibi ve iyi örneklerin takdir edilmesi. Bugüne kadar çalışanlardan 400’den fazla proje gelirken 100’den fazlası uygulamaya alınmış durumda. Grup içerisinde açılan yapay zeka eğitimlerine ise her seviyeden meraklı 3 bin 200 çalışan bilfiil katılmış.
Zorlu Holding Teknoloji ve Dijital İş Geliştirme Grubu Başkanı Burak Aydın, konuşmasında bugün küresel rekabet nedeniyle sanayi ve imalat sektörlerinin dönüşüm ihtiyacına dikkat çekti. Aydın, “Bugünün buharı yapay zeka” diyerek teknolojiyi üretim süreçlerine entegre etmenin artık bir zorunluluk olduğunu anlattı. Aydın, Türkiye’nin ihracata dayalı üretim gücünü sürdürülebilir kılmak için yenilikçi teknolojileri kullanmanın önemine değinirken; yapay zeka destekli bakımın plansız duruşları yüzde 50 azalttığı, yapay zekayı erken benimseyen üreticilerin üretim maliyetlerinde yüzde 14 tasarruf sağladığını dile getirdi.
Zorlu Holding Teknoloji ve Dijital İş Geliştirme Grubu Başkanı Burak Aydın, Intel ve Amazon gibi yüksek teknoloji şirketlerinde çalışmasının ardından bundan yaklaşık 10 ay önce Zorlu Holding’e geçti. Şimdi holding bünyesinde dijital dönüşümü yöneten Aydın ile sohbetimize yapay zeka ile başladık sürdürülebilirlik ile devam ettik. Burak Aydın değişimi şöyle anlattı:
Müthiş hızlı bir değişim ve dönüşüm içerisindeyiz. Aslında bütün dünya bu dönüşümü yaşıyor. Bu dönüşümün dinamosu ise yapay zeka. Son 10 senedir yapay zeka gündemimizde olsa da aslında 1950’lerden beri bilinen bir teori üzerine konuşuyoruz. Bugün, sadece Zorlu Grubu değil, dünyadaki bütün şirketler tekrar kendini tanımlama, yaptığı işi tanımlama, yapay zeka ile yaptığı işi anlamlandırma döneminden geçiyor. Ve bu hakikaten çok ciddi bir devinim yaratıyor. Özellikle ABD’de ‘yapay zeka’ internetin çıkışıyla eş tutuluyor. Nesnelerin interneti, blockchain ya da web 3.0 için bu tanımlama gelmedi. Ama ‘İnternet hayatımıza nasıl etki yarattıysa, yapay zekada aynı güçlü etkiyi yaratacak’ yorumları yapılıyordu ki; işte o zaman, bu zaman.
Çünkü işlemci gücü müthiş arttı. GPU’ların neler yapabildiğini her gün görüyoruz ve bu hızla değişiyor, artıyor. İkincisi, veri çoğaldı. Artık verilerimizi kullanabiliyoruz ve bu ikisi yan yana geldiğinde anlam çıkartabiliyoruz. Üretken yapay zeka temelinde, özünde bu aslında. Biz de Zorlu’da bu dönüşümün öncülerinden biri olmak istiyoruz. Türkiye ekonomisinin yüzde 30’u sanayiye dayalı. İmalat sanayinin payı yüzde 20. Grubumuzdaki teknoloji şirketimiz Vestel. Vestel’in yan sanayisiyle beraber, dönüşüyor olmamız lazım ki yeni dünya düzenine ayak uyduralım. Dünyada üretime dayalı ekonomiler şu anda Çin rekabetiyle ciddi bir sınavdan geçiyorlar. Buradan çıkmanın tek yolu daha fazla yenilik, daha fazla yenilikçi teknolojileri kullanmak ve verimi arttırmak.
Bugün Avrupa’da, Amerika’da birçok şirket artık mülakatların bir parçası olarak yapay zekayı nasıl kullandıklarını soruyorlar. Bu bir geçiş dönemi sorusu. Yani 2-3 sene sonra kimse sormayacak. Ama bugün sorulması gereken bir soru. Dünya bugün çalışanlarına şunu soruyor. Sen hayatında yapay zekayı nasıl kullanıyorsun? Pazarlamada ya da üretimde yapay zekanın hangi parçalarını kullanıyorsun? Ne kadar iyi kullanıyorsun? Bize anlat… Biz de bunu çok önemsiyoruz. Hem çalışanların dönüşümü hem şirketimizin dönüşümü için bu çok kritik. Biz ve bizim gibi şirketler, holdingler dönüşecek ki Türkiye bu anlamda bir sıçrama yapmaya devam edecek.
Ciddi bir eğitim hamlesi başlattık kendi içerimizde. Yapay zeka ile ilgili hem online eğitimler hem offline eğitimler, sınıf içi eğitimlerini yapıyoruz. Farkındalığı artan, eğitim alan çalışanlarımız proje geliştirmeye başladılar. Her departman iş süreçlerinin içine katıyor. Örneğin, üretim hattındaki bir makinenin titreşiminden veya çektiği enerjiden ne zaman arızalanacağını tahmin eden projeler var. Veya kalite kontrol projeleri. Bir logo hafif eğimli basıldıysa biz bunu artık yapay zeka ile tespit ediyoruz.
Uzman yardımcısı giriş seviyesinden genel müdürlere kadar herkese eğitim verdik. Her seviyede farklı farklı eğitimler verdik. Genel müdürlere bu işi nasıl yönetebileceklerini anlattık. Yapay zeka programlarını bir çalışan olarak nasıl kullanacaklarından AR-GE’de yapay zeka nasıl kullanılır? Konusuna kadar özelleştirilmiş pek çok bilgiyi aktardık.
“Ne zaman başladı? Nasıl ilerliyor? Problem var mı? Problemleri nasıl çözebiliriz?” diye izlediğimiz bir takip mekanizmamız var. Bu arada projeleri ikiye ayırdık. Finansal etkisi olan projeler ve stratejik etkisi olan projeler. Operasyonel verimliliği arttırmak bugünün dünyasında çok kritik. Eskiden bir müşterimiz bizden bir ürün istediğinde, örneğin bir televizyonda özel bir tasarımını istediğinde diyelim ki 3 ayda tasarımı tamamlıyorduk. Şimdi 3 haftada tasarlıyoruz. Dolayısıyla yenilikçilik kapasitemiz artıyor. Daha yeni elektromekanik veya tasarımsal şeyleri deneyebiliyoruz. Bunlar da stratejik etkiler. Direkt finansallara dokunmayan ama iş hayatımızı değiştiren etkiler. Birçok farklı projemiz var. Diğer grup şirketleri de yararlanıyor. Mesela Vestel Pazarlama Ekibi’nin önerdiği bir projeyken tekstil grubu da aynı projeyi kullanabiliyor.
‘Yapay zeka hangi işi elimizden alacak’ konusu çok popüler oldu. Bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?
Yapay zeka ile ilgili bir eğitim açtığımızda 3200 kişinin katılması 3 saatlik eğitimlerden kopmaması müthiş bir rakam. Biz çalışanlarımızdan gelen 400 projeyi 3 sene içerisinde tamamlamak istiyoruz ve bunlardan ciddi verimlilik artışı bekliyoruz. Yapay zekayı bu kültürün bir parçası olarak yerinde kullanırsanız yaratıcılığınıza tavan yaptırıyor. MIT’nin bir araştırması var. Bugünün gençleri internet çağına doğdular. Bugünün çocukları ise yapay zeka çağına. Şimdi bu çocuklara yapay zeka kullanma diyemeyiz. Belirli bir kültür çerçevesinde kullanmaları lazım. Eğer yapay zekayı olduğu gibi kullanırsanız düşünmeyi unutturuyor.
Şimdi; Harvard Business Review’un çok güzel bir makalesi var. Makale özetle şu fikri savunuyor: Yapay zeka insanların işini elinden alacak mı? sorusunun cevabı ‘doğru kullanmayanların işini alacak, kullananların almayacak’. Dolayısıyla bizim iş hayatında yapay zekayı kullanarak yaptığımız işi daha keyifli, daha rahat yapmayı keşfetmemiz lazım. O yüzden bu ciddi anlamda kültür işi, kültür değişimi ve insana dokunan bir iş. Yani insanların, çalışanların hakikaten bunu benimsiyor olması lazım. Yani insanın rolü kaybolmuyor. Bu araçlarda insan hayatını kolaylaştırmak için var. Bize değer katmak için, yaptığımız işe değer katmak için var. Ve bunu böyle benimsemek lazım. Bu aynı telefon gibi bir araç. Tüm gün telefona bakarsan, çalışmanı engeller. Yani her işi yapay zekaya yaptırıp da her şeyi doğru yapacağını farz edersek olmaz. Bütün rollerimizi yapay zekaya, teknolojiye yükleyerek arkaya yaslanıp da gökyüzünü izleyemeyiz.