Filistin sınavı
BM Genel Kurulu marjında yaşanan son gelişmeler, bu ikiyüzlülüğün utanç verici boyutunu gözler önüne seriyor. Ama tüm bu tabloya rağmen, Filistin’i tanıyacak ülkelere ilişkin son dönemde gelen yeni açıklamalar, uluslararası dengelerdeki kırılmanın habercisi olarak görülüyor.
Ukrayna'da Kararlı, Gazze'de Dengeci
Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya yönelik saldırısı sonrasında Avrupa sert tepki gösterdi. Paket paket yaptırımlar devreye sokuldu, milyonlarca mülteciye kapılar açıldı.
Aynı aktörler, Gazze’de her gün işlenen ağır ihlaller karşısında ise yalnızca birkaç sert cümle kurmakla yetiniyor. Ne yaptırım var, ne caydırıcı bir adım. Gazze halkının önüne “siyasi ret” ve “jeopolitik mühendislik” duvarları örülüyor.
De Facto Katliam: Raporlarda Kalan Gerçekler
Birleşmiş Milletler ajansları, bağımsız insan hakları örgütleri ve yardım kuruluşlarının raporları; Gazze’de zorla yerinden etme, sivillere yönelik kitlesel saldırılar ve temel ihtiyaçların kesilmesi gibi ağır ihlalleri belgeliyor.
Ancak belgelerle sabit bu tablo, Batı’nın yüksek sesle dillendirdiği “hukuk” ve “insan hakları” söylemlerini eyleme dönüştürmüyor.
Hakikati Görünmez Kılan Söylem
Nazi Almanyası’nın Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, Büyük Yalanlar kitabında ahlaki söylemin nasıl bir örtbas aracı olarak kullanılabileceğini anlatmıştı.
Bugün de aynı yöntem büyük güçler tarafından uygulanıyor. Bir hastane bombalandığında kullanılan dil, hakikati yumuşatıyor; neredeyse “siz olsanız siz de aynısını yapardınız” noktasına getirerek önemsizleştiriyor.
Bu söylem, gerçeği perdeleyen ve vicdanları uyuşturan bir propaganda aracına dönüşüyor.
BM Genel Kurulu’nda Abbas Krizi
BM Genel Kurulu’nda Filistin’in tanınması yönünde karar alacak devletlerin sayısı artarken, dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Filistin lideri Mahmud Abbas’ın New York’a fiziki katılımı engellendi.
Abbas, 145 ülkenin oyuyla sadece video konferans yöntemiyle Genel Kurul’a hitap edecek.
Bu tablo, Filistin karşısındaki çifte standardın sembolüne dönüşmüş durumda. Zirveye damgasını vuran bu gelişme, BM tarihine “vize krizi” olarak yazılacak.
Filistin’i Tanıyanlar Çoğalıyor
BM Genel Kurulu haftasına günler kala Filistin’i resmen tanıyacak ülkelerden art arda açıklamalar geldi.
İlk adım Portekiz’den geldi. Dışişleri Bakanlığı, Portekiz’in Filistin Devleti’ni tanıyacağını ve resmi açıklamanın bugün yapılacağını duyurdu.
Elysee Sarayı’na göre Fransa, yarın dokuz ülke ile birlikte Filistin’i tanıyacak. Bu ülkeler arasında Avustralya, Kanada, Belçika, Lüksemburg, Malta, Andorra ve San Marino yer alıyor. İngiltere’nin ise bu gece ya da yarın ayrı bir açıklama yapması bekleniyor.
Son bir yıl içinde İspanya, Norveç, Slovenya ve İrlanda da Filistin’i tanımıştı. BM’de yer alan 193 ülkenin 147’si hâlihazırda Filistin’i tanıyor. Bu hafta yapılacak yeni açıklamalarla birlikte bu sayının 150’nin üzerine çıkması öngörülüyor.
Bu gelişme, küresel vicdanın İsrail karşısında artık durdurulamaz bir noktaya geldiğinin göstergesi.
Türkiye Filistin’i Yalnız Bırakmıyor
Türkiye, BM marjındaki temaslarının önemli bir kısmını Filistin davasına ayırıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl Genel Kurul’da yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Gazze’de sadece çocuklar değil; aynı zamanda Birleşmiş Milletler sisteminin, hakikatin, Batı’nın savunduğunu iddia ettiği değerlerin, insanlığın daha adil bir dünyada yaşama umutlarının tek tek öldüğünü görüyoruz.”
Bu çıkış, Türkiye’nin Filistin meselesinde uluslararası sistemin çifte standardını en açık biçimde ifşa eden uyarılardan biri olarak kayda geçmişti. Bu yıl da Ankara’nın diplomatik ağırlığını aynı yönde kullanması bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM seyahatine çıkarken de şu mesajı verdi:
“80. Genel Kurul’u diğerlerinden farklı kılan özelliği, birçok ülkenin Filistin Devleti’ni tanıyacak olmasıdır. Biz bu tanıma kararlarının iki devletli çözümün hayata geçirilmesine ivme kazandırmasını temenni ediyoruz.”
Küresel Vicdan Ayağa Kalkıyor
Küresel vicdan artık büyük aktörlerin verdiği ahlak derslerini dinlemekten bıkmış durumda. Gazze’de yaşananlara tepkiler büyüyor. İsrail’in Eurovision’a dahil edilmesi tartışmaya açıldı, Dünya Kupası’na katılımı sorgulanıyor.
Hatta bir “Sumud Filosu” yola çıktı. Karınca misali gıda malzemesi taşımak için hayatlarını hiçe sayan gönüllüler, Gazze’ye insani yardım ulaştırmaya çalışıyor. İsrail ise bu girişimi “terör suçu olarak kabul edeceğini” beyan etti.
Evrensel Ahlak Testi
Eğer ahlak evrenselse, eylemler de evrensel olmalı. Eğer adalet hakkaniyetse, suç işleyenin kim olduğuna bakmaksızın suç denebilmeli.
Aksi halde “evrensel değerler” yalnızca çıkarlarla uyumluysa savunulan, değilse görmezden gelinen bir kılıfa dönüşüyor.
Kostüm Düşerse…
Rusya’ya uygulanan yaptırımlar Batı’nın tutarlılık iddiasını gösteriyorsa, Gazze’de alınmayan önlemler de bu iddianın en büyük sınavıdır.
Bugün ahlak, hukuk ve insan hakları üzerine kurulu olduğunu söyleyen devletler bu çifte standardın utancıyla yüzleşmek zorunda. Aksi halde “ahlak” söylemi, iktidarların çıkarlarını örtmek için kullanılan zarif bir kostümden öteye geçmeyecek.
Ve kostüm düştüğünde geriye yalnızca çıplak çıkar hesapları kalacak.
source