Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM konuşmasında mikrofonu neden kapandı? Sabotaj iddiaları gündemdeydi! Gerçek ortaya çıktı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’de düzenlenen “Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi” başlıklı konferansta yaptığı konuşma sırasında mikrofonunun kapanması dikkat çekti.

İlk anda, Erdoğan’ın Filistin konusundaki duyarlı söylemlerinin bilinçli olarak engellendiği yorumları yapıldı. Ancak kısa süre sonra gerçek ortaya çıktı.

İletişim Başkanlığı’ndan açıklama

İletişim Başkanlığı yaptığı açıklamada, mikrofonun kapanmasının teknik bir prosedür olduğunu vurguladı.

Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması 5 dakikalık süreyle sınırlı tutulmuştur. Dolayısıyla, konuşma sırasında Cumhurbaşkanımızın konuşturulmaması ya da sözünün kesilmesi söz konusu değildir.”

Açıklamanın devamında, söz konusu konferansta devlet ve hükümet başkanlarının konuşmaları için 5, diğer konuşmacılar için 3 dakika süre öngörüldüğü belirtildi.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının zaman zaman alkışlarla kesildiği için sürenin aşıldığı, bu nedenle mikrofonun teknik düzen gereği 5. dakikanın sonunda otomatik olarak kapandığı da ifade edildi.

Benzer durum Endonezya’da da yaşandı

İletişim Başkanlığı ayrıca, Endonezya Cumhurbaşkanının konuşması sırasında da mikrofonun aynı şekilde kapandığını hatırlatarak, uygulamanın tüm liderler için geçerli olduğuna dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Konferansı'nda yaptığı konuşmanın tam metni ise şöyle:

* Fransa ve Suudi Arabistan'a teşekkürlerimi sunuyorum. Filistin devletini tanıyan devletleri tebrik ediyorum. Coğrafyamızda yaklaşık iki yıldır İsrail hükümetinin artan saldırıları sebebiyle büyük bir insani felaket yaşanıyor. 65 bini aşkın insanın hayatına mal olan Gazze‘deki katliam tüm şiddetiyle sürüyor. Elini vicdanına koyan hiç kimse yaşananları kabul edemez. Dahası böyle bir soykırıma sessiz kalamaz. Netanyahu hükumetinin amacı Filistin devletinin kurulmasını imkansız hale getirmek, Filistin halkını da mümkün olduğunca göçe zorlamaktır. Bu olumsuz gelişmelerin ortasında birleşmiş milletler güvenlik konseyi üyelerinin de dahil olduğu bir grup ülkenin Filistin devletini tanıma kararı alması son derece önemli ve tarihi bir adımdır.

"Filistin davası dünyaya mal olmuştur"


* Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın bugün bizimle birlikte olmasını arzu ederdik. Bugün söz olan tüm katılımcıların aynı zamanda Filistin halkının da sesi olmasını çok ama çok kıymetli buluyorum. Şu da bir gerçek ki bugün Filistin davası artık dünyaya mal olmuştur. Avrupa’da Asya’da Amerika’da ve Afrika’da; sokakta, sosyal medyada başında Özgür Filistin‘e daha önce hiç duymadığımız kadar tanık oluyoruz. Netanyahu hükümeti aynı toprağı, suyu, havayı ve denizi paylaştı binlerce yıllık komşularına soykırım uyguluyor.



"İsrail’in Gazze’den güçlerini çekmesi gerekiyor"



* Uluslararası toplumun hukuki bir görevi olduğu kadar, vicdani sorumluluğu uluslararası toplum Batı Şeria‘daki yayılmacılığı, Doğu Kudüs’teki oldu bittileri ve bölgede istikrarsızlığı yayma girişimlerini durdurmak zorundadır. Aksi taktirde ne bir uluslararası düzenden ne de evrensel değerlerin savunulmasından söz edilebilir. Derinleşen işgal ve ilhak politikalarının hedefi açıktır, iki devletli çözüm vizyonunu öldürmek Filistin devletinin yaşayabileceği zemin bırakmamak, Filistin halkını sürgün etmek ve bölgede yayılmacı emellerini hayata geçirmektir. Buna asla izin verilemez. Bu konferansta Filistin devletini tanıma cesaretini gösteren ülkelerin kararlı somut ve caydırıcı adımlarla bu tarihi duruşun arkasını doldurmalarını temenni ediyorum. Artık ateşkesin ilanı Gazze’ye insani yardımların engelsiz şekilde girişinin sağlanması ve İsrail’in Gazze’den güçlerini çekmesi gerekiyor.


source