Sektör ihracatını 5 milyar doların üstüne taşımayı hedefliyor
Hüseyin VATANSEVER
Musluk, vana, batarya ve bağlantı parçaları gibi ürünlerin imalatını gerçekleştiren armatür sektörü, inşaat başta olmak üzere sanayinin birçok alanına doğrudan girdi sağlıyor. İç pazarda kentsel dönüşüm ve konut yatırımlarından, dış pazarda ise Avrupa ve Ortadoğu’daki talep artışından beslenen sektör, 2024 yılında 4 milyar dolara yaklaşan ihracat hacmine ulaştı. Armatür sektörü, bu alanda küresel bir oyuncu haline gelmek adına aştığı önemli bir aşama olarak değerlendirilen bu seviyeyi korumak ve geliştirmeyi arzularken; 2025 yılının ilk 8 ayında 2.6 milyar dolar civarında ihracat gerçekleştirdi.
Özellikle Almanya, ABD ve Romanya sektörün başlıca pazarlar arasında yer aldı. Armatür sektörünün 2025 yılı ağustos ayı ihracatı 331 milyon dolar seviyesine ulaştı. Ağustos 2025 itibarıyla sektörün yalnızca Almanya’ya gerçekleştirdiği ihracat 45 milyon doları aştı. Sektörün son yıllarda üretim, kalite ve ihracatta önemli mesafeler kat ettiğine dikkat çeken Armatür Derneği Başkanı Gökhan Turhan; “Ancak çoğu sektörde olduğu gibi 2025 yılına zayıf bir başlangıç yaptık. Üretimdeki düşüş, maliyet baskıları ve iç pazardaki talep daralması nedeniyle son dönemlerde zorlu bir süreçten geçiyoruz. 2025’in ilk aylarında armatür, musluk, vana ve valf üretiminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13.3 gibi ciddi bir düşüş yaşadık. İç pazarda ve global talepte hissedilir bir daralma yaşıyoruz” dedi.
“Yurtdışından gelen ucuz ürünler yerli üreticiler için baskı oluşturdu”
Hammadde, lojistik, enerji ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların sektörde maliyetleri yukarı çekmiş durumda olduğunu söyleyen Gökhan Turhan, “Bu durum, hem yurt içi fiyatlamayı zorlaştırıyor hem de ihracat için rekabet gücümüzü etkiliyor. Özellikle Uzakdoğu’daki rakiplerimizle maliyet farkımız büyüdü. Yüksek faiz oranları, sermaye maliyetlerimizi artırmakla birlikte yatırımlarımızı ve yeni projelerimizi daha riskli hale getirdi” şeklinde konuştu. Enflasyon, kur dalgalanmaları ve ekonomik politikalardaki belirsizliklerin hem iç pazardaki tüketici davranışlarını etkilemekte hem de işletmelerimizin planlama kabiliyetini zayıflatmakta olduğunu söyleyen Gökhan Turhan, “Yurtdışından gelen ucuz ürünler, özellikle Uzakdoğu menşeli, fiyat performans odaklı çözümler, alt segment ürünlerde yerli üreticiler için baskı oluşturdu” ifadesini kullandı.
“İlave gümrük vergilerinin kaldırılması büyük önem taşıyor”
Bütün bu gelişmelerin yanı sıra tüketici beklentilerinin giderek artış göstermesinden kaynaklı olarak kalite, sürdürülebilirlik ve servis gibi yan unsurlar artık ‘olmazsa olmaz’ haline geldiğini ifade eden Gökhan Turhan, üreticilerin desteklenmesini talep etti. Gökhan Turhan, “Maliyet baskısı altında ezilen yerli üreticilerimiz açısından, en azından ülkemizde üretilmeyen ürünler ve hammaddeler üzerinden alınan ilave gümrük vergilerinin kaldırılması büyük önem taşıyor. Bu adım, ana hammaddeler ve zorunlu ithalata konu olan girdilerde üreticilerimizi bir nebze de olsa rahatlatacak, özellikle uluslararası rekabet gücümüzün artırılmasına katkı sağlayacak” dedi.
“Çevre dostu teknolojilere yatırım yapmalıyız”
Yerli hammadde üretiminin teşvik edilmesi gereğine vurgu yapan Gökhan Turhan, bunu için uygun finansman modellerinin hayata geçirilmesi, kamu alımlarında yerlileşmeye devam edilmesi gerektiğini söyledi. KDV destekleri, ihracatçıya yönelik teşvikler ve devletimizin finansman imkânları da bu süreçte elimizi güçlendireceğini kaydeden Gökhan Turhan, “Aynı zamanda sürdürülebilir üretim, enerji verimliliği ve çevre dostu teknolojilere yatırım yapmalıyız. Çünkü Avrupa Birliği pazarına erişim ve uzun vadeli büyüme hedeflerimiz için bu artık bir tercih değil, bir zorunluluk” ifadesini kullandı.
Her şeye rağmen orta-uzun vadede, özellikle ihracata yönelme, teknoloji ve sürdürülebilirlik yatırımları, marka değerinin yükselmesi gibi faktörler sayesinde sektörün toparlanma potansiyeli yüksek olduğunu söyleyen Turhan, “Büyük markalar ve ölçek ekonomisine sahip firmalar bu dönemde avantajlı konumda. Küçük oyuncular için maliyet yönetimi, Ar-Ge ve pazarlama stratejileri kritik öneme sahip” dedi. Sektörün dünyanın da saygın üretim merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerlemesi gerektiğini belirten Gökhan Turhan, “Doğru yatırımlar ve kararlı adımlarla ihracatımızı önümüzdeki yıllarda 5 milyar dolar seviyesinin üzerine taşıyacağımıza yürekten inanıyorum” şeklinde konuştu.
“Küresel pazarlarda güçlü bir konum inşa etmek mümkün”
Küresel piyasalarda Çin’in elindeki kapasite fazlasını Avrupa ve Afrika pazarlarına yönlendirmesinin tartışıldığını belirten Başkan Gökhan Turhan, “Bu gelişme, fiyat odaklı rekabeti artırarak Türk ihracatçıları için hem bir risk oluşturuyor hem de doğru stratejilerle değerlendirilebilecek bir fırsat sunuyor” dedi. Kısa vadede Çin’in düşük maliyetli ürünlerinin Avrupa pazarında fiyat baskısını artırabileceğine dikkat çeken Turhan, “Kalite, tasarım, sertifikasyon ve hızlı teslimat avantajlarıyla Çin’den ayrışmalıyız. Sektörümüzün ‘fiyat rekabeti’ yerine ‘değer rekabeti’ne odaklanması gerekiyor” şeklinde konuştu. Turhan, “Çin’in kapasite fazlası karşısında sektörümüzün en doğru stratejisinin yüksek kalite, marka yatırımları, sürdürülebilir üretim ve inovasyon olacak. Böylece fiyat rekabetine sıkışmadan, küresel pazarlarda uzun vadeli ve güçlü bir konum inşa etmek mümkün” ifadesini kullandı.
source