“Gelenekten gelen özgün bir kimlik temsil ediliyor”
Kafkas Kestane Şekeri Yönetim Kurulu Başkanı Ali Tatveren, kestane şekerinin gastronomideki değerini, markalaşma stratejilerini ve 4. Uluslararası Bursa Gastronomi Festivali’ndeki rolünü anlattı.
Bursa’nın köklü tatlı geleneğinin en özel simgelerinden biri olan Kafkas kestane şekeri, yüzyıllardır Anadolu mutfağında farklı şekillerde tüketilen kestanenin, özellikle Bursa’da şekerleme formuna dönüştürülerek özgün bir kimlik kazanmasıyla adeta kentin marka değerine dönüşmüş bir ürün olarak öne çıkıyor.
“Gastronomik değeri her geçen gün yükseliyor”
Kafkas Kestane Şekeri Yönetim Kurulu Başkanı Ali Tatveren, “Geleneksel üretim teknikleriyle şekillenen kestane şekeri sadece bir tatlı değil; aynı zamanda misafirperverliği, hediyeleşme kültürünü ve yöresel mutfak zenginliğini temsil eden kültürel bir mirastır. Burada yüzlerce yıllık bir gelenekten gelerek modern sofralarda yerini alan özgün bir tat kimliğinden söz ediyorum” değerlendirmesini yaptı.
Kestanenin doğal lezzeti ve besin değeri ile Kafkas kestane şekerinin gastronomik değerinin yükseldiğini vurgulayan Ali Tatveren, şöyle devam etti: “Kestane, kendine özgü tatlımsı ve hafif fındıksı aroması ile nişastalı yapısı sayesinde doğal bir lezzet sunar. Yağ oranının düşük, lif ve vitamin değerlerinin yüksek olması, onu besleyici bir gıda haline getirir. Şekerleme sürecinde kestanenin bu doğal karakteri korunduğunda ortaya hem dengeli hem de zengin aromalı bir tat çıkar. Bu da Kafkas kestane şekerini sıradan bir tatlıdan ayırarak, sunumlarda zarafet ve özgünlük katan bir gastronomik değer haline getirir.”
“Modern gastronomide yaratıcı kullanımlar var”
Modern gastronomide kestane şekerinin yaratıcı kullanımlarına da dikkat çeken Ali Tatveren, “Geleneksel formunun ötesinde kestane şekeri, şeflere ilham veren bir ürün. İnce doğranarak dondurmalar, muslar veya çikolatalı tatlılarla buluşturulabilir; pastacılıkta dekoratif ve lezzet artırıcı bir unsur olarak kullanılabilir. Hatta kahve eşlikçisi küçük atıştırmalıklardan gurme tatlı tabaklarına kadar geniş bir yelpazede yer alabilir. Yaratıcı şefler için kestane şekeri, hem dokusal kontrastlar hem de sürpriz tat kombinasyonları yaratmaya imkân tanıyan değerli bir hammaddedir” diye konuştu.
Gastronomi turizmi ve markalaşma açısından stratejilere de değinen Ali Tatveren, “Bursa’nın simgesi haline gelmiş kestane şekerinin gastronomi turizminde daha güçlü bir konuma gelmesi için coğrafi işaret tescili, festival ve fuarlarda görünürlük, üretim atölyelerinin turistik ziyaretlere açılması büyük önem taşıyor. Ambalaj tasarımlarında estetik ve hediyelik yönünün öne çıkarılması, uluslararası pazarlarda ‘Bursa’dan dünyaya’ vurgusunun yapılması markalaşmayı güçlendirecek stratejilerdir. Böylelikle Kafkas kestane şekeri hem yerel halkın gurur duyduğu bir tat hem de turistlerin ‘yanında götürdüğü bir Bursa hatırası’ olabilir” ifadelerini kullandı.
4’üncü Uluslararası Bursa Gastronomi Festivali hakkında da görüşlerini paylaşan Ali Tatveren, “Bursa’nın köklü mutfak kültürünü dünyaya tanıtmak için düzenlenen bu festival, kentin gastronomik kimliği açısından büyük bir fırsat. Geleneksel lezzetlerle modern yorumların buluşacağı, yerel üreticilerin ve şeflerin kendini göstereceği bu organizasyon, Bursa’nın uluslararası alanda görünürlüğünü artıracaktır” dedi.
source