MGSB'de iklim krizi ve kuraklık - Ötüken Haber
MGSB'de iklim krizi ve kuraklık

MGSB'de iklim krizi ve kuraklık

ABONE OL
Eylül 29, 2025 17:10
MGSB'de iklim krizi ve kuraklık
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dünya turizm kentlerinden Türkiye’nin marka şehri Bodrum’da yaşayan arkadaşlarım aradı; yaz bitmesine rağmen Bodrum’un suyunun bittiğini, artık şebekeye su verilemediğini söylediler. Muğla’nın genel olarak barajlarındaki doluluk oranı yüzde 43 ancak Bodrum’un içme suyunu sağlayan barajların suyu tamamen tükenmiş durumda. Bodrum’a çevresindeki barajlardan, örneğin Milas’tan su taşınması ya da deniz suyunu arıtacak bir sistem kurulması gerekiyor. Ankara’da barajların toplam doluluk oranı yüzde 16.27 ancak aktif kullanım oranı yüzde 4.95’e düştü.

Başkent Ankara da su krizinin yaşandığı kentlerden. Kızılırmak suyunun taşındığı Kesikköprü Barajı dışında tam doluluk seviyesine sahip baraj yok. Ankara için de önümüzdeki yıllarda önlem alınması gerekiyor. Büyükşehirlerimizden Bursa’nın ana su kaynağı Doğancı ve Nilüfer barajlarında kuraklık nedeniyle ortalama doluluk yüzde 2.33’e geriledi. Yıldırım, Nilüfer, Osmangazi, Gürsu, Kestel ilçeleri ile Mudanya ilçesinin bir kısmına su sağlayan iki baraj, kuraklık nedeniyle adeta bataklığa dönüştü.

İstanbul’da toplam baraj doluluk oranı yüzde 29.08 ancak önümüzdeki yıllar için İstanbul’a da özel önlem alınması gerekiyor. Birçok kentimiz bu durumda. Su sıkıntısı ve kuraklık önümüzdeki yıllarda ülkemiz için bir hayli sıkıntıya yol açacak gibi duruyor. Yeni dönemde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ayrılarak İklim Değişikliği adıyla yeni bir bakanlık kurulacağı ifade edilse de Türkiye’nin iklim değişikliğiyle ilgili acil bir eylem planını hayata geçirmesi gerekiyor.

ULUSAL GÜVENLİK MESELESİ

MGSB’de iklim değişikliği ulusal güvenlik meselesi olarak sayılıyor. Bu konuda belgede, “İklim değişikliği, küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi/asit yağmurları, ormanların azalması, çölleşme, kıtlık, biyolojik çeşitliliğin azalması, deniz seviyelerinde değişim. Sınıraşan sular” başlıklarında özel değerlendirmeler ve çözüm önerileri yer alıyor. Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen’in, yıllar önce Genelkurmay’a sunduğu, “İklim Değişikliği ve Türkiye’nin Güvenliğine Etkileri” başlıklı raporda çok önemli değerlendirmeler yer alıyor.

“İKLİM KRİZİ ULUSAL STRATEJİ BELGESİ HAZIRLANMALI”

Bu raporda özellikle Türkiye’deki akarsu havzalarıyla ilgili önemli tespit ve değerlendirmeler yer alıyor. Önemli bazı değerlendirmeler şöyle:

– Küresel iklim değişikliğine karşı geliştirecek tedbirleri belirlemekten ve tedbirlerin uygulamalarını koordine etmekten sorumlu bir birim oluşturulmalıdır. Siyasi karar alma kabiliyetine sahip olan en üst seviye nezdinde, iklim, güvenlik, tarım, enerji, ekonomi, deniz bilimleri, hukuk, sosyoloji, demografi ve çevre uzmanlarından bir konsey oluşturulmalıdır. Bu konsey, küresel ısınmanın potansiyel etkilerini incelemekten; kısa, orta ve uzun vadeli stratejik tedbirler geliştirmekten sorumlu olmalıdır. Bu konseyde, strateji ve güvenlik alanındaki uzmanlar ile teknik uzmanlar birlikte çalışmalıdır. Konseyde, öncelikle iklim uzmanları, Türkiye ve çevre coğrafyası ile ilgili olarak otuz, elli ve yüz yıllık milli senaryolar (projeksiyonlar) geliştirerek küresel ısınmanın Türkiye ve çevre coğrafyasında ortaya çıkarabileceği sorunları belirlemelidir.

– Ortadoğu coğrafyasında ortaya çıkabilecek jeopolitik istikrarsızlıkların Türkiye’nin güvenliğini nasıl ve hangi şiddette etkileyebileceği araştırılmalıdır. Konsey tarafından benzer bir çalışma küresel ısınmadan büyük ölçüde etkilenecek Ortadoğu coğrafyası için de ayrıca yapılmalı; Ortadoğu coğrafyasında ortaya çıkabilecek jeopolitik istikrarsızlıkların Türkiye’nin güvenliğini nasıl ve hangi şiddette etkileyebileceği araştırılmalıdır. Elde edilen sonuçlar ve öngörülen karşı tedbirler, “Küresel Isınmaya Karşı Tedbirler Stratejisi” içinde bütünleştirilerek uygulanmalıdır.

– Hazırlanacak strateji belgesi dört amaca hizmet etmelidir: Sera gazı salınımının azaltılması ve temiz enerjinin kullanılmasının yaygınlaştırılması ve bu amaçla sürdürülen uluslararası çabalara Türkiye’nin kendi koşullarını da dikkate alarak katkılar sağlayacağı tedbirlerin geliştirilmesi strateji belgesinin birinci amacı olmalıdır.

– Strateji Belgesinde ikinci amaç olarak çevre bilincinin ve iklim değişikliğine karşı çevrenin korunması tedbirlerinin geliştirilmesini esas almalıdır.

– Stratejinin üçüncü amacı iklim değişikliği nedeni ile Türkiye coğrafyası içinde ortaya çıkabilecek fırtınalar, seller, taşkınlar, kuraklık, susuzluk, eko-sistemdeki değişiklikler, göçler, hastalıklar gibi afet ve tehlikelere karşı güvenlik tedbirleri geliştirmek olmalıdır.

– Strateji belgesinin dördüncü amacı ise iklim değişikliği nedeni ile Türkiye’ye komşu coğrafyalarda ve özellikle de Ortadoğu coğrafyasında ortaya çıkabilecek su ve gıda krizlerinin, göçlerin neden olabileceği jeopolitik istikrarsızlıkların Türkiye’nin güvenliği üzerine etkilerini araştırmak, potansiyel tehditleri ve fırsatları tanımlamak, tedbirler geliştirmek olmalıdır. Su kaynakları ve verimli tarım alanları, millî değerler olarak tanımlanarak koruma altına alınmalıdır.

DİCLE-FIRAT HAVZASINDAN SU TAŞINMASI

Raporda bir ulusal güvenlik meselesi olan iklim krizinin aşılmasıyla ilgili önemli öneriler de yer alıyor:

– Su havzalarının korunmasını, suyun verimli kullanılmasını sağlayacak, su kaynaklarının kirlenmesini önleyecek, tedbirler geliştirilmeli, yanlış sulama önlenmelidir.

– Yasal düzenlemelerle su havzaları ve kaynakları üzerinde mutlak devlet denetimi sağlanmalıdır.

– Bütün bu tedbirler, kurulacak ulusal su yönetimi mekanizması içinde planlanarak uygulanmalıdır.

– Su kaynakları ve verimli tarım alanları, millî değerler olarak tanımlanarak koruma altına alınmalıdır.

– Yer altı su kaynaklarının aşırı kullanım ve yanlış yönetiminden kaynaklanan sorunlar bilimsel olarak ortaya konulmalı, uygulanabilir ve ciddi yasal düzenlemelerle denetim altına alınarak çözümlenmelidir.

– Dicle Nehri kontrol altına alınmalı, projelerle sularının çok amaçlı kullanılması sağlanmalıdır.

– Doğudaki su kaynaklarının (Fırat, Dicle, Seyhan, Ceyhan gibi) gerektiğinde batıda da kullanılmasını sağlayacak projeler şimdiden planlanmalıdır.

– GAP sulama sistemi tamamlanmalı, Güneydoğu’da sulanan tarım alanları genişletilmelidir.

– Ormanlık alanlar geliştirilmeli, mevcut ormanları koruyacak tedbirler pekiştirilmeli, ormanları iklim değişikliğinin etkilerinden koruyacak tedbirler planlanmalıdır.

– Erozyonla mücadele etkinleştirilmeli, çölleşmeyi önleyecek veya yavaşlatacak tedbirler geliştirilmeli, kuraklaşan bölgelerde suya daha az bağımlı tarım ürünlerinin yetiştirilmesi planlanmalıdır. İklim değişikliğinin etkilerine karşı, gıda güvenliği mekanizması kurulmalı, tedbirler planlanmalı, kuraklık nedeni ile tarım dışı kalacak bölgelerde alternatif sanayi ürünleri üretimi için planlar yapılmalıdır.

– İklim değişikliğinin Türkiye’nin demografik yapısı üzerindeki potansiyel etkileri araştırılmalı, bu amaçla bir makro plan içinde tedbirler geliştirilmeli plansız şehirleşmeler önlenmeli, oluşabilecek iç göçler için tedbirler şimdiden planlanmalıdır.

– Eğer gerçekleşecekse sular altında kalacak sahil kesimleri belirlenmeli, bu amaçla da planlar geliştirilmelidir.

– Sera gazı salınımı azaltmak için temiz enerji kullanımı yaygınlaştırılmalı, bu amaçla ARGE, teknoloji geliştirme ve transferi çabaları hızlandırılmalı, yenilenebilir enerji potansiyeli harekete geçirilmeli, temiz enerji kullanımı ve enerjinin verimli kullanılması teşvik edilmeli, ulaştırma politikası temiz enerji tüketen araçlar teşvik edilecek şekilde düzenlenmeli, sanayide temiz enerji kullanımı yaygınlaştırılmalı. Bu amaçla sürdürülen uluslararası girişimler Türkiye’nin özel şartları da dikkate alınarak desteklenmelidir.

– Fırat ve Dicle nehirleri bir jeopolitik hassasiyet olmaktan çıkarılmalı ve bir jeostratejik güce dönüştürülmelidir.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r