Ö. Abdullah Özdemir: "Yaş meyvede sürdürülebilirlik ve modernizasyon planlamayla gelir"

Bu konumun kazanılmasında, nektarin üretiminin yüzde 44’ünü ve şeftali üretiminin yüzde 22’sini gerçekleştiren Mersin’in önemli rol oynadığını dile getiren Özde­mir, ABD Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından hazırlanan ve Türki­ye’deki şeftali ile nektarin üreti­mi ve ihracatına yönelik tespitler içeren, ayrıca Mersin’e ilişkin de­ğerlendirmelere de yer veren taş çekirdekli meyveler raporunun dikkatle incelenmesi gerektiğini belirtti.

“Nektarin ağaçlarının alanı genişledi”

Başkan Özdemir, “Raporda, şef­tali ve nektarin yetiştiricilerinin zamanla eski çeşitleri daha yüksek verimli yeni çeşitlerle değiştirdik­leri, modern yetiştiricilik teknik­lerinin kullanıldığı bahçelere ya­tırım yaptıkları belirtilmektedir. Modern teknolojilerin kullanımı ve daha verimli ağaçlara geçiş, da­ha kaliteli meyve üretiminde ar­tış sağlamıştır. Şeftali özelinde bu değişiklikler, son beş yılda ekili alanlarda kayda değer bir artış ol­mamasına rağmen üretimin yük­selmesine imkân tanımıştır. Buna karşılık, hem iç hem de dış pazar­lardan artan talep nedeniyle nek­tarin ağaçlarının alanı ve sayısı ge­nişlemiştir” dedi.

Mersin açısından bakıldığında, raporda son yıllarda elverişli ye­tiştirme koşulları ve Mersin Lima­nı’nın varlığı sayesinde nektarin bahçelerinin hızla arttığının ifade edildiğine dikkat çeken Özdemir, “Ayrıca Mersin ve Adana bölgesin­de eğitimli ve bilgili yeni nesil çift­çilerin, tarımı modern ve sanayi odaklı bir yapıya dönüştürdükleri vurgulanmaktadır. Bu çiftçilerin, geleneksel aile çiftliklerini dev­ralarak ileri teknolojilerin ve ye­nilikçi yetiştirme yöntemlerinin kullanıldığı modern bahçelere dö­nüştürdüklerine dikkat çekilmek­tedir.” diye konuştu.

“Destek verilmesi büyük önem taşıyor”

USDA’nın Türkiye ve Mersin için ortaya koyduğu bu tespitle­rin, doğru bir planlamayla Türki­ye’nin yaş meyve üretiminin yüzde 13’ünü ve ihracatının yüzde 22’sini karşılayan Mersin’de diğer mey­ve türleri ve bahçelerinin dönü­şümünde de uygulanması gerek­tiğini belirten Özdemir, “Hangi meyvenin, hangi bölgede ve hangi miktarda üretileceğinin önceden planlanması; belirlenen kriter­ler dışında üretim yapanlara des­tek verilmemesi büyük önem taşı­maktadır. Öte yandan, bu yıl yaşa­nan zirai don felaketinden en fazla zarar gören ürün grubu yaş meyve olmuştur. Bu nedenle oluşturula­cak mekanizma, esnek ve olumsuz koşullarda hızlı şekilde devreye gi­recek bir sigorta sistemiyle güç­lendirilmelidir” dedi.

Bahçelerini kademeli ola­rak modernize eden ve genişle­ten üreticilerin, genel olarak daha fazla imkâna sahip büyük ölçek­li işletmeler olduğunun görüldü­ğünü sözlerine ekleyen Özdemir konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Ar­zu edilen dönüşümün sağlanabil­mesi için küçük ölçekli üreticile­re yönelik desteklerin artırılması, daha iyi tanıtılması ve daha geniş kitlelerin yararlanabileceği şekil­de hayata geçirilmesi gerekmek­tedir. Beklentimiz; yaş meyve sek­töründe üretimin sürdürülebilir­liğinin güçlendirilmesi, ihracat yapımızın olumsuz etkilenmeme­si, arz-talep dengesinin korunma­sı ve çiftçilerimizin yanlış bölge­lerde yanlış tür dikimi nedeniyle yaşayabilecekleri kayıpların ön­lenmesi için gerekli çalışmaların en kısa sürede başlatılmasıdır.”


source