Kısa sürede, gündemsiz ve olağanüstü geniş katılımla çağrılan buluşma; “savaşçı ethosu”, general-amiral sayısında kesinti, yeni Ulusal Savunma Stratejisi ve iç güvenliğe ağırlık gibi başlıklarda sert bir yön değişikliğinin habercisi mi? Toplantı, Washington’da yaklaşan “hükümetin kapanması” ihtimalinin yarattığı gerilim eşliğinde yapılıyor.
Pentagon’un üst düzey komutanları, Orta Doğu ve Hint-Pasifik dahil kritik cephelerde görev yapan general ve amiraller, Quantico’da yüz yüze toplantı için apar topar çağrıldı. Toplantının kapsamı ve bu denli kısa sürede, olağanüstü sayıda katılımcıyla yapılması Washington’da “olağandışı” olarak nitelendi. Beyaz Saray’ın son anda Başkan Trump’ın da katılacağını duyurması, gizemi daha da artırdı. Etkinliğin yerel saatle 08:15 gibi erken bir saatte Hegseth’in “warrior ethos/savaşçı ethosu” konuşmasıyla başlayacağı bildirildi.
Pentagon sözcüsü toplantıyı doğrularken ayrıntı vermekten kaçındı; Trump ise önce “moral artırma” vurgusu yaptı, sonrasında “neden bu kadar büyütüldüğünü” sorguladı. Başkan Yardımcısı JD Vance “olağan” dese de, Başkan’ın bizzat katılım açıklamasıyla çelişen değerlendirmeler Beyaz Saray hattında da tutarsızlık algısı doğurdu.
Hegseth’in koltuğa oturmasıyla Pentagon’un dili ve öncelikleri sert biçimde değişti. 5 Eylül’de yayımlanan bir Başkanlık Kararnamesi, kurumun resmî adı “Savunma Bakanlığı” kalmakla birlikte “Savaş Bakanlığı”nın ikincil unvan olarak kullanılmasına izin verdi; Hegseth de “Savaş Bakanı” sıfatını resmen kullanabiliyor. Bu adım, “savaşçı ethosu” vurgusunun kurumsal çerçevesini güçlendiren sembolik bir dönüşüm olarak yorumlandı.
Personel mimarisinde ise en çok konuşulan başlık “üst rütbeli kesintiler”: Hegseth’in imzaladığı talimatla dört yıldızlılar başta olmak üzere general/amiral kadrosunda en az %20 azaltım hedefi masada. Bu girişim, Quantico’daki toplantının olası gündemlerinden biri olarak görülüyor ve komuta kademesinde bir “sarsıntı” beklentisini besliyor.
Kültür-politika ekseninde, Hegseth’in DEI (çeşitlilik-eşitlik-dâhililik) programlarına ve akademilerdeki bazı yayınlara dönük kısıtlayıcı hamleleri—ve bunların bir kısmındaki geri adımlar—ABD medyasında yoğun tartışma yarattı. Bu tartışmalar, “savaşçı ethosu” vurgusunun kurumsal eğitim ve kültür politikalarına nasıl yansıdığına dair bir gösterge olarak izleniyor.
1) Yeni Ulusal Savunma Stratejisi (NDS): Washington Post’a göre taslak, Çin ve Avrupa’daki angajmanı nispeten aşağı çekerken ABD anakarasının korunmasına ve iç rollerin (sınır, şehir güvenliği vb.) artırılmasına daha fazla vurgu yapıyor. Üst düzey komutanlar arasında bu yönelimin ittifaklar ve caydırıcılık üzerindeki etkilerine dair ciddi çekinceler var.
2) Komuta yapısı ve rütbe ölçeği: General/amiral sayısındaki azaltım, karargâh-cephe dengesi ve kuvvet yapısında revizyonlar, “daha az general, daha çok er” yaklaşımıyla birlikte ele alınabilir.
3) Operasyonel öncelikler: Reuters’ın işaret ettiği gibi, Ulusal Muhafız birliklerinin son aylardaki iç konuşlandırmaları ve denizaşırı “öldürücü operasyonlarda” artış tartışmaya açılabilir. Böyle bir başlık, sivil-asker ilişkileri ve ordunun apolitik duruşu bakımından da hassas.
4) Bütçe ve “kapanma” baskısı: Hükümetin Salı gecesi itibarıyla kapanma riski, kuvvet hazırlığı ve tedarik/lojistik planlamasını gölgeliyor; kritik veri yayımlarının askıya alınmasından havacılık güvenliği etkilerine kadar geniş bir yelpazede uyarılar var.
ABD ordusunda üst komuta düzeyinde yüz yüze kitlesel buluşmalar pek nadirdir. 1948’de hizmetler arası rollerin paylaşıldığı Key West Mutabakatı ve onu izleyen 1949’daki Amirallerin İsyanı dönemi, sivil-asker çekişmelerinin savunma mimarisini kalıcı biçimde şekillendirdiği örnekler olarak hatırlanır. Bugün tartışılan rol ve misyon revizyonlarının, ister istemez bu tarihî arka planla kıyaslandığı görülüyor.
Daha yakın tarihte, Trump’ın 2017’de Beyaz Saray’da üst rütbelere verdiği yemekte sarf ettiği “fırtına öncesi sessizlik” sözü, belirsiz mesajların nasıl büyük spekülasyon ürettiğini göstermişti; bu toplantı da benzer bir “belirsizlik siyaseti” hatırlatması yapıyor.
Washington Post ve AP, toplantının benzeri görülmemiş ölçeğine ve kısa sürede yapılmasına dikkat çekerek, bunun “personel tasfiyesi”, “doktrinel dönüş” ya da “siyasî sahneleme” olup olmadığına dair soru işaretlerini aktarıyor. Reuters, üst düzey görevden almalar, kitap listeleri tartışmaları ve Ulusal Muhafız konuşlandırmaları gibi adımları “olağandışı koşullar” olarak tarif ediyor. Fox News cephesi ise etkinliği “komutanlarla büyük buluşma” ve Hegseth’in “%20 üst rütbe kesintisi” hedefi bağlamında kurumsal disiplinin tesisi olarak çerçeveliyor. Axios ve ABC ise “ne, kim, nerede” düzleminde pratik ayrıntıları derliyor. CSIS’ten Mark Cancian, “ölçek, kısa bildirim ve ajandasızlık” üçlüsünü “emsalsiz” görerek, söylentilerle gerçeklerin ayrıştırılması gerektiğini vurguluyor.
Bu ölçekte komuta kademesini tek yerde toplamak, güvenlik ve süreklilik açısından doğal riskler içeriyor (acil durum ve vekâlet zinciri yönetimi). Öte yandan toplantının yüz yüze yapılması, yönetimin bu dönüşümü “bizzat ve doğrudan” dayandırma iradesi olarak okunuyor. NATO çevrelerinde de bu çapta bir buluşmanın nadirliği not ediliyor
GENEL
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGENEL
2 gün önceGENEL
2 gün önce