Kudüs: Ezelî Davamız, Ebedî Mührümüz
Kudüs… Binlerce yıllık tarihin kalbinde, medeniyetlerin kesiştiği, peygamberlerin adımlarıyla kutsanan şehir. Müslüman için ilk kıble, Miraç’ın kapısı, milletimizin gönül atlasında silinmez bir mühür. Ve bugün, Kudüs’ün fethinin yıl dönümünde sadece bir tarih yaprağını değil; bir idealin, bir inancın, bir kararlılığın yeniden dirilişini anıyoruz.
Sultan Selahaddin Eyyubî’nin Haçlı zulmüyle kuşatılmış topraklara nefes olan fethi, sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda bir medeniyet davasının ilanıydı. Kudüs, kılıçla değil, adaletle, merhametle, vakarla fethedildi. Bu yönüyle Kudüs, Türk-İslam irfanının dünyaya sunduğu en büyük mesajlardan biridir: “Fethetmek, yağmalamak değil; sahiplenmek, korumak ve yaşatmaktır.”
Bugün Filistin halkı, kuşatma ve zulmün gölgesinde yaşam mücadelesi veriyor. İsrail’in abluka siyaseti, masum çocukların gözlerinden eksilmeyen korku, annelerin feryadı, yeryüzünün en kutsal şehirlerinden birini adeta zindana çevirmiş durumda. Lakin unutulmamalıdır: Kudüs esir edilemez! Kudüs, taşından toprağına kadar direniştir, sabırdır, umuttur.
Türkiye, tarih boyunca Kudüs’ün hamisi olmuş bir millettir. Osmanlı sancağı bu topraklarda dört asır boyunca adaletin simgesi oldu. Bugün ise aynı damar, aynı ruh hâlâ bu milletin yüreğinde atıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM kürsüsünde, meydanlarda, dünya kamuoyunda Kudüs için yükselttiği ses, aslında milletimizin kadim hafızasının yeniden haykırışıdır.
Kudüs, sadece Müslümanların değil; insanlığın vicdan sınavıdır. Bugün kim Kudüs’ün davasına sahip çıkıyorsa, o aynı zamanda insanlığın onurunu da savunuyor demektir. Kim ki Kudüs’teki zulme sessiz kalıyorsa, o kendi vicdanını da karanlığa terk etmiştir.
Kudüs’ün fethi bize şunu öğretmiştir: Zulüm ne kadar büyük olursa olsun, imanla yoğrulmuş bir milletin iradesinden güçlü değildir. Selahaddin’in Kudüs kapılarında yaktığı meşale, bugün Filistinli bir çocuğun elinde taş, bir annenin gözünde umut, bir milletin yüreğinde dua olarak yanmaktadır.
Bugün Kudüs davası, sadece geçmişin bir hatırası değil, yarının yol haritasıdır. Kudüs’ün özgürlüğü, İslam dünyasının yeniden ayağa kalkışının işaret fişeği olacaktır.
Unutmayalım:
Kudüs bizim için bir şehir değil, bir şuurdur.
Kudüs bizim için bir dava değil, bir namustur.
Ve Kudüs bizim için sadece bir mekân değil, ebediyete uzanan bir emanettir.
Selahaddin’in izinde, milletimizin kadim iradesiyle, Kudüs davasını ebediyete kadar taşıyacağız. Çünkü biliriz ki: Kudüs düşerse insanlık düşer, Kudüs dirilirse insanlık yeniden doğar.
BAŞYAZI
Az önceGÜNDEM
18 saat önceDENİZ KÖSE
1 gün önceGENEL
2 gün önceGENEL
4 gün önceGÜNDEM
4 gün önceGÜNDEM
4 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.