Columbia Üniversitesi’nde yüksek lisansına başlarken Ortaçağ Rus ve Bizans tarihine odaklanmayı planladığını belirten Prof. Golden, akademik rotasının nasıl değiştiğini anlattı. Türkoloji alanında uzman olan danışmanı Tibor Halasi-Kun’un yönlendirmesiyle Ankara’da, Hasan Eren ve Zeynep Korkmaz gibi değerli Türk akademisyenlerle çalıştığını kaydetti. Golden, farklı alanlarda aldığı kapsamlı eğitimin, kendisini Türk dili ve tarihi alanına yönlendirmesinde büyük avantaj sağladığını ifade etti.
Kırım’ın Türk ve İslam tarihi açısından taşıdığı öneme değinen Golden, yarımadayı “her zaman bozkır dünyası ile Anadolu ve Yakın Doğu arasındaki bağlantı noktası” olarak tanımladı. Kırım’da İslam’ın 14. yüzyılda Altın Orda’nın Cuci ulusunu yöneten hanların din değiştirmesiyle önemli bir unsur haline geldiğini belirtti.
Prof. Golden, günümüzde bölgenin başlıca Müslüman halkı olan Kırım Tatarlarının Stalin dönemindeki sürgün ve baskılara maruz kaldığını hatırlatarak, Ukrayna-Rusya Savaşı nedeniyle Kırım Tatarlarının geleceğinin hala belirsizliğini koruduğunu sözlerine ekledi.
Tarihçi Golden, Kıpçak, Kuman ve Hazar halklarının bugünkü mirasına da dikkat çekti. Modern Rusya’daki Türk halklarının büyük çoğunluğunun Kıpçak-Kuman kökenli diller konuştuğunu belirterek, Kuzey Kafkasya’daki Karaçay-Malkar ve Kumuk halklarını örnek gösterdi.
En çarpıcı tespitlerinden biri ise, Altın Orda Tatarlarının bir kısmının Moskova prenslerinin hizmetine girmesi sonucu, günümüz Ruslarında Türk kökenli soyadlarına (Baskakov, Kutuzov, Yusupov, Karamazov gibi) rastlanması oldu.
Golden, Hazarların bugünkü Azerbaycan kimliği üzerindeki etkilerini kesin olarak belirlemenin zor olduğunu, ancak Abbâsî generali Hazar asıllı Türk Buğa’nın ele geçirdiği bazı Hazarları Şemkur’a yerleştirmesi dışında, Azerbaycan topraklarına Hazarların kitlesel yerleşimine dair bilgi olmadığını dile getirdi. Günümüz Azerbaycan Türklerinin, Hazar döneminden sonra bölgeye gelen Oğuz-Selçuk öncülüğündeki Türklerden geldiğini vurguladı.
Türklerin İslam’la karşılaşmasını ve bu dini kabul etmelerini değerlendiren Golden, bu dönüm noktasını edebiyat, sanat ve toplumsal yaşamda derin bir dönüşüm olarak niteledi. Bu geçişin, Türkleri Yakın Doğu kültürüyle daha yakın bir ilişkiye sokarken, aynı zamanda Türk unsurlarını da o kültürün içine taşıdığını ifade etti.
Ayrıca, Türk tarihinin özünde yer alan göçebelik ve yerleşiklik arasındaki tarihsel gerilimin modern çağda sona erdiğini kaydeden Golden, “Göçebelik bir ekonomik sistem olarak artık neredeyse ortadan kalkıyor,” dedi.
Prof. Golden, çağdaş Türk dünyasındaki birlik ve dayanışma tartışmalarını Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki jeopolitik bağlamda ele aldı. Başlangıçta yeni Türk devletlerinin, Türkiye’nin ‘ağabey’ konumuna gelerek kendi siyasi güçlerini azaltmasından endişe duydukları için mesafeli yaklaştıklarını belirtti.
Ancak günümüzde durumun değiştiğini ifade eden Golden: “Bugün ise bu devletler daha özgüvenli. Birçoğu yazı sistemlerini Türkiye Türkçesi temelli Latin alfabesine dönüştürdü,” dedi.
Bu birleşme eğiliminin, Çarlık döneminde bile Volga Tatarları ve Özbekler gibi bazı toplulukların İstanbul’dan kültürel etkiler alması gibi tarihsel bağlarla desteklendiğini, ancak bugünkü gücünü yeni kazanılan özgüvenin sağladığını vurguladı.
Editör: Oğuzhan GÜRHAN
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceUNCATEGORİZED
Az önceGENEL
Az önceGENEL
Az önceUNCATEGORİZED
8 dakika önceUNCATEGORİZED
10 dakika önce