Bir Milletin Damarına Zehir Akıtanlar
Bir milletin çöküşü, tankla tüfekle değil; ruhuna enjekte edilen zehirle başlar.
Uyuşturucu, sadece bir madde değil, bir milletin direncini, ahlâkını, üretme kabiliyetini, gençliğini, geleceğini felce uğratan sinsi bir işgaldir.
Bu yüzden, uyuşturucu ile mücadele sadece sağlık meselesi değil — millî bir vazifedir.
Bugün ekranlarda gördüğümüz kimi “ünlü”lerin, “sanatçı” ya da “influencer” maskesi ardında gençliğe örnek değil, zehir saçtığını görmek utanç verici.
Uyuşturucu testleri pozitif çıkan, ardından pişkince “bir kereden bir şey olmaz” diyen kişiler, aslında sadece kendi bedenlerini değil, toplumun genç hafızasını da kirletiyor.
Çünkü bu ülkenin gençleri, ekranlarda ne görürse onu normal sayıyor.
Bu milletin genci; Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da toprağa düşen o isimsiz kahramanların torunudur. Onların damarında kan, yüreklerinde iman vardı. Şimdi ise ne yazık ki bir kısmının damarına kimyasal karanlık akıyor.
İşte bu yüzden diyorum ki: Uyuşturucu ile mücadele, modern çağın istiklâl savaşıdır.
Milliyetçilik, sadece sınır boylarında nöbet tutmak değildir; milletinin evladını zehirden, kültürünü yozlaşmadan, ahlâkını çürümekten koruma iradesidir.
Bir Türk milliyetçisi, sokakta düşen bir gencin elinden tutarken aslında bir bayrak kaldırıyordur.
Çünkü o genç, o göğe kalkan bayrak kadar değerlidir.
Bu topraklarda, bir gencin hayatını kurtarmak, bir karış vatan toprağını savunmakla eşdeğerdir.
Sosyolojik olarak baktığımızda, uyuşturucu yalnızca bireysel bir düşkünlük değil; kolektif bir yıkım aracıdır. İşsizlik, şehirleşme, aile dağınıklığı, kültürel yozlaşma ve medyanın kirli romantizmi, gençleri “kaçış”ın kucağına itiyor.
Ama Türk milleti, evlatlarına kaçışı değil direnişi öğretmiş bir millettir.
Bizim genetik kodumuzda, mücadele etmek vardır. Bu yüzden “madde bağımlılığı”na karşı direnen her gencin hikâyesi, aslında bu toprakların küçük bir Millî Mücadele’sidir.
Ünlülerin, şöhretin konforunda “bir deneme” adı altında yaptıkları hatalar, ekranlardan “özgürlük” gibi pazarlanırken, arka sokaklarda nice gencimizin hayatı kararıyor.
Bir genç, bir şarkıcının özensiz davranışını rol model alıp o maddeyi denediğinde, sadece bir hayat sönmüyor; bir milletin geleceği eksiliyor.
Artık bu mesele, yalnız polis ve adaletin değil, her Türk’ün vicdan meselesidir.
Bir öğretmen, bir baba, bir anne,bir kardeş, bir komşu…
Her biri bu savaşta birer cephe hattıdır.
Bu mücadelede bayrak, kanla değil; kararlılıkla dalgalanacak.
Unutmayalım:
Uyuşturucu ile mücadele etmek, milliyetçiliğin en saf, en insani biçimidir.
Vatan sadece toprak değil, insanla kaimdir.
İnsanı kaybedersen, vatanı da kaybedersin.