Kira artışları yaşam biçimini etkiliyor, paylaşımlı evler yaygınlaşıyor - Ötüken Haber
DOLAR 40,9157 0,77%
EURO 47,9224 1,05%
ALTIN 4.410,520,05
BITCOIN 4792033-0,34%
Ankara
28°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kira artışları yaşam biçimini etkiliyor, paylaşımlı evler yaygınlaşıyor
  • Ötüken Haber
  • Ekonomi
  • Kira artışları yaşam biçimini etkiliyor, paylaşımlı evler yaygınlaşıyor

Kira artışları yaşam biçimini etkiliyor, paylaşımlı evler yaygınlaşıyor

ABONE OL
Ağustos 16, 2025 13:23
Kira artışları yaşam biçimini etkiliyor, paylaşımlı evler yaygınlaşıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Konutların yatırım aracına dönüşmesi, enflasyon, dövüz kuru İstanbul başta olmak üzere birçok kentte kira artışlarını beraberinde getirdi.

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Berat Dağ, kiralarda yaşanan bu artışların orta ve alt gelir gruplarını kent merkezlerinden dışlayarak paylaşımlı ev sistemini zorunlu hale getirdiğini ve bunun toplumsal yapıda yeni dayanışma biçimleri ile mekânsal ayrışmalara nasıl yol açtığını anlattı.

“Sosyolojik bir dönüşümü de yansıtıyor”

İstanbul’da kira artışlarının New York’u geride bırakması ve paylaşımlı evlere olan ilginin artmasının, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik bir dönüşümü de yansıttığını ifade eden Dr. Berat Dağ, “İstanbul’daki kira artışlarının enflasyon ve döviz kuru sorunuyla doğrudan bir ilgisi var. Bunun yanında İstanbul’da plansız ve rant odaklı çarpık bir kentleşmenin süreklileşmesi de kira artışı noktasında ciddi bir sorun.” dedi.

Bugün konutların, temel barınma ihtiyacını karşılamaktan çok spekülatif bir yatırım aracına dönüşmüş durumda olduğuna dikkat çeken Dağ, “Dahası nüfusun göç ve deprem riski gibi nedenlerle güvenli konutlara yönelmesi de kiraları artıran bir baskı oluşturuyor. Dolayısıyla bugün İstanbul’daki kira artışlarını; enflasyon, döviz kuru, plansız ve çarpık kentleşme ve de plansız göç ve afet riskinin etkileri üzerinden somutlaştırmak mümkün.” açıklamasını yaptı.

“Üst sınıfların kenti deneyimleyebildiği açık”

“Konutun artık bir yatırım aracına dönüşmesi, toplumsal eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin daha derin ve kurumsal bir noktaya geldiğini gösteriyor.” diyen Dr. Dağ, bu nedenle bugün alt ve alt-orta sınıfların şehir merkezlerinde güvenli, çok yönlü ve bütünlüklü bir şekilde yaşamasının oldukça güçleştiğini dile getirdi.

Dağ, “Diğer bir deyişle büyük oranda üst sınıfların kenti, temel ve hatta lüks ihtiyaçlarını karşılayarak deneyimleyebildiği çok açıktır. Dolayısıyla kentteki çoğunluk, sürekli bir şekilde daha olumsuz şartlarda kent hakkına ulaşmaya çalışıyor. Kentte görülen bu mekânsal ayrışma sürecinin bir sonucu olarak toplumsal güven, aidiyet hissi ve dayanışmanın yok olmaya başladığını belirtmek söz konusudur.” ifadelerini de kullandı.

“Gençlerin konut alması imkansız hale geldi”

Barınma krizinin, üst ve orta-üst sınıfların mülk birikimi yapma sürecine neden olurken; alt ve orta-alt sınıfların konut güvencesi altında yaşamasını zorlaştırdığına değinen Dr. Berat Dağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün kent merkezlerinde genç ve yaş almışların bireysel konut edimi, neredeyse imkânsız bir noktaya geldi. Bu nedenle de geçici kolektif yaşam biçimi olarak paylaşımlı ev konusu gündeme geliyor. Burada gönüllü değil, esasen zorunlu bir kolektiflik örneği olan bu ‘paylaşımlı ev yönelimi, yeni bir toplumsal dayanışma gücü oluşturabilir mi’ sorusu önemini koruyor.

Bu noktada sınıfsal açıdan derinleşen eşitsizliklerin getirdiği baskının aynı zamanda ‘bireyciliğin sorgulandığı alternatif bir dayanışmanın da nüvesi olma ihtimali vardır’ denebilir.”

“Orta gelirlilerin İstanbul’dan dışlandığı çok açık”

Orta gelirli bireylerin İstanbul’dan dışlandığının çok açık olduğunu kaydeden Dağ, “Toplumsal ve mekânsal açıdan bu konu ele alındığı zaman merkezî semtlerde çoğunlukla üst ve üst-orta sınıfların yaşayabildiği ortadadır.” dedi.

Artan kira ve yaşam maliyetlerini karşılayamayan alt ve alt-orta sınıfların ise küçük bir grubun imtiyazı haline gelen kent haklarına artık ulaşamadığının altını çizen Dağ, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dolayısıyla çoğunluğu oluşturan bu halklar, kentin iktisadî, kültürel ve siyasî imkânlarından dışlanıyor. Bu da kent üzerinden şekillenen coğrafî, tarihî ve toplumsal bütünlüğün kurulmasını engelliyor. Bu nedenle bugün İstanbul’un, ayrıcalıklı azınlıkların hâkimiyetine giren mekânsal bir parçalanma içinde olduğu söylenebilir.”

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r