İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: "Merkez Bankası’nın hâlâ 800 puanlık indirim alanı var" - Ötüken Haber
DOLAR 41,0796 0,53%
EURO 47,7653 0,58%
ALTIN 4.448,230,36
BITCOIN %
Ankara
21°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: "Merkez Bankası’nın hâlâ 800 puanlık indirim alanı var"
  • Ötüken Haber
  • Ekonomi
  • İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: "Merkez Bankası’nın hâlâ 800 puanlık indirim alanı var"

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: "Merkez Bankası’nın hâlâ 800 puanlık indirim alanı var"

ABONE OL
Ağustos 25, 2025 23:07
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: "Merkez Bankası’nın hâlâ 800 puanlık indirim alanı var"
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk milli bankası olarak 26 Ağustos 1924 tari­hinde kurulan Türkiye İş Ban­kası, ikinci yüzyılının ilk yılını kutluyor. Kuruluş dönemi ve­silesiyle açıklamalarda bulu­nan İş Bankası Genel Müdü­rü Hakan Aran, enflasyona ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indi­rimi döngüsüne değindi. Hakan Aran, makroekonomiye ilişkin yıl sonu tahminlerine de deği­nerek, “Yılın kalan dönemine dair aylık enflasyon projeksi­yonunu yaptığımızda, bu yılın şartlarına göre olası enflasyo­nist etkileri dikkate aldığımız­da ve dünyada da makro düzey­de konuştuğumuz enerji fiyat­larında, gıda fiyatlarında sıra dışı bir gelişmenin olmadığı­nı varsaydığımızda yıl sonun­da enflasyonun yüzde 28,5-29,5 bant aralığında bir yerde olabi­leceğini söyleyebilirim” dedi. TCMB’nin 3. Enflasyon Rapo­ru’ndaki söylemlerinde de vur­guladığı gibi şahin duruşu de­vam ettirdiğini belirten Aran, “Merkez Bankası’nın yılın ka­lanında 800 baz puanlık bir fa­iz indirimi alanı olduğunu dü­şünüyorum. Politika faizinin yıl sonunda yüzde 35 seviyesi­ne kadar inmesi, 6 puanlık bir reel faizle önümüzdeki seneye giriş anlamı taşıyor. Bu alanın tümünü gerçekten kullanır mı, kullanmaz mı, nasıl değerlendi­rir elbette veriye ve gelişmele­re dayalı olarak göreceğiz ama bende bu alanı kullanacakmış izlenimi yaratan unsur, rezerv­lerindeki güçlü artış ve sanayi­deki daralma” diye konuştu.

“Dinamik ortamda 2027’yi net olarak göremeyiz”

Hakan Aran, Merkez Ban­kasının yıl sonu enflasyon tah­minleriyle hedeflerini ayırma­sını da aslında yönetişim ka­litesi ve Merkez Bankası’nın etkinliğini, gücünü, hesap veri­lebilirliğini artırması anlamın­da çok kıymetli bulduğunu vur­guladı. Raporda ortaya konulan ara hedef ve tahminlerin para politikası açısından gelecek yılı daha öngörülebilir duruma ge­tirdiğini belirten Aran, sözle­rini şöyle sürdürdü: “Globalde ve tüm gelişmekte olan ülkeler­de hareketlilik varken, bölgesel ve yerel anlamda da gelişmeler oluyorken 2027 ile ilgili olan tahminler de 2026 içinde re­vize edilmeye ihtiyaç duyulur. Hiçbir zaman bu tarz dinamik bir ortamda 2027’yi net olarak öngöremeyiz.”

“Merkez’i endişelendirecek bir genişleme tablosu yok”

Hakan Aran, Merkez Banka­sının dezenflasyon patikasıy­la kredi büyümesi arasındaki uyuma ilişkin de temmuz so­nu enflasyon rakamının yüz­de 33,52 olduğunu, buna karşı­lık Türk Lirası cinsi KOBİ kre­dilerindeki büyümenin yüzde 33,3, ticari kredilerdeki büyü­menin yüzde 31,6 seviyesinde gerçekleştiğini, dolayısıyla KO­Bİ ve ticari kredilerde Merkez Bankası politikaları ile uyum­lu bir tablo olduğunu söyledi. Yabancı para kredi büyümesi­nin Merkez Bankası öngörüle­rine paralel gitmemesi üzeri­ne o alana da sınır getirildiğini anımsatan Hakan Aran, bunun sonucunda ağustos başı itiba­rıyla yabancı para kredilerdeki büyümenin yüzde 21,4’e gerile­diğini belirtti. Hem KOBİ hem ticari hem de yabancı para kre­dilerde enflasyon beklentile­riyle son derece uyumlu bir gi­dişat olduğunu kaydeden Aran, “Dolayısıyla dezenflasyon pati­kası için Merkez Bankasını en­dişelendirecek bir kredi geniş­leme tablosu yok” dedi.

“Hedeflenen politikalardan sapmamalıyız”

Hakan Aran, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir kontrolü­müzde olan faktörler var, bir de kontrolümüzde olmayan küre­sel faktörler var. Küresel gıda fiyatları ve iklim bağlantılı ola­rak yaşayacağımız olumsuz ge­lişmeler bizim elimizde olma­yan konular. Bütün dünyayla beraber hareket ettiğimiz za­man bu sorunlardan aynı şekil­de etkileniriz, fırsatları eşit şe­kilde kaçırırız. Tüm gelişmek­te olan ülkeleri eşit etkileyecek faktörleri hep beraber göğüs­leyeceğimize inanıyorum. Bu­rada önemli olan, içeride kendi koyduğumuz hedef ve politika­lardan sapmamak.”

“Bankacılık sektörü son derece dirençli”

Hakan Aran, Türk bankacılık sektörüyle ilgili değerlendir­melerde de bulundu. Sektörün her türlü şarta uyum sağlayabi­lecek olgunlukta ve güçte oldu­ğunu vurgulayan Aran, “Rüzgar nereden ne kadar şiddetli eser­se essin, şartlar ne kadar olum­suz olursa olsun hep elinde bir­den fazla senaryosu olan ve bu senaryolara göre hareket ede­bilen, büyümesini, küçülmesi­ni kredi portföyünü ayarlayabi­len güçlü ve dinamik bir sektör. O yüzden bankacılık sektörü­nün verimliliği diğer sektörle­re göre çok daha yüksek. İçinde bulunduğumuz konjonktürde sektör son derece dirençli bir görünüm sergiliyor. Ben önü­müzdeki dönemde de banka­cılık sektörünün ekonominin tüm zorluklarına rağmen aynı direnci ve aynı verimliliği gös­terebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

“25 milyon müşteriyle 4 trilyonluk aktife ulaştık”

26 Ağustos 1924 tarihin­de kurulan Türkiye İş Ban­kası, ikinci yüzyılının ilk yı­lını kutluyor. İş Bankasına ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Türkiye İş Bankası Hakan Aran, “2025, ikinci yüz­yılımızın ilk senesi. 25 milyon müşterimizle, 4 trilyon liraya ulaşan aktif büyüklüğümüzle, 2.8 trilyon liralık nakdi ve gay­rinakdi kredi büyüklüğümüz­le Türkiye’nin en büyük özel banka konumumuzu koruya­rak ikinci yüzyıla çok sağlam bir başlangıç yaptık. Bilanço­muzun, öz kaynak gücümü­zün, kredi ve aktif büyüklük­lerimizin, pazar paylarımızın, iştiraklerimizin, dijital yet­kinliklerimizin, kurumuna bağlı ve moralli insan kayna­ğımızın ikinci yüzyıl için çok temel avantaj teşkil ettiğini düşünüyorum” diye konuştu. ‘Şube bankacılığı ne olacak?’ denilen bir dönemde sektör­de şube bankacılığına yeni bir açılım getirdiklerini belirten Aran, bu yaklaşımla bazı gele­neksel şubeleri tarım ihtisas şubesine dönüştürdüklerini ve şimdiye kadar 56 tarım ihtisas şubesi açtıklarını söyledi.

“Bankacılık sıkı politikada yumuşak iniş yapacak”

Hakan Aran, 2025 yılı içerisinde faiz indirim döngüsünün kesintiye uğraması nedeniyle bankacılık sektörünün bir nevi stres testinden geçtiğini, bunun da bankalar üzerinde karlılık ve net faiz marjları konusunda büyük bir baskı yarattığını, bunun etkilerinin bankaların ikinci çeyrek bilançolarında da net bir şekilde görüldüğünü söyledi. Tekrar başlayan faiz indirim döngüsünün kesintiye uğramadan sene sonuna kadar gitmesi halinde sektörün yılı yüzde 20’li, yüzde 25’li seviyelerdeki öz kaynak karlılığıyla kapatabileceğinin altını çizen Aran, “Yüzde 29 yıllık enflasyonda yüzde 25 öz kaynak karlılığı, her ne kadar reel olarak öz kaynak erimesi anlamına gelse de geldiğimiz seviyeleri, bu süreçte herkesin aslında bir fedakarlığa katlandığını, reel sektörün de benzer durumda olduğunu düşünürsek kabul edilebilir, makul bir seviye diye düşünüyorum. Faiz indirimleri, hem reel sektörün hem finansal kesimin yılı en azından enflasyona yakın bir karlılıkla kapatmalarına vesile olacaktır. Bu da bizim sıkı para politikası içerisinde yumuşak iniş yapacağımız anlamına gelir” diye konuştu.

“Bankacılıkta sürpriz yok”

Hakan Aran, bankacılığın her zaman hayatın normal akışı içindeki baz senaryo, daha iyisinin olduğu iyimser senaryo, kötümser senaryo, bir de çok kötümser senaryo olmak üzere dört senaryo ile gittiğini söyledi. Risk yönetimi bankacılığın en temel işi olduğunun altını çizen Aran, “Bankacılıkta hiçbir zaman sürprize yer yok. Siz işe elinizdeki dört senaryo ve bu dört senaryonun her birine atfettiğiniz olasılıklarla başlıyorsunuz, tüm tahminleri buna göre yapıyorsunuz” dedi.

“Çin ile ticaret dengeleri değişiyor”

Küresel çaptaki tahminlere bakıldığında 2024’te yüzde 5,6 olan küresel enflasyonun 2025’te yüzde 4,2’ye, 2026’da yüzde 3,6’ya düşmesinin, küresel büyümede ise yüzde 3 seviyesinde yatay bir seyir olacağının beklediklerini belirten Hakan Aran, tarife savaşlarının dünyada faiz indirim baskısıyla birleşmesinin küresel enflasyonun yatay seyretmesine, bu nedenle küresel enflasyonun yüzde 5,6 seviyesinde bir süre daha kalmasına neden olabileceğine işaret etti. Aran, bunun Türkiye’yi de etkileyeceğini söyledi. ABD’ye mal satamayan Çin’in dünyanın geri kalan yerlerinde ticaret dengelerini nasıl değiştireceğinin merak konusu olduğunun altını çizen Aran, değişen ticaret dengelerinin Türkiye gibi küresel talebin düştüğü ve özellikle içerideki maliyetler de arttığı için ihracat konusunda fiyatlamada ve hacimde sorun yaşayan ülkelerin, Çin ile daha zorlu bir rekabete gireceğini belirtti. Aran, bunun aslında üreten, üretimde ve ihracatta söz sahibi olmak isteyen tüm ülkeler için bir sorun olacağına dikkati çekti.

Olumsuzluklara karşı hava yastıkları şart

Hakan Aran, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) eylül toplantısında yapması beklenen faiz indiriminin ardından, aralık ayında bir indirime daha gitmesinin muhtemel göründüğünü ifade etti. ABD gibi bir ülkenin ekonomisinin oynaklıklara açık olması halinde bundan tüm dünyanın etkileneceğini aktaran Aran, “Küresel ekonomideki gidişatı ve öngörüleri dikkate aldığımızda ülke olarak dikkatli, kendi yol haritamıza sıkı sıkıya bağlı ve dünyadaki olumsuz gelişmeleri de tolere edebilecek hava yastıklarıyla gitmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r