Fed’in bu hafta alacağı para politikası kararları yatırımcıların odağına yerleşirken, Fed Başkanı Jerome Powell’ın yapacağı açıklamalarda bankanın projeksiyonlarına ilişkin ipuçları aranacak.
Son enflasyon verisinin ardından tarifelerin fiyat artışları üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlı kalabileceğine yönelik güven oluşmasıyla birlikte Fed’in gelecek dönemde atacağı adımlara ilişkin fiyatlamaların belirginleştiği görüldü.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed’in gelecek haftaki toplantısında politika faizini 25 baz puan indirmesine kesin gözüyle bakılırken, yıl sonuna kadar toplamda 3 faiz indirimi yapması bekleniyor. Ayrıca bankanın 2026 yılında da en az 3 faiz indirimi yapabileceği tahmin ediliyor.
Açıklanan makro ekonomik veriler, “Eylülde 50 baz puanlık indirim olabilir mi?” sorularını da akla getirdi.
Fed’in eylül toplantısında devam eden enflasyonist baskılardan dolayı 50 baz puanlık faiz indirim beklentileri geri planda kalırken, uzmanlar 25 baz puanlık faiz indirimi beklentisinin ön plana çıktığını ifade etti.
Capital Economics Global Başekonomisti Jennifer McKeown, “Yukarı yönlü enflasyon riskleri 50 baz puanlık faiz indirimi spekülasyonlarının abartılı olduğu anlamına geliyor.” dedi. Yeni projeksiyonların, piyasaların ima ettiğinden daha yüksek bir faiz oranı yolu göstermesinin muhtemel olduğunu belirten McKeown, yavaşlayan iş gücü koşullarının Fed’in 25 baz puanlık faiz indirimi için hazır olduğu anlamına geldiğini ifade etti.
McKeown, “Fed Başkanı Powell’ın değişen risklere yaptığı atıf, tarifelerin tüketici fiyatları üzerinde şimdiye kadar anlamlı bir etkisinin olmamasıyla ilgiliydi ancak Federal Açık Piyasa Komitesinin (FOMC) 50 baz puanlık bir karara oy vereceğinden şüphe etmek için bir diğer neden de bu risklerin ortadan kalkmamış olmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Soğuyan iş gücü piyasasının Fed’in hizmet enflasyonunda yenilenen bir toparlanmayı bile göz ardı edebileceğini gösterdiğini aktaran McKeown “Oysa ekonomik aktivitede güçlü faaliyet büyümesi, enflasyonun hedefin üzerinde devam etme riskini artıracak. Daha fazla netlik kazanana kadar, FOMC katılımcılarının çoğunun faiz oranı projeksiyonlarında büyük değişiklikler yapacağından şüpheliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley de, enflasyon korkularının kademeli olarak azalabileceğini ve bunun yıl boyunca 75 baz puanlık faiz indirimlerine izin verebileceğini bildirdi.
“Tarifelerin enflasyon üzerindeki etkisine dair üyelerin çoğunluğunun temkinli tutumu, 25 baz puanın en olası sonuç olduğu anlamına geliyor ve piyasalar da bunu bekliyor.” diyen Knightley, tüketici talebindeki azalma ve zayıflayan iş piyasasına dair kanıtların giderek daha belirgin hale geldiğini söyledi.
Knightley, “Enflasyon hedefin üzerinde kalmaya devam ediyor ve tarifelerin yakın vadede enflasyonu yüksek tutması muhtemel ancak risk dengesi ekonominin daha fazla desteğe ihtiyaç duyması yönünde.” ifadesini kullandı.
Rabobank Çapraz Varlıklar Strateji Başkanı Christian Lawrence ise, “Fed’den eylül toplantısında 25 baz puanlık faiz indirimi bekliyoruz açıklanan enflasyon raporunda da görüldüğü gibi enflasyonist baskılar yeniden artıyor.” dedi.
Tarifelerden kaynaklanan fiyat enflasyonunun yansımasını ölçmek zor olsa da tüketici fiyat enflasyonunun hala çok yüksek seviyede bulunduğunun tartışmasız olduğunu aktaran Lawrence daha fazla enflasyonist baskıya ilişkin korkuların devam ettiğini dile getirdi.
Lawrence, iş gücü verilerinin gecikmeli yapısı göz önüne alındığında, en kötüsünün henüz gelmediği ve tüketimde belirgin bir yavaşlama görülebileceği endişesinin bulunduğunu söyledi.