Türkiye ekonomisinin üç yıllık hedef ve politikalarının belirlendiği 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Program kapsamında birçok uygulama hayata geçirilecek.
‘Tasarrufların Artırılması’ bölümünde dikkat çeken uygulamalardan biri de Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) olacak. Çalışandan ve işverenden yapılacak kesintilerle yürütülmesi hedeflenen sistem ile emeklilikte destekleyici gelir sağlanması amaçlanacak.
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin 2026’nın ikinci çeyreğinde uygulamaya alınması beklenirken, TES’e entegre olan vatandaşların emeklilik yaşı kadınlar için 58, erkekler için 60 olacak.
Ancak TES’in yürürlüğe girmesiyle kıdem tazminatının da kalkacağı iddiaları endişeye sebep oldu. Duruma açıklık getiren Sosyal Güvenlik Başuzmanı İsa Karakaş, bu bilginin gerçeği yansıtmadığını dile getirdi.
Karakaş, geçmiş dönemlerdeki OVP’lerde de TES’in yer aldığını fakat yürürlüğe girmediğine dikkati çekerek, “En geç 30 Haziran 2026 yılında yürürlüğe girmesi hedeflenmekte. Ancak bu tarihte de yürürlüğe girmeyeceğini çok net bir şekilde söyleyebilirim” dedi.
TES’in yürürlüğe girmesiyle kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasının gündemde olduğunu hatırlatan Karakaş, işçilerin kıdem tazminatına konusunda endişe etmemelerine ilişkin tavsiyede bulundu.
Karakaş, “Bu konuda panik yapmayın. Kıdem tazminatına asla bir şey olmayacak. Kazanılmış bir hak olan kıdem tazminatına dokunulması, ortadan kaldırılması kesinlikle söz konusu olmayacaktır. Keza 2003 yılında kıdem tazminatının fona devredilmesi söz konusuydu. Bununla ilgili dönemin akademisyenlerince çok güzel taslak hazırlanmıştı. Aradan 22 yıl geçmesine karşın kıdem tazminatıyla ilgili en ufak bir değişiklik olmadı. Şimdi de herhangi bir değişikliğin olmayacağını söyleyebiliriz” ifadelerine yer verdi.
Geçmişte kıdem tazminatıyla ilgili düzenleme yapılmasına fona devredilmesine ya da TES’e tamamlayıcı emeklilik sistemine devredilmesine sıcak bakan işverenlerin şu anda bu tür uygulamalara sıcak bakmadığını vurgulayan Karakaş bu bağlamda TES’te kıdem tazminatının aktarılmadan yürürlüğe konmasının da olanaksız olduğunu sözlerine ekledi.
Karakaş, sözlerine şu şekilde devam etti:
“İstihdam üzerinden alınan SGK primleri işçi işveren payı dahil artı işsizlik sigortasıyla birlikte yüzde 37,75 oranındadır. Bunun üzerinden ilave olarak işçilerden yüzde 3 oranında prim alınması yine işverenlerden yüzde 3 ya da 5 oranında prim alınması halinde bunu kaldırmalarının mümkün olmadığını söyleyebiliriz.
Zira işverenler şu anda yüzde 37,75 üzerinde ekstra bir puan bile prim vermeye karşı. Lafın özü hem işçi kesiminden hem işveren kesiminden TES’e geçit yok. Gelinen noktada 23 yıl içerisinde hükümet her defasında işçi ve işverenlerin mutabakat şartını aramaktaydı. Dolayısıyla işçi ve işveren kesimi de karşı çıktığı için TES’in yürürlüğe girmesinin mümkün olmadığını açık ve net bir şekilde söyleyebilirim.”
Karakaş, TES’e ilişkin henüz yayınlanmış bir taslak ya da bir çalışma olmadığını fakat yürürlüğe konmak istenen sistem ile özellikle ekonomi yönetiminin tasarruflara ağırlık vermesi beklendiğini sözlerine ekledi.
Karakaş, şu ifadelere yer verdi.
“Ekonominin gelişmesi açısından elbette ki emeklilik fonları hem tasarruf açısından hem ekonomik istikrar açısından son derece elzem. Ancak ülkemizdeki TES uygulaması 2017 yılında zorunlu hale getirilen OKS yani ‘Otomatik Katılım Sistemi’ üzerinde entegre edilmesi öngörülen bir sistem. Yeni, sıfırdan bir sistem değildir. Aradaki fark işveren kesiminin de katkı sunması şeklinde olacaktır. Ve yine başka bir fark ise 2017 yılında çalışanların önemli bir kısmının cayma hakkı ile sistemden çıkmasını engellemek üzerine bir düzenleme yapılması söz konusu. Dolayısıyla tüm çalışanların sisteme entegre edilerek hem tasarrufların arttırılması hem de önümüzdeki süreçte emeklilik maaşlarında yaşanacak dramatik düşüşlerin önüne geçilmesi hedeflenmektedir.”
Karakaş, TES ile emeklilik maaşında düşmelerin önüne geçilmesi ve ileriki süreçlerde daha yüksek emeklilik maaşlarının verilmesinin bir başka hedef olduğunun altını çizdi.
TES’e kamu kurum ve kuruluşlarında yer alan çalışanların rahatlıkla dahil olabileceğini kaydeden Karakaş, asgari ücretle çalışanların ise maaşlarından yapılacak yüzde 3’lük kesinti ile zorlanabileceğini ve sisteme entegre olmakta güçlük çekebileceğini dile getirdi.