1992’de ilk kez bir pulsarın etrafında iki gezegen keşfedilmiş, 1995’te ise ana dizi yıldızı etrafındaki ilk ötegezegen bulunmuştu.
NASA’nın Kepler ve TESS görevleriyle birlikte sayı hızla arttı. 2015’te Kepler’in 1.000’inci ötegezegeni doğrulandı, 2016’da tek bir yılda yaklaşık 1.500 keşif yapıldı. Mart 2022’de sayı 5.000’i buldu. 2025 Eylül itibarıyla bu sayı 6.000’e yükseldi.
Bulunan ötegezegenler, Güneş Sistemi’ndeki hiçbir gezegene benzemeyen çeşitlilik gösteriyor.
Sıcak Jüpiterler: Yıldızlarına çok yakın, birkaç günde yörüngesini tamamlayan dev gaz gezegenler.
Aşırı kısa periyotlular: Sadece birkaç saatte bir tur atan gezegenler.
Gelgitsel kilitli dünyalar: Bir yüzü sürekli kavrulurken, diğer yüzü buz gibi olan gezegenler.
Sıradışı atmosferler: Demir yağmuru ihtimali olan, köpük kadar hafif veya zehirli gazlarla kaplı gezegenler.
Bu çeşitlilik, gezegen oluşum süreçleri ve Dünya benzeri yaşanabilir dünyaların olasılığına dair ipuçları veriyor.
Çoğu keşif, geçiş yöntemi ile yapılıyor; bir gezegen yıldızının önünden geçtiğinde parlaklık azalması ölçülüyor. Bu yöntemle yaklaşık 4.500 keşif yapıldı.
Radyal hız yöntemi ise yıldızın hafif sallanmasını gözleyerek 1.140 civarında keşif sağladı. Doğrudan görüntüleme ile ise şimdiye kadar 100’den az gezegen görüntülenebildi.
TESS halen binlerce aday gezegen belirliyor.
Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu (2027) mikromercekleme yöntemiyle binlerce yeni gezegen bulacak.
ESA’nın PLATO misyonu (2026) Güneş benzeri yıldızların etrafında kayalık gezegenler arayacak.
Habitable Worlds Observatory öneri aşamasında olsa da yaşanabilir bölgelerdeki dünyaları incelemeyi hedefliyor.
Çin’in Earth 2.0 teleskobu (2028) dört yıl boyunca Dünya benzeri gezegen arayacak.
NASA Exoplanet Exploration Programı Direktörü Dawn Gelino, “Her yeni gezegen, hangi koşullarda gezegen oluşabileceğini ve Dünya benzeri dünyaların ne kadar yaygın olabileceğini anlamamız için kritik veriler sağlıyor. Evren’de yalnız olup olmadığımızı öğrenmek için bu bilgiler hayati,” dedi.
Bilim insanları, bir sonraki aşamanın Dünya benzeri ötegezegenlerde biyolojik yaşam izlerini, yani biyoişaretleri aramak olduğunu belirtiyor. James Webb Uzay Teleskobu ilk sonuçlarıyla bu hedefe doğru ilerliyor.
NASA’nın son duyurusu, insanlığın evrendeki yerini anlamak için yürüttüğü keşiflerde yeni bir kilometre taşı olarak görülüyor.