Yalnızlık bize ne anlatmaya çalışıyor? - Ötüken Haber
DOLAR 41,3390 0,35%
EURO 48,5981 0,72%
ALTIN 4.902,481,35
BITCOIN 4781394-1,27%
Ankara
14°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Yalnızlık bize ne anlatmaya çalışıyor?

Yalnızlık bize ne anlatmaya çalışıyor?

ABONE OL
Eylül 19, 2025 23:24
Yalnızlık bize ne anlatmaya çalışıyor?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Prof. Dr. Tayfun DOĞAN

İnsanlık tarihi boyunca, bizim­le bugüne kadar gelmiş olan her duygunun bir işlevi vardır. Yani her duygu farklı bir işe ya­ramaktadır.

Genel olarak olumlu duyguların, ilerlememize, yolu­muza devam etmemize ve çev­remizi keşfetmemize; olumsuz duyguların ise korunmaya ve kendimizi duruma göre ayar­lamaya yardımcı olduğu kabul edilmektedir. Kısacası, bede­nimizde meydana gelen bir ağ­rı ve bulantı nasıl ki bir şeylerin yolunda gitmediğinin işaretiy­se ve bir arıza lambası işlevi gö­rüyorsa, korku, kaygı, suçluluk, kıskançlık, öfke ve yalnızlık gibi duygular da bize bir şeyler anlat­maya çalışmaktadır. Sözgelimi öfke benliğimize saldırı olduğu­nu ya da haksızlığa uğradığımızı anlatmaya çalışıyor olabilir.

Kıs­kançlık duygusu sahip olduğu­muz şeyleri kaybetme ihtimali­ni göstermeye çalışıyor olabilir. Suçluluk duygusu, değiştirme­miz gereken şeyler olduğunu işa­ret ediyor olabilir. Mesela suçlu­luk duymasak, özür dilemeyiz ya da beslenme şeklimizi değiştir­meyiz. Peki yalnızlık duygusu bi­ze ne anlatmaya çalışıyor olabi­lir? Yalnızlık neden bu kadar acı verici, kaygı uyandırıcı ya da bu­naltıcı bir duygudur?

Açıkça gö­rülüyor ki yalnızlık duygusu bi­ze acilen sosyalleşmemiz gerek­tiğini anlatmaya çalışmaktadır. Dr. John Cacioppo’nun deyimiy­le, yalnızlık bizi yeniden bağ kur­maya iten caydırıcı bir durum ve kuvvetli bir itkidir. Yalnız­lık bir sosyal acıdır. Eğer yalnız­lık acı verici değil de keyif verici bir duygu olsaydı sosyal ilişkiler kurma konusunda daha isteksiz olurduk ve yalnızlık duygusunun vereceği o keyif halinden uzak­laşmak istemezdik.

Yalnızlık ve stres ilişkisi

Dr. Cacioppo ve arkadaşları, yalnızlığın stresle ilişkisini or­taya koymak üzere ilginç bir de­ney gerçekleştirmişlerdir. Bu deneyde, katılımcılardan kalp atışlarını ölçmek üzere bir mo­nitör takmaları istenmiştir. Ay­rıca deneye katılanların ellerine bir çağrı cihazı ve birkaç tane de tüp verilmiştir. Çağrı cihazı her uyarı verdiğinde, meşgul olduk­ları işe ara verip, kendilerini ne kadar yalnız ya da bağlantılı his­settiklerini yazmaları istenmiş­tir.

Ayrıca monitöre bakıp kalp atış hızlarını kayda geçirmeleri talep edilmiştir. Deneyin ilerle­yen günlerinde de süreç aynı şe­kilde devam etmiş ancak bu kez ek olarak, çağrı cihazı uyarı ver­diğinde tüplerden birine tükür­meleri ve ağzını kapatıp, tüpü la­boratuvara teslim etmek üzere saklamaları da istenmiştir. Dr. Cacioppo, bu deneyle yalnız ol­manın ne kadar stresli bir durum olduğunu anlamaya çalışmak­taydı.

Katılımcılardan toplanan verileri analiz ettiklerinde, yal­nızlığın kortizol (stres hormo­nu) seviyelerinde en rahatsız edici olaylarla aynı ölçüde yük­selmeye neden olduğunu ortaya koymuştu. Deneye göre, ciddi bir yalnızlık en az fiziksel bir saldırı­ya maruz kalmak kadar stres ya­ratıyordu. Bu durum, yalnız kişi­lerin bedeninin sürekli “savaş ya da kaç” moduna daha yakın çalış­tığını göstermişti.

Yani yalnızlık duyguları içindeki bireylerin be­denleri, sanki sürekli bir tehdit algısı altındaymış gibi tepki ver­mekteydi.1 Elde edilen bu sonuç da yalnızlığın fiziksel sağlığımızı neden olumsuz etkilediğini net bir şekilde ortaya koyması açı­sından önemlidir. Nitekim stres durumunda savunma moduna geçen bedenimiz, enerjisinin ta­mamını tehlikeyle mücadeleye ayırabilmek için bağışıklık sis­temini baskılamakta ve bizleri hastalıklara karşı açık hale getir­mektedir. Ayrıca hücresel geli­şim, onarım, inşa ve iyileşme için enerjimiz kalmayacağından, ge­lişimimiz de sekteye uğramak­tadır.

Çünkü kronik stres duru­munda, hücre yenilenmesi, DNA tamiri, doku onarımı, büyüme hormonlarının salgılanması gibi uzun vadeli iyileşme ve gelişim faaliyetleri ikinci plana atılmak­tadır. Dr. Joe Dispenza bu duru­mu, kaynaklarının büyük kısmı­nı savunma için harcayan savaş­taki bir ülkeye benzetmektedir. Var olan tüm zenginliğini savun­maya harcayan savaş durumun­daki bir ülke, doğal olarak eğiti­me, gıda üretimine, kütüphane­ye, sanata, alt yapı inşaatlarına bütçe ayıramayacaktır.

Benzer şekilde uzun süreli stres ve ger­ginlik durumlarında vücut iyi­leşmeye ve gelişmeye enerji har­cayamayacak ve sindirim sorun­ları, hafıza kaybı, uykusuzluk, hipertansiyon, kalp hastalıkları, diyabet, ülser gibi pek çok hasta­lık ortaya çıkacaktır. Bu anlaşı­lırdır; çünkü doğadaki hiçbir or­ganizma uzun süreli gerginliğin etkilerine dayanacak şekilde ta­sarlanmış değildir.2

Kötü ilişkilerde ısrarcılığa neden oluyor

Yalnızlığın zararları sadece bununla da sınırlı değildir. Araş­tırmalar, yalnızlığın kötü ilişki­lerde ısrarcı olmaya neden ol­duğunu, her türlü ölüm riskini artırdığını, umutsuzluğa ve sağ­lıksız beslenmeye neden olduğu­nu ve kişiyi bağımlılıklara yatkın hale getirdiğini göstermektedir. Yine yalnızlık, bireyde ruh sağlı­ğı sorunlarının ortaya çıkması­na da neden olabilmektedir. Dr. Irvin Yalom bu durumu, yalnız­lık ruhsal hastalıkların üreyebi­leceği en uygun ortamdır diyerek ifade etmektedir.

Yalnızlık konusu üzerine yaz­maya devam edeceğim. Sağlıcak­la kalın…

1 Hari J. (2019). Kaybolan Bağlar. Metis Yayınları.

2 Dispenza, J. (2015). Plasebo Sensin. Ray Yayıncılık.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r