Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yine Filistin'in sesi olacak - Ötüken Haber
DOLAR 41,3390 0,35%
EURO 48,5981 0,72%
ALTIN 5.018,611,16
BITCOIN %
Ankara
20°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yine Filistin'in sesi olacak
  • Ötüken Haber
  • Genel
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yine Filistin'in sesi olacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yine Filistin'in sesi olacak

ABONE OL
Eylül 20, 2025 10:19
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yine Filistin'in sesi olacak
0

BEĞENDİM

ABONE OL


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlık döneminden bu yana katıldığı BM toplantılarında İsrail’in Filistin’deki soykırımını dünya gündemine taşıyarak, Filistin’in sesi oldu.


Bu toplantılarda uluslararası toplumu İsrail’in zulmüne karşı birlikte hareket etmeye çağıran Erdoğan, sık sık çözümün 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve mütecanis topraklara sahip bir Filistin devletinin bir an önce kurulması olduğunu vurguladı.


Erdoğan, başbakan olarak katıldığı 2007’deki 62. Genel Kurul hitabında, Türkiye’nin bulunduğu bölgedeki en önemli istikrarsızlık kaynaklarından birini, Orta Doğu sorununun oluşturduğunu ifade etti.


Bölge geneli ve ötesinde yansımaları olan Filistin sorununu, Orta Doğu ihtilafının odağındaki temel mesele olarak gördüklerini söyleyen Erdoğan, Filistin sorunuyla mücadelenin, sadece bölgede değil, bölge dışındaki ülkelerin de el birliğiyle çözülmesi gereken bir mücadele olduğunu kaydetti.


Filistin’in kendi içinde yaşanan siyasi ayrışma ile durumun daha da zorlu bir hal aldığını vurgulayan Erdoğan, “Filistin sorununa kalıcı bir siyasi çözüm ve İsrail ile iki devlet vizyonuna dayalı kapsamlı bir barış, bölge için olduğu kadar küresel istikrar için de büyük önem taşımaktadır. İsrail-Filistin ihtilafının çözümünün bölgedeki diğer sorunların halli yönünde de olumlu etki yapacağına inanıyoruz. Barış Süreci’nin canlandırılması yönündeki çabalarda taraflara her türlü desteği vermeye ve düzenlenmesi öngörülen uluslararası toplantıya katkıda bulunmaya hazırız.” ifadelerini kullandı.


Erdoğan, 2009’daki 64. Genel Kurul hitabında da Türkiye olarak üzerinde hassasiyetle durdukları bölgesel meselelerden birinin Filistin-İsrail ihtilafı olduğunu vurguladı. İki devletli çözümü dünya barışının vazgeçilmez şartı olarak gördüklerinin altını çizen Erdoğan, “Türkiye, Filistin halkının her zaman yanında olmuş ve bundan böyle de olmaya devam edecektir.” mesajını verdi.


Gazze’de insanların çadırlarda yaşadığını, içilecek su bulamadığını vurgulayan Erdoğan, “Bu tabloya karşı biz insani görevimizi yapıyor muyuz? Acaba BM ne yapabiliyor veya Güvenlik Konseyi ne yapabiliyor? Böyle bir yaptırım gücü var mı yok mu? Bunun üzerinde özellikle hassasiyetle durmamız gerekiyor. Gazze için verilen sözler tutulmadı.” dedi.


Gazze’deki yaşamın normalleşmesini istediklerini aktaran Erdoğan, “Filistin sorunu, sadece bir tarafın talepleri esas alınarak çözülemez. İsrail’in güvenliği kadar Filistinlilerin güvenliği de önemlidir. İsrail’in istikrar talebi kadar Filistin halkının özgürlük ve barış talebi de meşrudur.” diye konuştu.


“Vicdani sorumluluğumuzdur”


Bölge ve dünya barışının önündeki en büyük engellerden biri olan Filistin sorununun çözümünün, ancak herkese adil ve eşit muamele edilmesi halinde mümkün olacağını ifade eden Erdoğan, “Gazze’deki insanlık dramının sona erdirilerek kalıcı huzur ortamının tesisi, insani ve vicdani sorumluluğumuzdur.” ifadelerini kullandı.


Uluslararası toplumun konuya ilgi ve hassasiyetini kaybetmemesinin, sorunun çözümü yönündeki çabalara yeni bir ivme kazandırmasında son derecede önemli olduğunu belirten Erdoğan, “İlgili tüm tarafları, bu soruna kayıtsız kalmamaya, yeni acılar yaşanmasına göz yummamaya çağırıyoruz.” diye konuştu.


Erdoğan, 2011’deki 66. Genel Kurul konuşmasında Filistin-İsrail ihtilafının çözülememesinin, aksine her defasında hak ve hukukun siyasi dengeler uğruna heba edilmesinin, uluslararası adalet duygusuna vurulan en büyük darbe olduğunu vurguladı ve BM çatısı altında alınan fakat İsrail’in hiçe saydığı yüzlerce karar olduğunu söyledi.


BM’nin Filistin halkının yaşadığı insanlık dramının sona ermesini sağlayacak hiçbir adımı atamayacak kadar aciz kaldığını dile getiren Erdoğan, “Acaba, BM Güvenlik Konseyi farklı ülkeler için bu tür yaptırım kararları aldığı zaman bu kararlara uymayanlara aynen İsrail’e uyguladığı gibi sessiz mi kalıyor?” diye sordu.


Erdoğan ayrıca, “Rahatlıkla fosfor bombasını kullanan İsrail, atom bombasını bulunduran İsrail, buna karşı bir yaptırım yok ama çevrede böyle bir havayı hissettikleri anda nasıl yaptırım yaparız bunun gayreti içerisine giriliyor. Adalet bu mu, bu sorulmaz mı?” ifadelerini kullandı.


Filistin topraklarının işgal altında olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:


“Orantısız güç kullanan İsrail’dir ama yaptırım uygulanmayan yine İsrail’dir. İşgal altındaki Filistin topraklarında uluslararası toplumun tüm çağrılarına karşı devam eden yasa dışı yerleşimler ile Gazze’ye yönelik abluka bu kapsamda en öne çıkan iki husustur. Soruyorum; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde herhangi bir toplumu uluslararası ilişkilerden veya insani münasebetlerden tecrit etmek veya soyutlamak gibi bir şey var mıdır? Benim okuduğum İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde böyle bir şey yok. Bir sandık domatesi Filistin’e sokmak isterseniz İsrail’in iznine tabisiniz ben bunu insani olarak görmüyorum.”


“İsrail’i barış için zorlamak gerekmektedir”


Meselenin sadece basit bir “güvenlik için barış” denklemi olmadığını kaydeden Erdoğan, “Orta Doğu’da yeşermeye başlayan yeni siyasi ve beşeri coğrafyayı doğru okuyarak, sürekli bir çatışma ve ihtilaf halini sürdürmenin artık mümkün olamayacağını görmeniz gerekmektedir. Uluslararası toplum olarak BM kuruluş gayesi olan uluslararası barış ve güvenliğin tesisi idealine inanıyorsak, İsrail’i, bu ülkeyi yönetenlere rağmen barış için zorlamak, bu ülkeye hukukun üstünde olmadığını açık bir şekilde göstermek gerekmektedir.” dedi.


“Türkiye’nin Filistin Devleti’nin tanınmasına desteği koşulsuzdur”


Erdoğan, bu doğrultuda atılması gereken en önemli adımlardan birinin, Filistin halkının devlet olarak tanınma yönündeki haklı talebinin karşılanması ve Filistin Devleti’nin temsilcilerinin de bu yüce kurulda BM üyesi olarak hak ettiği yeri alması olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:


“Aslında BM, 1947’de 181 sayılı kararla Filistin’i devlet olarak ilan etmişti ama ne yazık ki bu uygulamaya konulmadı. Türkiye’nin Filistin Devleti’nin tanınmasına desteği koşulsuzdur. Türkiye, Orta Doğu coğrafyasında barışın hakim kılınması için her türlü çabayı sarf etmeye hazırdır. Bu bağlamda Arap-İsrail ihtilafının çözüme kavuşturulması, Filistin Devleti’nin tanınması, Filistinliler arası iç uzlaşmanın sağlanması, Gazze halkının maruz kaldığı gayri hukuki ablukanın kaldırılması için bundan böyle de aktif tutum izlemeye devam edecektir.”


Erdoğan, konuşmasında “Bu kürsüden özellikle vurgulamak istiyorum; İsrail halkı ile sorunumuz yoktur. Sorun, şimdiki İsrail hükümetinin saldırgan politikalarından kaynaklanmaktadır.” vurgusunu da yaptı.


“İki devletli çözüm”


Erdoğan, cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez 2014’te hitap ettiği BM 69. Genel Kurul hitabında da Filistin sorununu dünya gündemine taşıdı. Sorunun, bölgedeki birçok meselenin temel kaynağı olduğunun altını çizen Erdoğan, “Filistin’de iki-devletli çözümün derhal hayata geçirilmesi, Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması ve İsrail’in yanında bağımsız ve sürdürülebilir bir Filistin devletinin kurulması, siyasi, insani ve ahlaki bir zorunluluktur.” ifadelerini kullandı.


BM kürsüsünde iki devletli çözüm konusunun konuşulduğunu ancak adım atılmadığını vurgulayan Erdoğan, “Konuşmak yetmez. Artık icraata ihtiyacımız var. Artık icra zamanıdır.” dedi.


“Dünya beşten büyüktür”


Erdoğan, küresel sorunlar için BM’yi göreve çağırarak, “Daha fazla gecikmeden, daha fazla masum insan hayatını kaybetmeden, küresel vicdan daha fazla yaralanmadan, BM sorunlara ağırlığını koymalıdır. Altını çizerek ifade etmek isterim ki, dünya, 5’ten büyüktür. BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin, dünya gerçekleriyle bağdaşmayacak şekilde BM’yi etkisiz hale getirmesi, küresel vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir.” çıkışını yaptı.


Kararların bir ülkenin iki dudağı arasında kalabildiğini kaydeden Erdoğan “Filistin’de sadece birkaç ay içinde 2 binden fazla masum insan katledilirken BM beklenen çözümü üretememiştir. Suriye’de 4 yıldır 200 binden fazla kişi katledilirken, 9 milyona yakın insan yer değiştirirken, BM yine etkili çözümler sunamamıştır.” ifadesini kullandı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016’daki BM 71. Genel Kurul hitabında, Filistin halkına iki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan her bir Filistinli için bir huzur kaynağı olacak hür bir Filistin’de yaşama imkanı tanınmasının uluslararası toplumun Filistinli çocuklara bir borcu olduğunu söyledi.


“Uluslararası toplumu Filistin Devleti’ne destek olmaya davet ediyorum”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017’deki BM 72. Genel Kurul hitabında da barış sürecinin devamının ancak İsrail’in yasa dışı yerleşim faaliyetlerini derhal durdurması ve 2 devletli çözüm doğrultusunda adımlar atmasıyla mümkün olduğunu vurguladı. Erdoğan, “Bu çerçevede, uluslararası toplumu Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinli kardeşlerimize, bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti mücadelelerinde destek olmaya davet ediyorum.” dedi.


Erdoğan, 2018’deki BM 73. Genel Kurul hitabında geçmişte Bosna’da, Ruanda’da, Somali’de, yakın tarihte Myanmar’da halen Filistin’de yapılan katliamların hep BM Güvenlik Konseyi’nin gözü önünde gerçekleştiğine dikkati çekerek, “Filistinlilere uygulanan zulme ses çıkartmayanların, onlara yapılan yardımları kısma konusundaki gayretleri sadece zalimlerin cesaretini artırmaktadır. Tüm dünya arkasını dönse bile Türkiye olarak biz, mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya, ilk kıblemiz Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019’daki BM 74. Genel Kurulu’nda ise dünyada adaletsizliğin en çok yaşandığı yerlerden birinin, İsrail işgali altındaki Filistin toprakları olduğuna dikkati çekerek, “Daha birkaç gün önce sokaktaki masum bir Filistinli kadının İsrail güvenlik güçleri tarafından alçakça öldürüldüğü görüntüler bile vicdanları harekete geçiremiyorsa artık sözün bittiği yerdeyiz demektir.” ifadesini kullandı.


Haritalarla anlattı


Bölgeye ilişkin haritaları gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merak ediyorum bu İsrail neresidir, acaba bu İsrail’in toprakları nereleri kapsıyor, 1947’de İsrail neresiydi, bunun ardından acaba 1949, 1967’de İsrail neresiydi ve şu anda İsrail neresi?” diye sordu ve sözlerini şöyle sürdürdü:


“Sene 1947, neredeyse burada İsrail yok gibi, tamamı Filistin… Sene 1947 paylaşım planı var ve Filistin küçülüyor, İsrail büyüyor. Geliyorum 1967’ye, 1949’la birlikte İsrail büyüyor, Filistin küçülüyor. Geliyorum bugüne, güncel durum şu an artık adeta Filistin yok, neredeyse tamamına yakını İsrail. İsrail doyuyor mu, hayır doymuyor. İsrail şimdi de kalanını almanın gayreti içerisinde. Peki Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, Birlemiş Milletler’in İsrail ile almış olduğu bunca karar var, bu kararlar uygulamaya geçiyor mu, hayır geçmiyor. Peki o zaman Birlemiş Milletler ne işe yarıyor. O zaman bu çatının altında bizler, aldığımız kararlarla tesirli olamıyorsak adalet nerede temerküz edecek? İşte sıkıntımız burada.”


“İsrail’in sınırları neresidir”


Kudüs konusunda Türkiye’nin tavrının net olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:


“Çözüm, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve mütecanis topraklara sahip bir Filistin devletinin bir an önce kurulmasıdır. Bunun dışındaki herhangi bir barış planının adil olma, kabul edilme ve uygulanma şansı yoktur. BM kürsüsünden soruyorum: İsrail devletinin sınırları neresidir? 1948 sınırları mıdır, 1967 sınırları mıdır, yoksa daha başka bir sınırı mı vardır? Tıpkı işgal edilen diğer Filistin toprakları gibi Golan Tepeleri ve Batı Şeria’daki yerleşim yerleri bu devletin sınırları içinde değilse nasıl oluyor da dünyanın gözü önünde gasbedilebiliyor?”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs salgını nedeniyle video konferans ile katıldığı 2020’deki BM 75. Genel Kurulu’nda da insanlığın kanayan yarası olan Filistin’deki işgal ve zulüm düzeninin, vicdanları acıtmaya devam ettiğinin altını çizerek, şunları söyledi:


“Türkiye olarak Filistin halkının rıza göstermediği hiçbir plana destek vermeyeceğiz. Kimi bölge ülkelerinin bu oyuna ortak olması, İsrail’in temel uluslararası parametreleri aşındırma çabalarına hizmet etmenin ötesinde anlam taşımıyor. BM kararları ve uluslararası hukukun hilafına Kudüs’te Büyükelçilik açma niyetini beyan eden ülkeler, bu tavırlarıyla sadece ihtilafın daha da çetrefil hale gelmesine hizmet ediyor.”


İsrail Büyükelçisi salonu terk etti


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hitabında İsrail’e yönelik eleştirileri, İsrail Büyükelçisi’ne salonu terk ettirdi. İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail’in Filistin’e yönelik “baskı, şiddet ve yıldırma politikalarından” bahsederken salondan ayrıldı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021’deki BM 76. Genel Kurulu’nda da Filistin halkına yönelik zulüm sürdükçe, Orta Doğu’nun kalıcı barış ve istikrara kavuşmasının mümkün olmadığını vurguladı. Erdoğan, “Bunun için işgal, ilhak ve yasa dışı yerleşim politikalarına mutlaka ve derhal son verilmelidir. Kudüs’ün 1947 tarihli BM kararına dayanan uluslararası statüsüne, Harem-i Şerif’in mahremiyetine ve Filistin halkının haklarına yönelik ihlallere karşı durmayı sürdüreceğiz.” diye konuştu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1967 sınırları temelinde, özellikle başkenti Kudüs olan, bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti’nin kurulmasının, öncelikli hedefleri arasındaki yerini koruduğunu söyledi.


Erdoğan, 2022’deki BM 77. Genel Kurulu hitabında da Orta Doğu coğrafyasında kalıcı barış ve istikrarın tesisi açısından sona erdirilmesini gerekli gördükleri İsrail-Filistin ihtilafında, iki devletli çözüm vizyonuna güçlü destek verdiklerinin altını çizerek, “Kudüs’ün tarihi ve kültürel kimliği ile Harem-i Şerif’in kutsiyetine saygı gösterilmesi, işgal altındaki topraklardaki yasa dışı yerleşim faaliyetlerinin durdurulması, Filistinlilerin can ve mal güvenliğinin sağlanması şarttır.” ifadelerini kullandı


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023’teki BM 78. Genel Kurulu hitabında da “Filistin halkını ve devletini, uluslararası hukuk temelinde meşru haklarına kavuşması yolunda verdikleri mücadelede desteklemeyi sürdüreceğiz.” dedi. Erdoğan ayrıca, “Bir kez daha tekrarlayacak olursak, 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti hayata geçirilmeden, İsrail’in de aradığı huzuru ve güveni bulabilmesi zordur. Bu çerçevede, Kudüs’ün, özellikle de Harem-i Şerif’in tarihi konumuna saygı gösterilmesinin takipçisi olmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.


“Filistin halkını ve devletini, desteklemeyi sürdüreceğiz”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yılki BM 79. Genel Kurulu hitabında ise Filistin halkını ve devletini, uluslararası hukuk temelinde meşru haklarına kavuşması yolunda verdikleri mücadelede desteklemeyi sürdüreceklerini vurguladı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun mücadeleler neticesinde dost ve kardeş Filistin’in temsilcisini üye ülkeler arasında hak ettiği yerde görmekten duyduğu memnuniyeti ifade ederek, “Atılan bu tarihi adımın, Filistin’in BM üyeliğine giden yolda artık son dönemeç olmasını temenni ediyorum. Filistin’i tanımayan diğer devletleri, bu kritik dönemde tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin devletini bir an evvel tanımaya davet ediyorum.” ifadelerini kullandı.


Uluslararası barış ve güvenliğin imtiyazlı 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğuna şahitlik edildiğini belirten Erdoğan, bunun en dramatik örneğinin Gazze’de devam eden katliam olduğunu vurguladı. Erdoğan, şunları söyledi:


“Ey insan hakları örgütleri, Gazze’dekiler, Batı Şeria’dakiler insan değil mi? Filistin’deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey uluslararası basın kuruluşları, İsrail’in canlı yayında katlettiği, ofislerini bastığı gazeteciler, sizin meslektaşınız değil mi? Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa ‘dur’ demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan, siyasi ikbali için tüm bölgeyi savaşa sürükleyen katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz? Ey İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler, bu katliamı seyretmenin, bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar taşıyacaksınız?”


Filistin’de yaşananların çok büyük bir ahlaki çöküşün göstergesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:


“İsrail yönetimi, temel insan haklarını hiçe sayarak, bir millete, bir halka karşı etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir. Özgürlüğü, bağımsızlığı, en temel hakları gasbedilen Filistinliler ise son derece haklı bir biçimde, bu işgale, bu etnik temizlik faaliyetlerine karşı meşru direniş haklarını kullanmaktadır. Filistin halkının topraklarını işgal edenlere karşı sergilediği haklı direniş, gayrimeşru gösterilemeyecek kadar asildir, onurludur, kahramancadır.”


“Samimiyetsizliktir”


İsrail’in, Filistin halkına yönelik saldırganlığının tek nedeninin bir avuç ülkenin İsrail’e olan kayıtsız-şartsız desteği olduğunu dile getiren Erdoğan, “İsrail üzerinde etki sahibi ülkeler ‘tavşana kaç, tazıya tut’ politikasıyla bu katliama açıkça ortak oluyor. Sahne önünde güya ateşkes için uğraşanlar, arka planda katliamlarını sürdürebilmesi için İsrail’e silah ve mühimmat göndermeye devam ediyor. Bu, tutarsızlık ve samimiyetsizliktir.” değerlendirmesinde bulundu.


“Zorlayıcı tedbirler gündeme alınmalı”


İsrail’in oyalama ve aldatma hamlelerine daha fazla prim verilmemesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:


“2735 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanmadığı bir ortamda, İsrail’e yönelik zorlayıcı tedbirler gündeme alınmalıdır. İsrail’in tutumu bir kez daha göstermiştir ki, uluslararası toplumun Filistinli sivillere yönelik bir koruma mekanizması geliştirmesi zaruridir. Bundan 70 sene önce nasıl Hitler, insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır.”


Türkiye’nin, Gazze’ye en fazla yardım gönderen ülke konumunda olduğunu belirten Erdoğan, “Aynı şekilde İsrail’le olan ticari işlemleri durdurarak, bu konudaki hassasiyetimizi ortaya koyduk. İsrail’in son günlerde saldırılarını artırdığı Lübnan halkının ve hükümetinin de yanındayız.” dedi.


Erdoğan ayrıca, İsrail’in işlediği suçların cezasız kalmaması için Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davayı desteklediklerini ifade etti.


Türkiye’nin müdahillik başvurusunda bulunduğu bu davada adaletin tecelli etmesi için gereken her türlü adımı atacaklarını dile getiren Erdoğan, “Nablus’ta barışçıl bir protesto eylemi sırasında İsrail askerleri tarafından başından vurulan Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın da kanının yerde kalmaması için her türlü hukuki mücadeleyi veriyoruz, vereceğiz.” diye konuştu.


Bu yıl 23 Eylül’de BM Genel Kurulu’na hitap edecek Erdoğan’ın konuşmasının ana gündem maddesini yine İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım, uluslararası alanda İsrail’e karşı atılacak adımlar oluşturacak.


Erdoğan, önceki yıllarda katıldığı BM Genel Kurul toplantılarında olduğu gibi bu yıl da dünyanın dikkatini Gazze’de yaşanan soykırıma çekecek.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r