ASO Başkanı Seyit Ardıç: Mikro eylemler somut takvime bağlanmalı - Ötüken Haber
DOLAR 41,4799 0,24%
EURO 48,7223 0,44%
ALTIN 4.996,740,37
BITCOIN 4634669-0,69%
Ankara
22°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

ASO Başkanı Seyit Ardıç: Mikro eylemler somut takvime bağlanmalı

ASO Başkanı Seyit Ardıç: Mikro eylemler somut takvime bağlanmalı

ABONE OL
Eylül 25, 2025 01:14
ASO Başkanı Seyit Ardıç: Mikro eylemler somut takvime bağlanmalı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ferit PARLAK

Orta Vadeli Program’dan daha sağlıklı sonuçlar alınabilmesi için mik­ro eylemlerin somut bir takvime bağlanmasının ve yakın takibe alınmasının büyük önem taşıdı­ğına vurgu yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, ekonominin 3 yıl­lık yol haritası niteliğinde olan OVP’nin tüm paydaşların görüş­leri alınarak hazırlandığını, bir ‘ortak akıl’ ve istişarenin ürünü olduğuna dikkat çekti.

Ekim ayı sonunda açıklana­cak Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında, OVP’nin uygula­ma adımları olan mikro düzeyde eylem planlarını ve izdüşümle­rinin, iş dünyası için yol harita­sı olacağına dikkat çeken ASO Başkanı Ardıç, “Çok önemsedi­ğimiz bu eylem planı ve uygula­maları biz iş dünyası için ayrıca yol gösterici olacaktır” dedi.

Konuşmasında Türkiye’nin en önemli gündem maddesinin ekonomi olması gerektiğine vur­gu yapan Ardıç, “Çıkış yolumu­zun uzun, meşakkatli ve bir o ka­dar da sabır gerektirdiğini bili­yoruz. Hem kamu hem de özel sektör tarafında kararlılıkla uy­gulayacağımız mikro adımlar ekonomimizi hak ettiği yere ta­şıyacaktır” değerlendirmesinde bulunarak “Önümüzdeki bir yıl içerisinde hangi adımların atı­lacağı net şekilde ortaya konul­malı, yıl sonundada performans değerlendirmesi yapılarak so­nuçlar ölçülmelidir. OVP’nin uy­gulanmasına yönelik bu yakla­şım programın uygulanabilirli­ğini artıracak ve olası etkilerinin ölçülmesiyle daha güvenilir so­nuçların ortaya çıkmasını sağla­yacaktır” şeklinde konuştu.

Kredi hacminin artırılması acil beklentimiz

Sanayicinin finansman so­rununa değinen Ardıç, “Mer­kez Bankası Eylül ayı Para Po­litikası Kurulu toplantısında politika faizini 250 baz puan in­direrek yüzde 43’ten 40,5’e çek­ti. Temennimiz, enflasyondaki düşüş eğilimine paralel olarak bu indirimlerin şartlar uygun olduğu sürece devam etmesi­dir. KOBİ’lerimiz ve geleneksel sektörlerde faaliyet gösteren sa­nayicilerimiz oldukça zorlu bir süreçten geçiyor. Bu dönemde sanayicilerimizin ayakta kala­bilmesi için en öncelikli ihtiyaç­ları ise işletme ve yatırım kredi­leridir.

Reel sektör olarak temel beklentimiz, faiz indirimlerinin hızla ticari kredi faiz oranlarına yansıması ve kredi kısıtlamala­rının kaldırılmasıdır. Yüksek fa­iz politikalarının olumsuz etki­lerini bertaraf edecek ve üreti­mi destekleyecek uygun koşullu kredi hacminin artırılması, biz sanayicilerin hükümetimizden acil beklentisidir. Bu haklı tale­bin karşılanması ve üretim, is­tihdam ve ihracatın korunması, kollanması; ekonomik kalkın­ma sürecimizi hızlandıracaktır” açıklamasında bulundu.

“Sahadan aldığımız izlenimin aksine büyüyoruz”

Ardıç, “OVP’de 2025 yılı için öngörülen yüzde 4’lük büyüme tahmini yüzde 3,3’e, 2026 yılı için belirlenen yüzde 4,5’lik he­def ise yüzde 3,8’e revize edildi. Bu tablo, özellikle dezenflasyon sürecinin desteklenmesi açı­sından daha temkinli ve denge­li bir büyüme patikasının ter­cih edildiğine işaret etmektedir. 2025 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamları malumunuz beklen­tilerin üzerinde geldi. Yıllık yüz­de 4,8 olan büyümenin çeyreklik bazda yüzde 0,7’den 1,6 seviyesi­ne çıkması ekonomide bir topar­lanma olduğu gösteriyor. Sanayi sektörümüz bizim sahadan al­dığımız izlenimin aksine, yüzde 6,1’lik bir büyüme kaydetmiş gö­rünüyor. Yaptığımız araştırma­larda sanayi sektöründeki büyü­menin itici gücünün son dönem­de büyük bir gelişim içinde olan savunma sanayimiz olduğunu tespit ettik” ifadelerini kullandı.

Sanayi zorunlu olarak dönüşüyor

Küresel trendlere paralel bir şekilde teknoloji yoğun üreti­min emek yoğun sektörlere güç kaybettirmesinin, sanayi sek­töründe bir dönüşümün yaşan­dığına işaret ettiğinin altını çi­zen Ardıç, “Geleneksel sektörler zayıflarken, yüksek teknolojili üretim yapan sektörler büyüme­ye öncülük ediyor” şeklinde ko­nuştu.

Ardıç, “KOBİ ve geleneksel sektörlerimizin dijitalleşme, ya­pay zeka ve robotik otomasyon imkanlarından yararlanarak operasyonel verimlilik artışla­rıyla bu dönüşüme ayak uydur­mak zorunda olduğunu bir kez daha görüyoruz. Sabit sermaye yatırımları yüzde 8,8 artarken; makine ve teçhizat yatırımları bir önceki çeyreğe göre iki kat­tan daha fazla yükselerek yüz­de 34,3 seviyesine geldi. Bu ve­riler, önümüzdeki dönemde sa­nayimizin daha da büyüyeceği yönündeki umutlarımızı artırı­yor” dedi.

Net dış talep katkısı­nın büyümeyi aşağıya çektiğini, iç talepteki yükselişin ise büyü­meyi artırdığını dile getiren Ar­dıç, “İhracatın büyüme üzerin­deki katkısı üç çeyrektir negatif seyrediyor, ithalattaki ivmelen­me ise büyümeyi aşağıya çeki­yor. İhracatımız son dönemde azalırken, ithalatımız daha hız­lı artıyor. Ancak uygulanan da­raltıcı politikalara rağmen iç ta­lebin halen canlılığını koruyor olması ve ithalatın yükselme­ye başlaması, politika formü­lasyonlarında ince ayarlamalar yapılması gerektiğini işaret et­mektedir” dedi.

İthalattaki artış büyümeyi daraltır

Ardıç, “İthalatın son dönem­de artmaya başlamasının önü­müzdeki dönem için büyü­meyi daraltıcı bir etki de yapa­caktır. İthalattan daha fazla ihracat, yüksek katma değerli üretim yapmalıyız. Hangi sek­törde olursak olalım biz sanayi­cilerin çıkışı, ihracatta Pazar çe­şitliliğini artırmaktan geçiyor. Biz üreticilerin temel gündemi, ürünlere yenilik katmak, verim­liliğimizi artırmak, yurt dışı bağ­lantılarımızı artırmak ve dünya­yı takip etmek olmalı“ değerlen­dirmesinde bulundu.

Kamu personeli alım hızı, nüfus artış hızından kat kat fazla

Ardıç, “Son 10 yılda nüfusu­muz 78,7 milyondan 85,7 mil­yona yükseldi; artış oranı yüz­de 8,8. Peki kamu personeli sayı­mız ne kadar arttı? Yaklaşık 3,4 milyondan 5,2 milyon çıktı. Ar­tış oranı %53,6. Yani kamu per­soneli sayısının artış hızı nüfus artış hızımızdan kat be kat faz­la. Kamu personelinin toplam işgücüne oranı ise aynı dönem­de 12,8’den 16,2’ye yükselmiş­tir. Hem de bu dönemde e-dev­let ve dijital dönüşümle birlikte pek çok kamu hizmetinin online yapılmaya başlamasına rağmen. Verimlik denince aklımıza hep reel sektör geliyor. Peki kamuda personel verimliliğini hiç sorgu­luyor muyuz? Tüm dünyayı etki­sini altına alan teknolojik dönü­şümün kamuda da hızlı ve etkin hayata geçirilmesi temel bek­lentimizdir” diye konuştu.

Gençler evde oturuyor

“Maalesef gençlerimiz evde oturuyor; onları ekonomik ve sosyal sisteme yeterince entegre edemiyoruz” diyen ASO Başka­nı Seyit Ardıç şöyle devam etti: “Üniversite mezunu işsizliğin­de Avrupa’da ilk sırada yer alı­yoruz. Ayrıca, üniversite mezu­nu işsizlik oranının genel işsizlik oranından daha yüksek olduğu tek ülke konumundayız. Mevcut tablo, eğitim sistemimizde ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koyu­yor.

Son günlerde 2012 yılından beri uygulanan 4+4+4 zorun­lu eğitim sisteminin kısaltılma­sı ile ilgili tartışmalar gündem­de. Bizim esas ihtiyacımız, öğ­rencilerimizin yeteneklerini ve potansiyellerini erken yaşlardan itibaren doğru şekilde yönlendi­recek bir eğitim sistemi kurmak­tır. Eğer akademik başarı vaat etmeyen öğrenciyi mesleki eği­time yönlendiremezsek, sayısı 208’i bulan üniversitelerimizin kontenjanlarını doldurmak için gençlerimizi başarısız olacakları bölümlere yönlendirmiş oluruz. Bu gençlerimiz bir şekilde me­zun olduktan sonra da masa ba­şı iş arayacak, bulamayınca da ya diplomalı işsizler ordusuna katı­lacak ya da niteliksiz işlerde ça­lışmak zorunda kalacaktır.”

Sanayici çözümü yabancı işçide arıyor

Sanayicinin çalışan bulmakta zorlandığına da değinen Başkan Ardıç, “Firmalarımız çözümü yabancı işçi getirmekte bulu­yor. Özellikle mavi yaka çalışan ihtiyacının her geçen gün arttı­ğı bir dönemdeyiz. Bu durum, iş gücünün yokluğundan değil bi­zim talebimizle mevcut iş ara­yanların eşleşmemesinden ya­ni beceri uyuşmazlığından kay­naklanıyor. Mesleki eğitim odaklı politika ve çalışmalarda somut çıktılara ulaşacak adım­lar atmadıkça bu sorun büyüye­rek devam edecektir.

Sizlerle sa­hada gözlemlediğimiz çok dik­kat çekici bir veriyi paylaşmak istiyorum. Sanayicilerimizin ülkemizde kurulu fabrikasında çalışan mavi yakalı personelin maliyeti doğu Avrupa ülkelerin­deki fabrikalarında çalıştırdık­ları mavi yakalıdan euro bazında yüzde 50’den daha fazladır hat­ta bazı firmalarda bu oran yüz­de 100 düzeyindedir. Eğitim, is­tihdam ile entegre bir müfreda­ta kavuşmadıkça ve ekonominin ihtiyaçlarına göre hızlı bir şekil­de adapte olmadıkça sanayimi­zin rekabet gücü artmayacaktır” ifadelerini kullandı.

ASO Teknoloji Üssü’nün temeli atılacak

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, “ASO Teknoloji Üssü’müzün temelini atacağız ve bu dev projeyi ülkemize kazandıracağız. Üssün tam kapasite faaliyete geçmesiyle birlikte; ürün geliştirme, prototipten ürüne dönüşüm altyapısı, test ve doğrulama altyapıları, sanayi ile entegre teknoloji kuluçka alanı, sektörel mükemmeliyet ve üretim laboratuvarları, mesleki gelişim ve beceri dönüşüm kampüsü gibi birçok imkan ve kabiliyete sahip olacağız. Bu güçlü altyapılar sayesinde sanayicilerimizin üretim, ihracat ve teknoloji geliştirme süreçlerini etkin bir şekilde desteklemiş olacağız” şeklinde konuştu.

Hedefle, gerçekleşmeler arasındaki makas arttı

 Enflasyon konusuna özel olarak değinmek istediğini kaydeden Ardıç, “Geçen yıl açıklanan OVP’de 2025 yılı için öngörülen enflasyon yüzde 17,5 iken yeni OVP’de yüzde 28,5 olarak revize edildi. Yani yüzde 60’ın üzerinde bir sapma söz konusu. Hedef ile gerçekleşme arasında bu denli büyük bir fark olması, ekonomik göstergelerin güvenilirliğini zayıflatıp piyasalarda belirsizlik yaratırken, planlama yapmayı ve öngörülebilirliği de olumsuz yönde etkilemektedir” dedi.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r