41,5940
0,23%48,8314
0,43%5.101,98
-0,46%10992.69
-0,46%Dünyanın küreselleşmesi, hatta ülkelerin, kültürlerin yakınlaşması tüketim alışkanlıklarını da değiştiriyor ve her yerde aynılaşmanın yaşandığı göze çarpıyor. Her ne kadar tekdüzeleşen bir dünyadan bahsediliyor olsa da her bir kültürün kendine özgü zenginliği ve değerleri farklılık oluşturuyor. Kültürel detaylar, yerel ekonomileri ayakta tutarken, küreselleşmenin tahribatını da önlüyor. Mirası yaşatıp, gelecek kuşaklara aktarmakta başlıca yol ise “Coğrafi İşaret”ten geçiyor. Coğrafi işaretli ürünler ayrıca kendi taleplerini oluşturarak ekonomiyi canlandıran unsurlar halini de alıyor.
Coğrafi işaretli ürünler konusu açılınca Türkiye’nin özel bir konumu bulunuyor. İnsanlığın en eski dönemlerinden süregelen üretim dinamikleri, çeşitli kültürlerin geçişine olanak tanıyan eski dünyanın kavşak noktasındaki yerleşim yerleri ve coğrafi yapısının sağladığı çeşitlilik zengin bir değerler bütün oluşturuyor. Zengin tarımsal ürün çeşitliliği, köklü mutfak kültürü ve bölgesel üretim gelenekleriyle Türkiye, diğer ülkeler arasında bu bakımdan cazip bir yer alıyor.
Belirli bir yöre, bölge veya ülke ile özdeşleşen, üretim metodu, hammadde ya da kalite itibarıyla kökenine bağlı özellikler taşıyan ürünleri ifade eden coğrafi işaret sistemi, hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyarak yerel ekonomilerin sürdürülebilirliğine katkı sağlıyor. Coğrafi işaretlerin yalnızca ülke sınırları dahilinde değil, yurt dışında da tescil ettirilmesi ihracatın artırılmasını da sağlıyor. Böylece ülke üretimi ürünlerin yurt dışında talebi oluşturulabiliyor ya da bize özgü ürünlerin pazarlama faaliyetleri daha kolay yürütülebiliyor. Coğrafi işaret tescili alan ürünlerin sayısındaki artış, ayrıca ülke ekonomisine kazanç sağlaması açısından önem taşıyor. Coğrafi işaretli ürünlerin bu bakımdan Avrupa Birliği (AB) tarafından tescil edilmesi ihracatın gelişimine de katkı sağlıyor. Türkiye’nin AB tescilli ürünlerinin sayısını artırmak da coğrafi işaretli ürünler konusunun önemli bir başlığı olarak karşımıza çıkıyor.
Türk Patent ve Marka Kurumu (Türk Patent) verilerine göre 2025 itibarıyla Türkiye’de bin 772 Tescilli Coğrafi İşaret bulunuyor. En çok başvuru yapılan kategoriler arasında tarım ürünleri, gıda maddeleri, el sanatları ve madenler öne çıkıyor. Bununla birlikte Kars Türk Çoban Köpeği de coğrafi işaret alan bir hayvan olarak yeni bir kategori oluşturdu. Ayrıca tescil başvuru süreci devam eden 797 ürün bulunuyor. Söz konusu durumda Türkiye’de coğrafi işaret tescilli sayısının yakın gelecekte 2 bin 500’ü geçme ihtimali bulunuyor. Buna ilave ülkemizin AB’de tescilli 36 coğrafi işareti bulunuyor ve 8’i ilan aşamasında olmak üzere 71 başvurunun tescil süreçleri devam ediyor. Özellikle Antep Baklavası, Malatya Kayısısı, Aydın İnciri, Afyon Sucuğu ve Ezine Peyniri gibi ürünler hem yurt içinde hem de uluslararası pazarda bilinirlik kazanmış durumda. AB nezdinde tescil edilen ürün sayısının yakın gelecekte 100’ü geçmesi olasılığı bulunuyor ve bu durum gerçekleştiğinde Türk ürünlerinin global değer zincirine entegrasyon gücünün artacağını söylemek mümkün.
Coğrafi işaretli ürünler, Türkiye ekonomisine yerel kalkınma etkisi ile ihracat katkısı sayesinde çift yönlü katkı sağlıyor. Üretimin bölgesel düzeyde artması, istihdamı destekliyor. Coğrafi işaretli bir ürünün ekonomik değerinin yüzde 30 ile yüzde 100 artış gösterebiliyor. Tescilli ürünler, bulundukları ilin marka değerini yükselterek turizm gelirlerini de olumlu etkiliyor. Dünya genelinde 200 milyar doları, Avrupa’da 60 milyar euroyu aşan coğrafi işaretli ürün pazarından bahsediliyor. Türkiye’nin payı bu alanda henüz sınırlı olmakla birlikte artış eğiliminde olduğu görülüyor. Özellikle AB tescili alan ürünlerin ihracatta yüksek fiyat avantajı elde etmesi bu yöndeki girişimleri destekliyor. Örneğin, Gaziantep’in baklava ihracatı son yıllarda belirgin şekilde artarken, Malatya kayısısı dünya kuru kayısı pazarında lider konumda bulunuyor. Bu örnekler, coğrafi işaretin markalaşma ve fiyatlama gücü açısından stratejik bir araç olduğunu ortaya koyuyor.
Coğrafi işaret tescil sahiplerine bakıldığında ilk sırada 637 tescil ile belediyeler yer alıyor. Belediyeleri 510 tescille Ticaret ve Sanayi Odaları takip ediyor. Yani coğrafi işaret konusunu ülkemizde daha çok belediyeler ve odaların sahiplendiği görülüyor. Bu tabloda birlikler (55) ve kooperatiflerin (17) payının nispeten düşük olduğu görülüyor. Üretici örgütlenmesi tarafında bu alanda yapılacak girişimler, coğrafi işaret konusunun üretici tarafında daha güçlü bir kabul görmesini sağlayabilir. Kooperatifleşme ve markalaşma süreçlerinin güçlendirilmesi ile birlikte yerel oluşumların değerlere sahip çıkmasıyla küresel ticaret sistemine daha etkili coğrafi işaretli ürünler kazandırılabilir.
Türkiye’nin ihracat vizyonunda önemli bir rol üstlenmesi beklenen coğrafi işaretli ürünler, sadece ekonomik değil aynı zamanda kültürel mirasın korunması açısından da değer taşıyor. Maalesef Türkiye’deki pek çok tescilli ürün, yurt dışında yeterince bilinmiyor. Bu nedenle tanıtım faaliyetlerinin yaygınlaştırılması bir ihtiyaç ve bunun bütünlüklü şekilde yürütülmesine ihtiyaç bulunuyor.
GENEL
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGENEL
2 gün önceGENEL
2 gün önce