0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bilim kurgu edebiyatının başyapıtlarından biri olan Frank Herbert’ in Dune’ u, sadece
bir uzay destanı olmanın ötesine geçerek insan doğasına, iktidara, ekolojiye ve inanca
dair büyük sorular sorar.
1965’ te yayımlanan bu roman işlediği temalar ve sahiplendiği konular açısından
günümüzde hala güncelliğini korumaktadır.

Okur Dune’ u okurken geçen olayları
güncel olaylarla eşleştirirken kendini bulabilir.
Herbert’ in kurguladığı bu evren, feodal bir galaksi düzeni üzerine kuruludur.
imparatorluk, soylu hanedanlar, gizemli tarikatlar ve en değerli kaynak olan baharat’ ın
(melanj) hakimiyeti etrafında döner.

Dune’ u diğer bilim kurgu eserlerinden ayıran en
büyük özellik ekolojiye verdiği roldür. Dune gezegeninin çöl ile kaplı olması ve çölün
altında yaşayan devasa canlıların baharat hasadı için önem arz etmesi soylu
hanedanların gezegen üzerinde iktidar mücadelesine sebep olur. Yalnız bu durum yerli
halkın yaşam şartlarını zorlaştırmakta suyu halk için önemli hale getirmektedir. Öyle ki
bu durum yerli halkın kullandığı teknolojinin bu olgulara göre gelişmesine olanak
sağlar.

Romanın merkezinde genç Paul Atreides’ in bir hanedan varisinden bir Mesih figürüne
dönüşme yolculuğu vardır. Bu yolculuk bize; kehanet, kader ve özgür irade ile ilgili
sorular sormamızı sağlar.

Dune’ un yerli halkı Paul Atreides için hazırlanmıştır.
Atreides aslında bir gen mühendisliğinin sonucudur. Mesih olma sürecindeki yolculuğu
ise dinin veya dini figürlerin toplumları nasıl domine ettiğiyle alakalı çarpıcı örnekler
sunar.

Dune yalnızca bilim kurgu okurlarına değil; mitoloji, felsefe, din ve ekolojiyle ilgilenen
herkese hitap eden çok katmanlı bir eserdir. Roman günümüzde hala politik ekolojinin,
sömürgeciliğin ve iktidar mücadelelerinin alegorisi olarak okunabilir.

Dune evrenine adım atan okurlarımız, bu evrende, çölün derinliklerinde

kendi varoluşlarının izlerini de bulacaktır.