Bir Oyunun Yeniden İnşâsı: Türk Futbolunda Akıl, Sistem ve Göztepe Paradigması - Ötüken Haber
Bir Oyunun Yeniden İnşâsı: Türk Futbolunda Akıl, Sistem ve Göztepe Paradigması

Bir Oyunun Yeniden İnşâsı: Türk Futbolunda Akıl, Sistem ve Göztepe Paradigması

ABONE OL
Ekim 11, 2025 12:07
Bir Oyunun Yeniden İnşâsı: Türk Futbolunda Akıl, Sistem ve Göztepe Paradigması
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bence Türk futbolunun en büyük problemi, sahada değil; localarda, yönetim katlarında başlıyor. Yıllardır futbolu futbolculardan, ruhu ise tribünlerden koparan bir anlayışla yaşıyoruz. Patronlar, CEO’lar, kravatlı yöneticiler…

Futbolu bir yatırım kalemi, bir vitrin, bir güç gösterisi olarak gören bu figürler; oyunun özünü, yani sporun, sporcunun ve taraftarın tutkusunu çoktan unuttular.

19 Ağustos 2022 tarihinde bu statik tabloya bir gedik açıldı. Göztepe’nin hisselerinin %70’inin Sport Republic tarafından satın alınması, yalnızca bir satış anlaşması değil; Türk futbolu adına bir devrimdi. Çünkü ilk kez bir kulüp, yönetimsel kaderini profesyonel akla devretti.

Eski başkan Mehmet Sepil’in, hisselerin %30’unu elinde tutarak kulübün diğer branşlarını yönetmeye devam etmesi ise, bu dönüşümün yerli ruhla yabancı aklın dengelendiği yeni bir çağın kapısını araladı.Sport Republic, adını yalnızca bir ticari markadan değil, bir zihniyet değişiminden alıyor. Spor ve eğlence sektörüne yatırım yapmak amacıyla kurulmuş bir holding gibi görünse de, özünde futbolu yönetilen değil, planlanan bir sistem hâline getirme idealini taşıyor.

Şirketin kurucuları Rasmus Ankersen, Henrik Kraft ve Dragan Šolak, oyunun romantik yanını değil, sürdürülebilir yapısını büyütmek istiyor. Bu anlayış, futbolu günü kurtarma sanatı olmaktan çıkarıp uzun vadeli bir akla teslim ediyor.

2022 yılında kurulan Sport Republic, kısa sürede Avrupa futbolunda dikkat çeken adımlar attı.

4 Ocak 2022’de Southampton FC’nin %80’lik hissesini satın alarak işe başladılar. Premier Lig gibi devlerin hüküm sürdüğü bir arenada mucize beklemek kolay değil. Nitekim “Big Six” diye adlandırdığımız Arsenal, Chelsea, Liverpool, Manchester City, Manchester United ve Tottenham Hotspur gibi altı takımın yer aldığı bir ülkede lig ve turnuva başarısı göstermek hayli zordur. Nitekim son 25 sezon da Big Six takımları dışında tek şampiyon olan takım Leicester City’dir. O da sürdürülebilir bir başarı olmamıştır, son 10 sezon da Big Six takımları yeniden ambargo koymuştur.Leicester City’nin 2016’daki tek sezonluk şampiyonluğu hâlâ bir rüya, bir mucize olarak anlatılıyor.

Ancak Türkiye böyle bir ülke değil.

Bizde futbol hâlâ sürprizlerin, yeniden doğuşların hikâyesidir. Doğru yönetilen her yapı, bu düzeni sarsabilecek potansiyele sahiptir. İşte tam burada Göztepe devreye girdi. Sport Republic’in 19 Ağustos 2022’de kulübün %70’lik hissesini alması, yalnızca bir mülkiyet değişimi değil; Türk futbolunun “profesyonel akılla diriliş” döneminin başlangıcıydı. Sport Republic’in Göztepe’de attığı en önemli adım, futbolu bir kader oyunu değil, bir sistem inşası olarak görmesidir. Bu zihniyetin mimarı Rasmus Ankersen’dir.

Brentford FC’de 2016–2022 yılları arasında futbol direktörlüğü yapan Ankersen, modern futbolun “bilimle düşünme” çağını temsil eden isimlerden biridir.Onun şu sözü, bir kulübün tüm felsefesini özetliyor:”Bir kulüp ilk olarak teknik direktör seçmez, oyun modeli seçer. Sonra ona uygun teknik direktör arar.

Bu yaklaşım, Türk futbolunun geleneksel refleksleriyle taban tabana zıttır. Bizde genellikle önce isim gelir, sonra sistem uydurulur; önce duygular öne çıkar, sonra akıl aranır.Göztepe bu döngüyü kırdı. Önce nasıl bir futbol oynamak istediğini tanımladı, sonra bu tanıma uygun bir lider seçti.21 Kasım 2023’te takımın başına Stanimir Stoilov getirildi.

92-93 sezonunda ülkemizde Fenerbahçe forması giymiş, ülkemizi tanıyan Bulgar teknik adam, iki yıldır sistemli bir yapı inşa ediyor. Bugün Süper Lig’de Göztepe, kadro değeri olarak 8. sırada ama puan cetvelinde 3. sırada. Üstelik ligdeki üç namağlup takımdan biri.

Bu bir tesadüf değil; akılla yönetilen emeğin sonucu.Ben Göztepe’nin bu istikrarla devam etmesi hâlinde, önümüzdeki 5 ila 10 sezon içerisinde Türkiye Süper Ligi’nde 7. şampiyon olabilecek potansiyele sahip olduğuna inanıyorum.

Şampiyonluk gelmese bile, bu kulübün sürekli Avrupa potasında yer alan, Avrupa kupalarına katılmayı bir alışkanlık hâline getiren, Türkiye Kupası’nda ise her sezon finale kadar yürüyebilen bir yapıya dönüşeceği çok açık. Nitekim geçtiğimiz sezon da Türkiye Kupası yarı finalistlerinden biri olmayı başaran Göztepe, bu öngörünün sadece bir hayal, bir düşünce değil somut bir temelin üzerine kurulduğunu göstermiştir.

Futbolda başarı artık yalnızca tabelada değil, bilançoda da ölçülüyor. Bir kulüp mali disiplinle sportif istikrarı aynı anda kurabiliyorsa, geleceğini kazanmıştır.

Yine bunun ülkemiz içerisinde ki en iyi örneğini Göztepe’de görüyoruz.Göztepe, 2025-2026 yaz transfer döneminde transfere 3.49 milyon Euro harcayıp; sattığı oyunculardan 23.20 milyon Euro gelir elde etti.Net tablo: 19.71 milyon Euro kâr.Bu, Türk futbolunun ezberlerini bozan bir yönetim aklıdır.Bu gelirin 20 milyon Euro’su, Brezilya 2. Ligi’nden bir sezon önce kiralık + bonservis toplam 5.3 milyon Euro’ya alınan Romulo’dan geldi.

Kulüp, sadece 1.5 sezon oynattığı bir oyuncudan 14.7 milyon Euro net kâr elde etti, bu sadece “transfer başarısı” değil; sürdürülebilir bir oyun ve yönetim aklı, inşa edilen bir felsefenin kanıtıdır.Göztepe rastgele transfer yapan değil, planlı yatırım yapan bir kulüp, doğru zamanda keşfedilen oyuncularla kendi değerini üretiyor ve en önemlisi sürdürülebilir başarı için mali dengeyi koruyabiliyor.

Bu duruma bu sezondan örnek vermek gerekirse Göztepe, 19 yaşında Ürdünlü bir santrafor olan Ibrahim Sabra’yı Al-Wehdat SC’yi sadece 150 bin Euro’ya kadrosuna kattı. Ve o Ibrahim Sabra ligin 6. Haftasında Beşiktaş karşısında takımının 3. Golüne çok şık bir şekilde imza attı ve o gol haftanın golü seçildi.

Belki bir gün, Göztepe’nin satış rekorunu elinde bulunduran Romulo’nun rekorunu da Sabra kıracak ama kırmasa dahi fark etmez; çünkü bu transfer zaten bir kazanç.

Sabra’nın maliyeti, günümüz futbol ekonomisinde neredeyse sembolik.150 bin Euro’ya alınan bir oyuncunun zarar ettirmesi imkânsız; aksine yüksek bir kâr getirme ihtimali çok yüksek. Zaten mesele burada maliyet meselesi değildir.Asıl mesele, bu transferin temsil ettiği futbol aklıdır.Yani “isim”e değil, “sisteme” yatırım yapmak…

“Gösterişe” değil, değere odaklanmak.

İşte Göztepe tam da bunu yapıyor:

Kravatlıların değil, futbolun içinden gelen insanların kurduğu düzenle, hem sportif başarı hem ekonomik istikrar üretiyor.Ibrahim Sabra transferi, bunun en sade ama en güçlü kanıtıdır.

Bir oyuncudan fazlası; bir vizyonun, bir devrin yeniden doğuşu, bir sistemin inşasının devamıdır.Futbolun endüstriyel boyutunda duygudan çok hesap, sezgiden çok sistem gerekiyor bu çerçevede Göztepe bu dengeyi kurabilen bir akıl ve kulüp olarak karşımıza net bir şekilde çıkıyor…

Ben Türk futbolunun kurtuluşunun Göztepe modelinde saklı olduğuna inanıyorum.Çünkü bu modelin merkezinde doğru isimler, doğru plan ve doğru icraat var.Başta Sport Republic’in vizyonu, ardından Göztepe başkanlığını yürüten Danimarkalı Rasmus Ankersen’in futbolun özünü kavrayan yaklaşımı insana bu adam, gerçekten futbolun her şeyinden anlıyor dedirtiyor.

Bugün Süper Lig’de rakip olarak bilhassa deplasman da en zor olduğunu düşündüğüm, en çekindiğim, oyun olarak sistemli ve düzenli bulduğum, en çok beğendiğim takım Göztepe’dir. Çünkü Göztepe, “büyük bütçeler” olmadan da büyük işler yapılabileceğini bizlere gösteriyor.

Göztepe 300–500 bin Euro’ya genç bir yabancı oyuncu bulup geliştiriyorsa, dev kulüplerimiz neden 1–2 milyon Euro bütçelerle genç oyunculara yatırım yapmasın? Bu cesaret, kaybettirmez; tam tersine geleceği kazandırır.

Artık Türk futbolunda köklü bir zihniyet değişimi gerekiyor.Bize patronların, CEO’ların, kravatlıların egosundan değil; spor yönetimini bilen, futbolu sahadan tanıyan profesyonellerin aklından beslenen bir futbol düzeni lazımdır.

Bizim kurtuluşumuz önce sermayede değil, önce doğru futbol aklını bulmaktan geçiyor.Kravatlılar ve döpiyesliler, ego tatmini yerine yerlerini Rasmus Ankersen gibi profesyonellere bırakabildikleri gün, hiç şüphesiz Türk futbolunun kaderi değişecektir.

Çünkü kurtuluş, büyük paralarla değil, doğru akılla, doğru yatırımlarla gelir.

Ve o akıl, bugün İzmir’de, sarı-kırmızı bir hikâyenin içinde yaşıyor: Göztepe modelinde.

Muhammed Alperen Varol

En az 10 karakter gerekli

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.