0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Tarihin sayfalarında öyle dönemler vardır ki, milletin kaderi bir eksen üzerinde döner; o eksen kırılırsa tarih bambaşka bir yöne savrulur.

İşte o eksen, Türk’ün devlet aklıdır.

Bu aklı temsil eden üç büyük isim vardır ki, her biri başka bir dönemde ama aynı davanın farklı cephelerinde durmuşlardır:

Sultan II. Abdülhamid Han, Enver Paşa ve Mustafa Kemal Atatürk.

Bu üç ismi birbirine düşürmek, Türk’ün kendi cevherini inkâr etmek olur.

Çünkü her biri, Türk milletinin bekası için başka bir yoldan yürüyüp aynı istikamete, istiklâl ve istikbâle hizmet etmiştir.

Abdülhamid Han: Devletin Akıl Kalesi

Sultan II. Abdülhamid Han, Türk devlet geleneğinin son büyük “akıl mimarı”dır. Yıkılışın ayak seslerini duymuş, imparatorluğu kanla değil, zekâyla ayakta tutmaya çalışmıştır.O, telgraf tellerine sabırla örülmüş bir istihbarat ağı kurmuş, Osmanlı coğrafyasını bir satranç tahtası gibi yönetmiştir.

“Kan dökmeden toprak korunmaz” diyenlerin aksine, Abdülhamid Han “kan dökmeden millet yaşatılır” demiştir.

Eğitime, demiryollarına, sağlık ve modern idareye verdiği önem; bugün bile Anadolu’nun damarlarında dolaşan bir mirastır.

Kudüs davasında sergilediği dirayet, Türk’ün onuruna vurulmuş bir mühürdür.

Enver Paşa: İdealizmin ve Cengâverliğin Ateşi

Abdülhamid’in siyasî dehasına karşı Enver Paşa, Türk’ün cengâver ruhunun yansımasıdır.

O, düşünmeden değil, düşünerek atılan bir deli yürektir.O dönem dünyası emperyalizmle kuşatılmışken, Enver Paşa, “Türk’ün yeniden dirilişini” Turan ufkunda aramıştır.

Kimi onu hayalci, kimi maceraperest sayar. Fakat unutmamak gerekir ki,

bir milletin hayal kurmaya cesareti yoksa, geleceği de olmaz.

Sarıkamış’ta donan o askerlerin ruhu, bir yenilginin değil, bir milletin diriliş duasının adıdır.

Enver Paşa, Türkistan dağlarında şehit düşerken bile “İstiklâl-i İslam” diye haykırmıştır.

Onun ideali, haritalardan silinse de Türk gençlerinin yüreğinde yaşamaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk: Akıl, Cesaret ve İrade’nin Devleti

Ve nihayet, o eksenin üçüncü köşesi: Mustafa Kemal Atatürk.

Paşa, Abdülhamid’in kurduğu istihbarat aklını, Enver’in taşıdığı cengâver ruhla birleştirmiştir.

Yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden modern bir Cumhuriyet doğurmuştur.

O’nun aklı, çağın gereğini kavrayan; yüreği ise vatan toprağına adanmış bir Türk yüreğidir.

Sakarya’da, Dumlupınar’da, sadece bir savaş değil; Türk milletinin yeniden doğuşu yaşanmıştır.

Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” derken aslında Abdülhamid’in aklı ile Enver’in cesaretini aynı potada eritmiş, Türk’ün çağdaş dünyada onurlu yerini almasının yolunu açmıştır.

Üç Farklı Yol, Tek Büyük Ülkü

Kimi zaman biri diğeriyle kıyaslanır, biri yüceltilirken diğeri yıpratılır. Oysa bu üç isim bir tarihi zincirin halkalarıdır.

Abdülhamid olmasa devletin hafızası,

Enver olmasa ruhu,

Mustafa Kemal olmasa bedeni eksik kalırdı.

Üçü bir araya geldiğinde ise karşımıza Türk’ün Ebedi Devlet Düşüncesi çıkar.

Türk milleti, tarihin her döneminde bir “üçgen” üzerine oturmuştur: Akıl, Cesaret ve İrade.

Abdülhamid Han aklı temsil eder, Enver Paşa cesareti, Mustafa Kemal Atatürk ise iradeyi…

Bu üç değer birleştiğinde, Türk devleti hem geçmişiyle onur duyar hem geleceğe güvenle bakar.

Bugün Türk gencine düşen görev,

o ekseni yeniden diri tutmaktır.

Ne Abdülhamid’siz bir geçmiş, ne Enver’siz bir ideal, ne de Atatürk’süz bir gelecek mümkündür.

Çünkü bu üç isim,

Türk’ün devlet aklının üç sac ayağıdır.

Ve o eksen ayakta kaldıkça,

Türk milleti de ebediyen ayakta kalacaktır. 🇹🇷