0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, iktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırdığı sürecin sağlıklı ilerlemesi için kritik uyarılarda bulundu. Uçum, özellikle sürece “öznel ön şartlar icat edenlerin” durumu doğru değerlendirmesi gerektiğini vurgulayarak, bu yürüyüşün “geçiş” ve “demokrasiyi geliştirme” aşamalarının kesinlikle birbirinden ayrılması gerektiğini savundu.

İki Fazlı Yürüyüş: Geçiş Ayrı, Demokrasi Ayrı

Uçum, Anadolu Ajansı (AA) Analiz için kaleme aldığı yazıda, 1 Ekim 2024’te başlayan sürecin, Türkiye’nin yükseliş çağını hazırlayacak iki ana aşamaya sahip olduğunu belirtti: “Terörsüz Türkiye’ye Geçiş Süreci” ve “Demokrasiyi Geliştirme Süreci.”

Başdanışman, bu iki aşamanın asla iç içe geçmemesi gerektiğini, çünkü niteliklerinin, konularının ve öznelerinin tamamen farklı olduğunu açıkladı:

Geçiş Süreci: Devlet inisiyatifi ve Devlet politikası ile yürüyen, geçici bir niteliktedir. Temel ve tek hedefi, terörün kesin ve devamlı surette sona erdirilmesidir. Bu sınırlı kapsam nedeniyle, demokrasiyi ilerletmeye yönelik her konu ve talep bu aşamanın gündemine taşınamaz.

Demokrasiyi Geliştirme Süreci: Halkın talep ve ihtiyaçlarıyla ilerleyen, halk inisiyatifli dinamik bir program olup daimi özelliğe sahiptir. Kapsamlı hukuk reformları ve yeni anayasa hedefleri bu sürecin konusudur.

Uçum, “Bu sürecin konuları ve talepleri geçiş sürecinin şartına dönüştürülemez, önüne çıkarılamaz. Unutulmasın ki geçiş sürecinin tamamlanması bir son değil başlangıç olacaktır,” ifadeleriyle sürecin önceliklerini netleştirdi.

Geçiş Süreci Hukuku ve Aktörler

Mehmet Uçum, geçiş sürecinin ihtiyaçları doğrultusunda tek, geçici ve özel bir kanun hazırlanmasının hayati önem taşıdığını kaydetti. Bu kanunun, münfesih terör örgütü unsurlarının ceza ve infaz konuları ile toplumsal hayata katılım ve bütünleşme hususlarını kapsaması gerektiğini belirtti. Ayrıca, bu kanunda farklı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması ilkesiyle kademelendirme ve ölçütlendirmenin zorunlu olduğunu ifade etti.

Sürecin aktörlerine değinen Uçum, Kürtlerin siyasi temsilinde tekel olmadığını vurgulayarak, özneler konusunda da net bir ayrım yaptı:

Geçiş Sürecinin Özneleri: Terörün sona erdirilmesini hedeflediği için, bu aşamadaki özneler Abdullah Öcalan ve onun iradesine bağlı fesih kararını veren yönetici yapı ile bağlantılı mecralardır. Bu özneler, Kürtlerin tamamını temsil edemez.

Demokrasiyi Geliştirme Sürecinin Özneleri: Bu aşama, TBMM başta olmak üzere, demokratik siyaseti meşru zemin gören tüm siyasi partileri ve unsurları içerir. Kürtlerin siyasi temsilindeki çeşitlilik ancak bu aşamada devreye girebilir.

“Öcalan’a Rağmen Koruma” Yaklaşımına Sert Eleştiri

Başdanışman Uçum, özellikle terör örgütü lideri Öcalan’ın koşullarına ilişkin yapılan tartışmalarda ortaya çıkan “öznel ön şart” dayatmalarına sert tepki gösterdi.

“‘Öcalan’a rağmen Öcalan’ı koruma’ yaklaşımı içinde olup geçiş sürecine öznel ön şartlar icat edenlerin ve bu yönde organizasyonlara girişenlerin durumu doğru değerlendirmesi gerekir.”

Öcalan’ın dahi sürece katkı için koşullarının rahatlatılması dışında bir şart ileri sürmediğini belirten Uçum, birilerinin daha ileri taleplerle bunun üzerine gitmesinin geçiş sürecine zarar vereceğini vurguladı.

Son olarak Uçum, hem demokrasiden yana olup hem de antidemokratik uygulamalar isteyen çevrelerde “çelişki” yaşandığına dikkat çekerek, niyetlerden bağımsız olarak sürece “fikri sabotajlar” yapıldığı izleniminin ortaya çıktığını dile getirdi. Başarılı bir geçiş için tüm çevrelerin sürecin dili konusunda dikkatli olması ve fiili/fikri sabotajlara karşı tedbir alması gerektiğini sözlerine ekledi.

Editör: Oğuzhan GÜRHAN