Örümcek ağına düşen İran - Ötüken Haber
DOLAR 39,5851 -0.32%
EURO 45,6681 -0.99%
ALTIN 4.322,051,03
BITCOIN %
Ankara
22°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Örümcek ağına düşen İran

Örümcek ağına düşen İran

ABONE OL
Haziran 14, 2025 14:08
Örümcek ağına düşen İran
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İsrail’in saldırıları, yalnızca havadan düzenlenen klasik bombardımanlarla sınırlı değildi. İsrail istihbarat servisi MOSSAD, saldırılar başlamadan önce İran’ın içinde çok daha karmaşık bir operasyona imza attı.

GÖLGELERDE BÜYÜYEN BİR HÜCUM: MOSSAD’IN DERİN OPERASYONU

İsrail merkezli gazeteci Amit Segal’in aktardığına göre –ki büyük olasılıkla bu bilgi doğrudan kontrollü bir sızdırmaydı– MOSSAD, İran’da aylar öncesinden gizli bir insansız hava aracı (İHA) üssü inşa etmişti.

Bu üs üzerinden harekete geçirilen kamikaze dronlar, Asfakabad bölgesindeki İran’ın stratejik füze kuvvetleri ve hava savunma sistemlerini hedef aldı. Dronlar, özellikle “yeryüzü-yeryüzü” sınıfındaki füze rampalarına saldırarak İran’ın caydırıcılık kapasitesine büyük zarar verdi.

Bu taktik, aslında daha önce Ukrayna üzerinden Rusya’ya uygulanan ABD destekli saldırıların neredeyse birebir tekrarıydı. Tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi burada da uzaydan gelen istihbarat desteği, dronların nokta atışıyla hedefi vurmasını sağladı. Yani Ukrayna’daki “test sahası”, İran’da pratiğe döküldü.

AMERİKA’NIN UZAYDAN YÖNETTİĞİ SAVAŞ

Son dönemde ABD, “ucu sistemleri” adı verilen yüksek hassasiyetli yönlendirme teknolojilerini test ediyordu. Ukrayna’da Rus hedeflerine yapılan saldırılarda bu sistemlerin başarısı ölçülmüş, ABD Savunma Bakanlığı istihbarat birimleri, bu verileri doğrudan uzay destekli uydu ağıyla değerlendirmişti.

İsrail’in İran operasyonu da işte bu testin ikinci perdesi oldu. İran’daki hedefler, ABD’nin yüksek çözünürlüklü askeri uydularıyla izlendi. Elde edilen veriler İsrail’e aktarıldı. Böylece hedeflerin yerleri, savunma kapasiteleri ve zayıf noktaları netleştirildi. Bu saldırı, aynı zamanda ABD’nin uzaydan yönettiği ilk bölgesel “proxy” savaşı olarak kayda geçti.

İSRAİL İRAN’A NASIL SIZDI? GİZLİ HÜCRELER, AĞ OLUŞUMU VE GİZLENEN TEKNOLOJİLER

İsrail’in İran toprakları içindeki operasyonel derinliği tesadüf değil. Uzun yıllardır, MOSSAD İran içerisinde birçok hücre oluşturdu. Bu hücreler; teknik ekipman aktarımı, yerleşik personel, yerel iş birlikçiler ve uyuyan ajanlardan oluşan bir zincirle desteklendi. Hatta saldırılardan bir süre önce, bu hücrelerin etkin hale getirildiği ve içeriden içerik transferlerinin başlatıldığı biliniyor.

İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesinden hemen sonra İsrail, İran’daki faaliyetlerini geçici olarak dondurmuştu. Bu “duraksama”, hem İran’ın gazabından kaçınmak hem de kendi istihbarat ağını korumak amacıyla yapılmıştı. ABD’nin araya girmesi ve saldırıyla ilişkili olduğu iddia edilen iki ismi İranlı yetkililere aktarması sonucu Tahran bir süreliğine MOSSAD’a göz yumdu. Bu arada İsrail, İran içindeki gizli ağlarını daha da güçlendirdi.

İşte bu süreç, “örümcek ağı stratejisi” olarak tanımlanıyor: sessizce örülen, bir anda harekete geçebilen ölümcül bir istihbarat yapısı.

VURUŞ: “VOSKHODYASHCHIY LEV” (YÜKSELEN ASLAN) OPERASYONU

Saldırıya Tel Aviv, “Yükselen Aslan” adını verdi. Hedefler arasında nükleer araştırma merkezleri, füze rampaları, hava savunma sistemleri, sanayi tesisleri, sivil havalimanları ve hatta konut bölgeleri vardı. İsrail, bu saldırılarla yalnızca İran’ın askeri kapasitesini değil, moral ve diplomatik gücünü de çökertmeyi amaçladı.

Üstelik bu operasyon, sadece fiziksel değil psikolojik anlamda da tasarlanmıştı. 13 Haziran gibi sembolik bir tarihin seçilmesi, “şeytani planların” Batı tarafından özenle sahnelendiğini düşündürüyor.

ABD’NİN POZİSYONU: SEYİRCİ Mİ, ORKESTRA ŞEFİ Mİ?

Washington’un açıklaması netti: “İsrail kendi başına hareket etti. Biz katılmadık ama engellemedik de.” Bu, aslında çok katmanlı bir mesaj. Zira 12 Nisan’da Başkan Donald Trump, İran’a 60 günlük bir diplomasi süresi tanımıştı. Saldırının tam 61. gün gerçekleşmesi, bu saldırının ABD’nin zımni onayıyla yapıldığını gösteriyor.

Ancak içeride iki yorum var:

• Birinci versiyon: Netanyahu kontrolden çıktı. ABD, nükleer müzakerelerin yeniden başlatılması için hazırlık yapıyordu. İsrail ise bu müzakereleri sabote etti.

• İkinci versiyon: Her şey önceden planlandı. Kamuoyunu oyalamak için karşılıklı atışmalar, bilgi sızıntıları ve hatta Netanyahu’nun oğlunun düğünü bile bir perdeleme taktiğiydi.

Her iki durumda da, sonuç aynı: Batı, İran’a yönelik çok cepheli bir savaş planını hayata geçirdi.

İRAN’IN CEVABI: ŞİMDİLİK DRONLAR, YARIN NE?

İran, saldırıya yüzlerce İHA ile yanıt verdi. Ancak bu dronların neredeyse tamamı İsrail hava savunması tarafından düşürüldü. Fakat İran’ın henüz sahaya sürmediği çok sayıda kapasitesi bulunuyor. Üstelik bu saldırılar, İran’ın müzakere masasını terk etmesine ve bölgeyi yeniden uçurumun kenarına sürüklemesine neden oldu.

ULUSLARARASI HUKUKUN YOK SAYILDIĞI BİR DÜZEN

İsrail’in bu operasyonu, Batı’nın “uluslararası hukuk” söyleminin ne kadar ikiyüzlü olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Suveren bir devlete yönelik bu tür bir saldırı, ne Güvenlik Konseyi’nde kınandı, ne de Batılı liderler tarafından sorgulandı.

Sebep açık: nükleer kapasite iddiası.

Ancak hatırlatalım: İran, yaklaşık 30 yıldır “nükleer bomba üretiyor” denilerek hedef alınıyor. Bu bombayı bugüne kadar kimse görmedi. Üstelik barışçıl nükleer enerji hakkı, her ülkenin uluslararası hukuka dayalı bir hakkıdır. Ama Washington ve Londra, bu hakkı sadece kendilerine ait sanıyor.

ÖRÜMCEK AĞINDAN ÇIKIŞ YOKSA, ŞİMDİ NE OLACAK?

İsrail’in İran’a karşı başlattığı bu savaş, sadece iki ülke arasında bir çatışma değil. Bu, küresel düzenin yeniden şekillendirildiği, ABD öncülüğünde yürütülen çok katmanlı bir stratejinin yeni perdesidir. Ukrayna’daki test, İran’da pratiğe döküldü.

Yarın, başka bir hedef olabilir.

Batı’nın barış maskesi düşmüş, geriye yalnızca yıkım ve tahakküm arzusu kalmıştır. İran ise şimdi kendini örümcek ağına sıkışmış bir halde buluyor.

Ve bu savaş, henüz yeni başlıyor.

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r