Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, konut üretiminin hızlandırılması ve erişilebilirliğin artırılması için kamu destekli arsa politikası ile konut kredilerindeki kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini söyledi.

Konut sektörünün güncel konularına yönelik değerlendirmeler yapmak ve KONUTDER’in yeni yönetim döneminin vizyonunu açıklamak için İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Yılmaz, odaklarında deprem riskinin ve buna karşı yürütülmesi gereken kentsel dönüşüm mücadelesinin yer aldığını vurguladı.

Marmara Denizi Silivri açıklarında 23 Nisan‘da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremi anımsatan Yılmaz, bu afetin ardından özellikle İstanbul’daki yapı stokunun durumunun herkeste endişeye neden olduğuna dikkati çekti.

Yılmaz, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘kentsel dönüşüm bir hayat memat meselesidir’ ifadesi ve Sayın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum’un ‘600 binin üzerinde yapı acilen dönüşmelidir’ açıklaması, bu tablonun ciddiyetini tüm yönleriyle ortaya koymaktadır” diye konuştu.

KONUTDER’in bu sürecin tam merkezinde olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Kamu politikalarına katkı vermeye, soruna dair çözümler sunmaya ve sürecin aktif paydaşı olmaya hazırız. Markalı konut sektöründe karşılaştığımız zorluklara karşı, somut ve sürdürülebilir çözümlerle ilerliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Devlet eliyle uygun arsa geliştirilmeli”

Ziya Yılmaz, bu kapsamda KONUTDER olarak öncelik verdikleri iki temel konuyu ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini paylaşmak istediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birincisi, uygun arsa geliştirilmesi. Bu önerimiz, kamu eliyle üretilecek planlı arsaların, özel sektörün hız ve kalite kabiliyetiyle buluşturulmasını içeriyor. Konuya ilişkin önce bir durum tespiti yapalım. Türkiye’de arsa maliyetleri, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında son derece yüksek bir seviyede. Örneğin, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde arsanın toplam proje bedeli içindeki payı yüzde 20‘yi bile bulmuyor. Fakat bizde özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde bu oran yüzde 40-50‘nin altına dahi inemiyor. Şunu net bir şekilde kabul edelim; bu ciddi maliyet farkı, konuta erişebilirliği doğrudan etkiliyor. İşte tam da bu noktada; konut ihtiyacının ve arz eksikliğinin fazla olduğu bölgelerde, yerine ve bölgesine göre, kamunun üreteceği arsaların toplam geliştirme maliyeti içindeki payı yüzde 10-20‘yi geçmeyecek şekilde özel sektöre vadeli olarak verilmesi önemli bir çözüm olacaktır.”

“Vatandaşımız konuta yüzde 40 daha uyguna erişebilir”

KONUTDER Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz, bu arsalar için kamunun özel şartlar getirmesi gerektiğini, 3 yıl içerisinde projeye başlanmasının koşul olarak getirilebileceğini, böylece arsa stokçuluğunun da engelleneceğini vurguladı.

Yeterlilik kriterlerini sağlayan A ve B sınıfı müteahhitlik karnesine sahip konut geliştiricileri eliyle konut ihtiyacının hızlı ve eksiksiz karşılanabileceğini dile getiren Yılmaz, “Kamunun planlı arsa üretim gücü ile özel sektörün hız ve kalite kabiliyetini bir araya getirecek bu model sayesinde vatandaşımız konuta yüzde 40 daha uyguna erişebilecektir” şeklinde konuştu.

Yılmaz, Türkiye’deki ev sahipliği oranındaki gerilemeden ve hükümetin sosyal konut üretim hamlesinden bahsederek, önerdikleri modelin hızlı, nitelikli ve toplumun gerçek ihtiyaçlarına yanıt veren konut üretimi için son derece etkili olacağını söyledi.

Uygun fiyatlı ekonomik konut üretimi için de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na taleplerini ilettiklerini dile getiren Yılmaz, burada yapılacak iyileştirmelerin ekonomik konut üretimini hızlandıracağını ve sektörün ihtiyaca cevap verebilmesinin önünü açacağını bildirdi.

“Konutta finansmana erişim kısıtlamaları kaldırılsın”

Ziya Yılmaz, ikinci temel başlıklarının ise “konutta uygun koşullarla finansmana erişim” olduğunu belirterek, şu açıklamalarda bulundu:

“Konuta erişim ancak uygun konut finansmanı ile mümkündür. Bu noktada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) kredi kısıtlamalarının önümüzdeki dönemde kaldırılacağını düşünüyoruz. Çünkü, enflasyonun daha düzenli bir patikaya girmiş olması bu beklentimizi artırıyor. Bu konuyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile de görüşüyoruz. İmkanı olup da birden fazla konut alabilecek ve bunları da kiralık konut olarak piyasaya arz edebilecek kişileri de göz ardı etmemek gerek. Bu bağlamda kiralık konut arzındaki ve fiyatlardaki dengeyi sağlamak için finansman koşullarında ikinci konutunu alacak konut yatırımcıları için BDDK kredi kısıtlamalarının kaldırılması son derece önemlidir. Bu konuyla ilgili bakanlığımızla görüşüyoruz.”

Yılmaz, bu önerilerin sadece sektöre değil, şehirlere, ekonomiye ve geleceğe katkı sunacağını kaydederek, sorunu konuşan değil çözüme ortak olan, kamu ile iş birliği yapan, vatandaşın yanında duran bir anlayışa sahip olduklarını bildirdi.

“Kısıtlamaların bu yıl içerisinde kalkacağını düşünüyoruz”

KONUTDER Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Kredi kısıtlamasının kaldırılmasına ilişkin Yılmaz, “Kredi kısıtlaması ve bu alandaki birtakım zorluklarla alakalı Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile temaslarımız sürüyor. Enflasyonun aşağı yönlü seyri bu konuda bizi pozitif anlamda umutlandırıyor. Temaslarımızı yoğunlaştıracağız. Kısıtlamanın bir an önce kaldırılmasını istiyoruz. Kısıtlamaların bu yıl içerisinde kalkacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

Yılmaz, arsa maliyetine ilişkin bir soru üzerine, Türkiye’de yüzde 40-50‘nin altına düşmeyen bu oranın gelişmiş ülkelerde yüzde 20’nin altında kaldığını belirterek, ABD Miami‘de bile arsa maliyetlerinin Türkiye’ye göre çok düşük kaldığını anlattı.

Türkiye’nin neredeyse hiçbir bölgesinde arsa maliyetlerinin yüzde 40’ın altına düşmediğini yineleyen Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Artık yüzde 40‘ların, yüzde 50‘lerin konuşulduğu bir ortam olmamalı. Bu da ancak devlet eliyle, piyasaya arsa arzıyla olur. Burada düzenlemelere ihtiyaç var. Konut üreten firmalara veya belediyelere ya da diğer ilgili kurumlara arsalar verilsin. 3 yıl içinde inşaata başlama şartı konulsun. Bölgedeki talebe göre üretime başlatılsın. Otomatikman hem bölgedeki fiyat artışları sınırlanır hem de ekonomik konut üretilir. Bu sayede fiyatlar rahatlıkla yüzde 40 aşağı çekilebilir. Bu durum otomatikman kira fiyatlarını da aşağı çeker. Ulaşılabilir konut sorununu çözer.”