39,5672
0.13%45,5153
0.3%4.281,79
0,03%9281.15
0,03%Hayati ARIGAN
Sanayicinin sağ kolu lojistik sektörünün güncel durumu ve gelecek potansiyelini Türkiye Bankalar Birliği lojistik sektörü raporunda analiz etti. Rapor, Türkiye açısından fırsatlara işaret ederken deprem gibi doğal afetlerin yarattığı risklere de dikkat çekildi.
Raporda, “Küresel ticarette giderek kendini gösteren korumacılık eğilimleri lojistik sektörünü de etkilerken, ticaret hacmini olumsuz etkileme riski bulunuyor. Jeopolitik gerilimler de taşımacılık yolları üzerinde baskı yaratıyor. Bununla birlikte ekosistem krizi ile giderek sıklığı ve şiddeti artan doğa olayları da korumacılık eğilimleri ve jeopolitik riskler gibi tedarik zincirinde kırılmalara yol açabiliyor.
Türkiye’nin yakın ve dost ülkeleri tedarikinden büyük bir pay alma ve kendisini lojistik bir merkez olarak konumlandırma potansiyeli Türkiye’nin diğer ülkelerden ayrıştırıyor” denildi. Raporda yer alan swot analizinde ise “Bölgesel ticareti ve ilişkileri güçlendirebilecek Kalkınma Yolu ve Zengezur Yolu gibi projeler Türkiye’nin lojistik sektörü adına da bir fırsat niteliğinde” ifadeleri dikkat çekti.
TBB, lojistik sektörünü kapsamlı olarak ele alan ‘Rekabet Gücünün Bir Öğesi Olarak Lojistik Sektörü’ raporunu yayımladı. TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, sektörün toplam kredi hacminden ortalama yüzde 7 pay aldığını, takipteki kredi oranının yüzde 1’in altında olduğunu vurguladı. Çakar, sektörün GSYH’ye katkısının yüzde 10’a yakın olduğunu ve yaklaşık 1,7 milyon istihdam sağladığını ifade etti. Raporda lojistik sektörünü etkileyen başta petrol fiyatları olmak üzere taşımacılık maliyetlerindeki gelişmelere de yer verilirken Panama kanalında yaşanan gerilimin etkileri de analiz edildi.
Türkiye’nin coğrafi konumu lojistik sektöründeki güçlü yönlerinden biri olarak öne çıkarken, ülkede aynı anda dört taşımacılık moduna da kolay erişim sağlanabiliyor.
Geniş kara yolu ağı ile liman ve havaalanı sayılarının fazla olması ülkedeki lojistik ağını geliştirirken, lojistik firmalarının tecrübesi de bu yaygın ağdan faydalanılmasına destek oluyor. Türkiye’nin potansiyel büyümesindeki gerilemenin lojistik sektörünü zayıflatma ihtimali bulunuyor. Bununla birlikte Türkiye’de farklı ulaşım modları arası entegrasyonun da sınırlı olduğu ve bu modlara erişimde bölgesel eşitsizlikler bulunduğu görülüyor.
Diğer ulaşım modlarına kıyasla demir yolu ağının daha eski olduğu ve demir yolu yoğunluğunun Avrupa ortalamasının altında olması ve buradaki yatırım ihtiyacı dikkat çekiyor. Kara yolu taşımacılığındaki şoför eksikliği de kara yolu taşımacılığı üzerinde baskı yaratıyor. Ayrıca Türkiye’nin sismik aktif Anadolu Plakası üzerinde yer alması ülkenin lojistik altyapısının deprem riski ile karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.
Türkiye lojistik sektöründe başlıca fırsatlar ise ülkenin yakın ve dost ülkelerin tedarikinden daha büyük bir pay alma ve kendini bir lojistik merkezi olarak konumlandırma potansiyeli. Türkiye’nin AB’nin tedarikinden aldığı payı artırması ve çeşitli projeler ile konumunu fırsata çevirme potansiyeli anlamlı bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor.
Bölgesel ticareti ve ilişkileri güçlendirebilecek Kalkınma Yolu ve Zengezur Yolu gibi projeler Türkiye’nin lojistik sektörü adına da bir fırsat niteliğinde. Ayrıca yeşil ve teknolojik dönüşüm kapsamında yapılabilecek yatırımlar da düşük karbonlu taşımacılığa katkı sağlayarak Türkiye’nin lojistik sektörü için bir fırsat sunuyor. Bununla birlikte Türkiye’de e-ticaretin giderek yaygınlaşması lojistik sektörünün de güçlenmesini sağlıyor. Sektörün karşısındaki tehditlerin başında korumacılık eğilimleri ve jeopolitik riskler geliyor.
Küresel ticarette giderek kendini gösteren korumacılık eğilimleri lojistik sektörünü de etkilerken, ticaret hacmini olumsuz etkileme riski bulunuyor. Jeopolitik gerilimler de taşımacılık yolları üzerinde baskı yaratıyor Bununla birlikte ekosistem krizi ile giderek sıklığı ve şiddeti artan doğa olayları da korumacılık eğilimleri ve jeopolitik riskler gibi tedarik zincirinde kırılmalara yol açabiliyor.
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’na göre Avrupa’da demir yolu yoğunluğunda başı İsviçre, Çekya ve Belçika çekiyor. Türkiye’de ise bu gösterge 13,7 olarak ölçülüyor ve 50,3 olan Avrupa ortalamasının hatırı sayılır bir miktar altında yer alıyor. 2021-2023 döneminde küresel demiryolu arzının yıllık ortalama yüzde 2,7’lik bir büyüme kaydetmiş olduğu görülüyor. Bu büyüme ile birlikte 2019-2021 döneminde 176,5 milyar euro olan pazar büyüklüğü 2021-2023 döneminde 201,8 milyar euro seviyesine ulaşmış durumda. 2029’a kadar ise yıllık ortalama yüzde 3 büyüme ile sektörün 240,8 milyar euro büyüklüğe ulaşması bekleniyor.
Gemi tiplerinin sayıları incelendiğinde ise son 13 yılda, yüzde 2,1’lik yıllık bileşik büyüme oranı ile gemi sayısı arttı. 2011’de dünyada toplam 83 bin 283 gemi deniz yolu taşımacılığında görev alırken, bu rakam 2024’te 108 bin 787’ye ulaştı. 2013’te 10,2 milyar ton olan deniz yolu ticareti hacmi 2023’e kadar yüzde 1,9’luk yıllık bileşik büyüme oranı ile genişledi ve 2023’te yaklaşık 12,3 milyar tona ulaştı. 2025 yılında 12,9 milyar tona ulaşması bekleniyor. 2013-2023 yılları arasında deniz yolu ticaret hacminin küresel ticaretteki payının yüzde 85,6’lık bir ortalamaya sahip. 2024 ve 2025 yıllarında bu pay sırasıyla yüzde 85,3 ve yüzde 84,3’e gerileyeceği tahmin ediliyor.
Orta-uzun vadede ise düşük emisyonlu kara yolu yük taşımacılığının öneminin artması ve sürdürülebilir sürüş çözümlerinin ön plana çıkması bekleniyor. Kara yolu ulaştırma altyapısı yatırım ve bakım harcamalarının 1995-2022 arasında yıllık ortalama yüzde 7’lik artış ile 2022 yılında 900 milyar euroya yaklaştı. Yapılan altyapı ve yatırım harcamalarının büyük çoğunluğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) dışı bölgelerden. 2022 yılında OECD dışı ülkelerde yaklaşık 705 milyar euro harcama yapıldı. Bu harcamanın yüzde 78,5’ini Çin’in yaptı. OECD ülkelerinde ise yapılan 186 milyar euroluk harcamada ABD’nin yüzde 60’lık payı öne çıkıyor.
Küresel hava yolu taşımacılığındaki toplam yük tonunun 2023 yılında 2022 yılına göre yüzde 1,9’luk artış ile 57,6 milyon tona ulaştığı görülüyor. Hava yolu yük taşımacılığında 2005-2023 arasında yıllık birleşik büyüme oranı (YBBO) yüzde 2,6 seviyesinde seyrediyor. Pandemi koşullarının sonucunda 2020 yılında hava yolu ile taşınan yük yüzde 15,8 azalarak 49,5 milyon tona geriledikten sonra 2021 yılında yüzde 15,2’lik artış ile 57 milyon tona çıkıyor. Ancak 2022 yılında küresel enflasyon, ticaretteki yavaşlama, Rusya-Ukrayna Savaşı ve enerji fiyatlarının yükselmesinin etkisiyle taşınan yük miktarı sınırlı da olsa gerileme kaydediyor.
GENEL
2 gün önceGENEL
19 gün önceGÜNDEM
19 Haziran 2025SPOR
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025