Yorgancılar “Zey­tin; kadim kültürün, sofraların ve yarattığı yüksek katma değeri ile ihracatın yıldızıdır. Madenler, günümüzün stratejik üretim sa­halarıdır. Her ikisinin de ekono­miye maksimum şekilde kazan­dırılması, bölgemizin, ülkemizin halkımızın yararınadır. Ne sade­ce salt zeytini savunmak, ne de sadece madeni savunmak doğru değildir. Konuya bütüncül bak­mamız gerekiyor. İçinde doğa da var, insan da var, üretim de var, firma da var. O nedenle, ortak ze­minde buluşmak zorundayız. Yer altının zenginliğinin, yer üstü­nün bereketiyle dengelenmesi hepimizin sorumluluğundadır” dedi. İki sektörü karşı karşıya getiren bu teklifin yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Yorgancılar, “Örneğin zeytinlik alan diye görünen ancak, sadece 3-5 ağaçla verimsiz bırakılan bir alanın farklı yollarla ekonomiye kazandırılması mümkün ise bu yapılabilir. Benzer şekilde, hatalı mevzuatlarla tarımsal üretim ciddi oranda zarar görecekse bu da düzeltilebilir, düzeltilmelidir de. Yine başka bir örnek vermek gerekirse kanun teklifinin, ‘Taşı­ma mümkün değilse, ağaçlar ke­silecek’ yorumlarına sebebiyet vermeyecek şekilde düzeltilmesi gibi muallak konular mutlaka ye­niden değerlendirilmelidir. ‘Ka­mu yararı’ ve ‘istisna uygulama­ları’ çok daha net tanımlanmalı­dır. Bu kanun teklifi, yeniden ele alınmaya, istişareye ihtiyaç du­yuyor. Toplumda, zeytin mi ma­den mi? gibi bir ayrışmaya sebe­biyet verilmesini doğru bulmu­yorum” diye konuştu.