Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper KALAYCI
Türkiye rüzgar enerjisi sektörü 2024 yılını, 12 bin 864 MW kurulu güçle kapattı. Söz konusu rakam bu yılın ilk yarısı itibarıyla 13 bin 400 MW mertebesine erişti. Sektör geçen yıl sadece 1058 MW kurulu güç artışı sağlamıştı. Farklı bir ifadeyle sektörün potansiyelinin oldukça altında kalan güç artışından söz ediyoruz.
Öte yandan, 2025 yılının Ocak ayında alınmaya başlanan bin 200 MW büyüklüğündeki Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) başvuruları ile 2025 yılına iyimser bir başlangıç yapan sektör, her yıl en az 2 bin MW YEKA yarışması yapılarak, sonucunun açıklanmasını ve projelerin sahaya inmesini bekliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan YEKA yarışması ile sektöre en az 1.2 milyar dolar tutarında yatırım yapılacağını öngörüyoruz.
Ancak, geride kalan 2.5 yılda, YEKA yarışması yapılmaması sonucunda rüzgar enerjisi sektörü kan kaybına uğradı. Yapılan son ihale ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından gayet başarılı bir şekilde yönetildi, ihalenin şeffaf ve planlandığı gibi gerçekleşmesi bizleri ayrıca motive etti. Bu gösterilen başarının devamının gelmesi ise sektör açısından güven duygusunun pekişmesini sağlayacak.
Öte yandan, rüzgar enerjisinin de içinde bulunduğu yenilenebilir enerji sektörü, ana ve yan sanayide faaliyet gösteren yüzlerce firmasıyla kayda değer bir ekonominin doğmasını sağlıyor. YEKA yarışmaları kazanan yatırımcılarla birlikte devasa bir değer zincirini ifade ediyor aslında. Bu değer zincirinin millilik şartıyla beslenmesi ise oldukça yerinde bir karar. Yani sektöre; yerlilik oranı yüksek türbin kullanma zorunluluğu getirilmesi Türkiye’nin rüzgâr enerjisi sanayiine nitelikli bir katkı sağlayacak. Çünkü rekabet gücü yüksek, teknolojiye dayalı bir endüstriyel üretim hedefliyorsak millileşme hamleleriyle sanayicileri desteklemeliyiz.
Yazımın başında da vurguladığım gibi sektörde faaliyet gösteren tüm firmalar, her yıl en az 2 bin MW ölçeğinde YEKA yapılmasına yönelik beklenti içinde. Önerimiz, önümüzdeki 4 yıllık YEKA takviminin belli olması ve bakanlığımız tarafından yerli ve yabancı yatırımcılara ilan edilmesi yönünde. Tarihleri bugünden netleştirirsek, yatırımcıların önlerini görmeleri ve planlama yapmaları mümkün olacak. Bir rüzgâr türbini yaklaşık 8 bin parça ve komponentten oluşuyor. Ülkemiz 2.5 sene gibi çok uzun bir süre YEKA yarışması yapmadı ve sektör adeta bekleme durumuna geçti.
Yeniden YEKA projelerinin başlamasını şöyle özetlemek gerekiyor; sektör adeta silkelenip, harekete geçti. Açıkçası bir heyecan dalgası sektörün tüm paydaşlarını sarmış durumda. Eğer bu projelerin devamlılığı sağlanırsa rüzgâr enerjisi sektöründeki üreticiler, gelecek planlaması ve yeni yatırımlar için önlerini daha iyi görmüş olacak. Yabancı yatırımcının da bu aksiyonu olumlu değerlendireceğini ve yeni yatırımlar için iştahlı olacağını düşünüyoruz.
Son olarak Türkiye’nin 2035 yılı için revize edilen ve 120 bin MW’a çıkarılan rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu güç hedefine, doğru planlama ile ulaşacağını düşünüyorum. Türkiye’nin rüzgâr enerjisinde potansiyelinin yüksek olduğu bir gerçek. Her yıl 2 bin 500 ila 3 bin MW rüzgâr enerjisinin rahatlıkla devreye alınabileceği bir görünüm söz konusu. Böylesi bir hamle ile iç pazarın daha cazip hale geleceği unutulmamalı.
Tüm bunların yanı sıra karasal rüzgâr santralleri dışında; Türkiye’nin 2035 yılında, 5 bin MW büyüklüğünde deniz üstü rüzgâr enerjisi hedefi var. Bu alanda da ihale süreçlerinin en kısa zamanda başlaması gerekiyor ki arzu edilen hedeflere sektörümüz ulaşabilsin.
İzmir’de rüzgâr sanayiinde faaliyet gösteren firmalar, Türkiye’deki rüzgâr endüstrisi cirosunun yüzde 85’ini meydana getiriyor. Demek ki İzmir, deniz üstü RES’lerin (DRES) üretiminde etkin olabilir.
Çandarlı Limanı ve geri besleme sahasının DRES’lerin üretimine odaklanan bir yapı ile kurgulanması, Türkiye’nin bu alanda dünyanın en önemli üretim ve ihracat merkezi olmasını sağlar. Sektör olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bu vizyonuna inanıyor ve sonuna kadar destekliyoruz. Bu yatırımların istihdam boyutunda da ülkemize büyük değer sağlayacağını her fırsatta vurguluyoruz. Pek çok sektöre sipariş veren büyük bir mekanizmaya sahip DRES’ler, karasal RES’lere göre on kat fazla istihdam sağlayabiliyor.
Bununla beraber Türkiye’nin tersane sektöründe dünyanın en ileri ülkeleri arasında yer alması, DRES’lerin tüm ekipman üretimleri ve montajında, ithalata bağımlılığını azaltıcı etkenler arasında yer alıyor. Bu avantaj, DRES yapılacak tüm tesislerin mühendislik hesaplarının, tasarımlarının, Ar-Ge’lerinin ve inşaatlarının tamamıyla Türk şirketlerinin imkânları ile yerli olarak yapılmasını mümkün hâle getiriyor.
GENEL
10 gün önceGENEL
26 gün önceGÜNDEM
27 Haziran 2025SPOR
27 Haziran 2025GÜNDEM
27 Haziran 2025GÜNDEM
27 Haziran 2025GÜNDEM
27 Haziran 2025