Aydil DURGUN
Kalyon Kültür yeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Geçen hafta açılan “Gündelik Mucizeler” sergisi tarihi 19’uncu yüzyılın ikinci yarısına kadar uzanan Taş Konak’ın etkileyici atmosferinde izleyiciyle buluşuyor. Bu mucizeler olağanüstü şeyler değil; zaten orada olanı, hayatın akışında gözden kaçanı fark etmeye çağırıyor. Sergi açılışında konuşan Kalyon Vakfı Başkanı Reyhan Kalyoncu’nun “Ne yazık ki bazı coğrafyalarda gündelik olanın bile mucizeye dönüştüğü bir dönemden geçiyoruz. Sanatın evrensel diliyle, her türlü zulme ve baskıya karşı insan onurunu savunmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum” sözleri serginin temasıyla dünyanın bugün içinde bulunduğu politik iklimin paralelliğini anımsatıyor.
Sergide sanatçılar Ayla Turan, Ebru Kocaer, Ecem Dilan Köse, Erhan Lanpir, Gülveli Kaya, Muhammet Bakır, Mr. Hure, Saghar Daeiri, Seydi Murat Koç ve Zeynep Abacı’nın toplam 29 işi yer alıyor.
17 Ekim’e kadar sürecek sergiyi küratörü ve Kalyon Kültür Sanat Yönetmeni Aslı Bora’dan dinledik.
Serginin çıkış noktası ne oldu?
“Gündelik Mucizeler” hayatın sürekliliği içinde gözden kaçan ama varoluşsal olarak etkileyici olan mikro anlara odaklanma fikriyle ortaya çıktı. Bu yaklaşımda, Henri Lefebvre’in gündelik yaşamın eleştirel analiziyle, Maurice Blanchot’nun “sıradan olanın sonsuzluğu” fikrinin birlikteliğini görebilirsiniz. Serginin kavramsal çıkış noktası, gündeliğin içinde barınan potansiyel bir olağanüstülüğü aramak değil, zaten orada olanı fark etmeye dair bir hassasiyet geliştirmek olarak tanımlanabilir. Buradaki “mucize”, metafizik ya da mistik bir olay olarak değil, tam tersine, fark edilmediği sürece kaybolacak olan gizil bir mevcudiyet olarak inceleniyor. Bu bağlamda, “Gündelik Mucizeler”, izleyiciyi estetize edilmiş bir gösteri karşısında değil, dünyayı yeniden duyumsamaya davet ediyor. Çünkü gerçek dönüşüm, yüksek sesle değil, neredeyse duyulmayacak kadar sessiz anların içinde gerçekleşir.
Seçkiye dahil olacak sanatçılara nasıl karar verdiniz?
“Gündelik Mucizeler”de yer alan sanatçılar, zamanın içindeki küçük kırılmaların farkında olan ve sıradanın sesine kulak veren bir duyarlılık etrafında bir araya geldiler. Her biri, kendi üretim diliyle bu düşünsel zemine temas ediyor, mekanın belleğiyle, diğer işlerle ve izleyiciyle açık uçlu bir diyalog kuruyor. Bu birliktelik ortak bir temsili değil, birlikte oluş haline ilişkin bir tavır meydana getiriyor. Her isim kendi söylem alanını bir diğerine dokunmadan hazırlıyor.
Sergiyi ziyaret edecekleri neler bekliyor?
“Gündelik Mucizeler” izleyicisini görkemli bir anlatıdan çok bir farkındalık alanına davet ediyor. Burada bekleneni değil, gözden kaçanı fark etmenin şaşkınlığını yaşayabilirler. Ziyaretçilerimiz, dramatik sahnelerle karşılaşmaktan çok, zamanın içindeki küçük titreşimleri hissedecekleri bir alanı keşfedecekler. Taş Konak’ın tarihsel serüveniyle bütünleşen işler, mekanı sadece bir sergi alanı değil, bir düşünce zemini haline getiriyor.
Sergideki eserler gündelik hayatta bakıp göremediğimiz neleri görmemizi sağlayacak?
Sergimizdeki işler, bugün içinde yaşadığımız dünyada sıklıkla gözümüzün önünde olan ancak çoğu zaman ilgilenmediğimiz küçük anlara odaklanıyor. Sanatçılar, hızla akan yaşamın içinde gözden kaçan küçük anlara, sessiz karşılaşmalara, biçimlerin ya da renklerin geri çekilişine bakmamız için yeni bir zemin sunuyor. Bu işler bekleyişin dinginliğini, bir nesnenin gölgede kalma halini, doğadaki sıradan bir devinimin içsel gücünü ya da insan bedenindeki kırılgan bir jesti görünür kılıyor. İzleyiciye, sadece bakmakla yetinmeyip görmenin ne anlama geldiğini yeniden hatırlatıyorlar. Daha somut bir örnek vermek gerekirse sokaklarda önünden öylece gittiğimiz duvar yazılarına “Gündelik Mucizeler”de yakından bakıyorsunuz. Ona bir zaman ayırıyorsunuz. Görsel bir gürültüyle çevrili olduğumuz bugünün dünyasında, bu eserler bir tür sessizlik sunuyor; içinde odaklanabileceğimiz, dikkatle yaklaşabileceğimiz, zamanın yavaşladığı alanlar… Böylece izleyici, belki her gün geçtiği bir sokağın taşına, bir yüz ifadesine ya da bir bulutun biçimine yeni bir gözle bakma imkânı bulabilir.
Taş Konak 19. yüzyılın ikinci yarısında Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırılmış, tarihi bir yapı. Dönem üslubunu tümüyle yansıtan Taş Konak oldukça etkileyici bir geçmişe sahip. Paşalara, şairlere, muharrirlere, müzisyenlere ev sahipliği yapmış. Türk kültür tarihi açısından oldukça değerli bir yapı. Taş Konak, 2020’den bu yana Kalyon Vakfı’nın girişimiyle Kalyon Kültür olarak kamu yararına çalışan bir sanat alanı. Kalyoncu ailesi ve Kalyon Vakfı Başkanı Reyhan Kalyoncu’nun çabasıyla Taş Konak yeniden geçmişte olduğu gibi İstanbul kültür sanat hayatının bir parçası. Tüm etkinliklerimizin ücretsiz olduğunu da belirtmek isterim. “Gündelik Mucizeler”le mimari ifade biçimi çok etkileyici olan Taş Konak’ın entelektüel hafızasına 10 değerli sanatçıyla yeni bir sayfa eklemiş olduk. Konağın çarpıcı dokusuyla sergilenen işler bir yarış değil bir oluş halinde. Ziyaretçilerimiz Taş Konak’ın zarafetiyle, 10 değerli sanatçının farklı bakış açısını deneyimleme fırsatı bulacaklar.
İstanbul’da yaz denince akla açık hava konserleri geliyor. Yedi tepeli şehre bu hafta damgasını vuracak yerli ve yabancı sanatçılardan öne çıkan bazılarının konserleri şu şekilde:
● Norveçli şarkıcı ve söz yazarı Aurora Küçükçiftlik’te
Alternatif pop ve elektronik müziğin en etkileyici seslerinden biri olan Norveçli şarkıcı, söz yazarı ve dansçı Aurora, 12 Temmuz 2025’te Küçükçiftlik Park’ta müzikseverlerle buluşuyor. Epifoni organizasyonuyla ve +1’in katkılarıyla düzenlenecek olan bu özel konser, sanatçının 6 yıl aradan sonra vereceği ilk İstanbul konseri olacak.
Aurora’nın kariyeri, 2015 yılında yayımladığı “Runaway” ile büyük bir çıkış yakaladı. Billie Eilish gibi sanatçılar tarafından ilham kaynağı olarak gösterilen bu şarkı, yıllar sonra TikTok’ta viral hale gelerek yeniden gündeme geldi.
Aurora’nın sesi ve sahne performansı, Björk, Florence Welch ve Kate Bush gibi sanatçılarla kıyaslanıyor.
Bilet Fiyatları: 1900 ile 6000 TL arasında değişiyor.
● Modern disko ruhunu yaşatan grup: Parcels
Modern disko ruhunu çağdaş bir estetikle buluşturan Parcels, 13 Temmuz 2025’te KüçükÇiftlik Park’ta seyirciyle buluşuyor. Avustralya çıkışlı, Berlin merkezli ve Daft Punk işbirliğiyle adını geniş kitlelere duyuran Parcels, indie pop, funk ve elektronik müziğin kusursuz sentezine tanıklık etmek isteyenler için kaçırılmayacak bir deneyim sunacak. Grup, konserde, bu sonbaharda yayınlanması planlanan yeni albümlerinden “Safeandsound” isimli yeni şarkıyı da seslendirecek.
Los Angeles’taki Hollywood Bowl ve New York Central Park’taki SummerStage de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında kapalı gişe çalan grup, İstanbul dışında bu yıl ayrıca Glastonbury Festival ve Londra Wembley Arena gibi önemli festival ve sahnelerde de dinleyiciyle buluşacak.
Bilet Fiyatları: 1900 TL ile 3500 TL arasında değişiyor.
● ENKA’da Alternatif rock geceleri
Yaz akşamlarının vazgeçilmez sanat duraklarından ENKA Açıkhava Tiyatrosu bu hafta, 07 Temmuz’da Adamlar, 11 Temmuz’da ise Pinhâni konserlerine ev sahipliği yapacak.
Sahne performansları ve derinlikli şarkı sözleriyle büyük beğeni toplayan Adamlar, vokal ve elektrik gitarda Tolga Akdoğan, bas gitarda Berat İşçioğlu, elektrik gitarda Gürkan Öğütcü ve davulda Berkan Tilavel’den oluşuyor.
11 Temmuz akşamı ise Türkiye’nin sevilen alternatif rock gruplarından Pinhâni, kendilerine özgü tarzları ve duygusal şarkılarıyla hayranlarının kalplerini ısıtacak. Vokal ve gitarda Sinan Kaynakçı, gitarda Akın Eldes, bas gitarda Selim Aydın ve davulda Hami Ünlü’den oluşan grup, sevilen parçalarından özel bir seçki seslendirecek.
Bilet Fiyatları: 330 TL ile 770 TL arasında değişiyor
GENEL
17 gün önceGENEL
04 Temmuz 2025GÜNDEM
04 Temmuz 2025SPOR
04 Temmuz 2025GÜNDEM
04 Temmuz 2025GÜNDEM
04 Temmuz 2025GÜNDEM
04 Temmuz 2025