CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına, Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde girdikleri mağarada metan gazından zehirlenerek şehit olan askerlere değinerek başlayan Özel, konuya ilişkin araştırma önergesi vereceklerini bildirdi.
Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Şehit düşen Piyade Üsteğmenimiz Nuri Melih Bozkurt’un naaşını aramaya gitmişlerdi. Bir mağaraya giren askerlerimiz orada metan gazına maruz kaldılar ve 12 Mehmetçiğimizi kaybettik, şehit oldular. Kendilerine Allah’tan rahmet, milletimize ve ailelerine başsağlığı diliyorum. 12 evladımızın böyle bir olayda şehit olması milletimizin hem yüreğini yaktı ama bir yandan da çok üzdü, çok rahatsız etti.
Çok sayıda soru var. Bir ihmal, bir hatalar zinciri olduğu değerlendiriliyor. Şüphesiz alınması gereken dersler var ama bu derslerin çoktan alınmış olması gerekiyordu.
Cevaplanması gereken sorular var ama bu cevapların çoktan bulunmuş olması gerekiyordu. Biz şehitlerimizin şu anda birçok şehrimizde, İstanbul’da cenazeler var. Arkadaşlarımız, il başkanlarımız partimizi bu törenlerde temsil ediyorlar.
Defin işlemleri tamamlandıktan sonra konuyu meclis gündemine getireceğiz. Her ne kadar Milli Savunma Bakanlığı bir tahkikat açıldığını söylese de konunun uzmanları bu meselenin meclis eliyle araştırılmaya değer olduğunu, bunun ancak meclisin kararlılıkla üzerine giderse cevap aranması gereken soruların ortaya açıkça yanıtlanabileceğini ifade ediyorlar.
Yeterli bir keşfin yapılmadığından, evlatlarımıza gaz maskesinin ve oksijen tüplerinin sağlanıp sağlanmadığından, mağaraya önce bir robotun ya da insansız aracın girmesi gerektiğinden, bu araçların Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinde son teknolojiye dayalı insansız araçlar olduğundan ve bu mağarada patlatma yapılıp yapılmadığının yapıldıysa içerideki gazı bu patlamanın tutuşturacağının öngörülmüş olması gerektiğinden ve askerlerin yanındaki varsa sağlık profesyonelleri onların kaç kişi olduğu hangi eğitimde oldukları yanlarındaki ilk yardım malzemelerinin hangi kapsamda olduğunun enine boyuna araştırması gerektiğinden bahsediyorlar.
Biz araştırma önergemizi vereceğiz. Bütün partilerden de bu konuda bir destek bekliyoruz. Çünkü sonuçta hepimiz vatani görev için gittik, görevlerimizi yaptık.
Türk milleti bu konudan kaçmaz ama böylesine 3 yıl önceki bir şehidimizin cenazesini alırken bu kadar basit tedbirler, araç gereç kullanılmadan ortaya çıkan bu kayıplarda gerçekten yüreğimizi yaktı. Bu konunun üzerine gitmek, bu konunun araştırılmasını ve bir daha tekrar etmemesi için gerekli tedbirlerin alınmasını, sorumluların cezalandırılmasını istemek milletimizin ana muhalefet partisi olarak bizden beklentisidir, talebidir.
Ayrıca şehidimiz sözleşmeli Er Özkan Özkanlı’nın bazı mesajlaşma görüntüleri kamuoyuna yansıdı. Kıt kanaat geçindiği maaşıyla memleketi Aksaray’da bazı öğrencilere burs vermek için ısrar ettiği anlaşılıyor.
Parti Meclisi üyemiz ve il başkanımız kanalıyla hem bursa aracılık eden kuruma ulaştık hem de öğrendik ki kendisi annesiz babasız, bursla büyümüş birisi ve mesleğini edip sözleşmeli er olup eline ilk geçen maaşla kendisine burs veren kurumu arıyor. Suriye’de anasız babasız kalmış kendisi gibi yetim büyümek zorunda kalmış Suriyeli savaşta bir evlada burs vermek istediğini ifade ediyor. Biz bilgilere ulaştık. Cumhuriyet Halk Partisi grubu olarak şehidimizin burs vermekte olduğu evladımızın bursu kesilmeyecek o bursu biz üstleniyoruz.
Diğer yandan diğer yandan bugün Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin bir kısmı Kartalkaya davasını izliyor. Dün ben de oradaydım ve öğleye kadarki ilk kısmını takip ettim. Kartalkaya davası bizim bu kürsülerde en yakından fikrimizi takip ettiğimiz, meseleyi takip ettiğimiz bir dava. Hepiniz hatırlayacaksınız. Grup toplantımızı İstanbul’da yapacakken sabah o feci haberle uyandı Türkiye.
Gelen haberler 60’ın üzerinde can kaybı olduğunu sonradan 78’e çıkacaktı söylüyordu. Sabah 09.00’da 60’ın üzerinde can kaybı olduğunu ana muhalefet lideri biliyor. Muhalefet partilerinin liderleri biliyor. Orada bulunan herkes biliyor. Ama Türkiye can kaybını öğlen 11.00’e kadar 4 sonra 6 ta ki AK Parti Ankara İl Kongresi yapılsın. Recep Tayyip Erdoğan partisine başka partiden katılan birisine rozet taksın ta ki orada o tören bütün şaşasıyla yapılsın ondan sonra rakam 63, 65 derken 78’i buldu. 36’sı çocuk ve bebek 78 canımızı kaybetmiştik.
İlk gün oraya gittim. İçişleri Bakanı 10 gün içinde tüm sorumlular tüm sorumluluklar en şeffaf şekilde ortaya çıkacak dedi. Bu konuda bilgi vereceğiz dedi. İçişleri Bakanlığı’nın bu konusundaki kapasitesinden dem vurdu.
Sonra bir daha bu konuda kendisinden bir şey duyan olmadı. Savcılık bir bilirkişi heyeti görevlendirdi. Heyete 3 gün süre verdiler. 7 kişilik heyet. Heyet 3 gün gece gündüz çalıştı. Bu kürsüden görevlendirme yazılarını gösterdim.
Heyetin işe başlarkenki fotoğrafını, yangın sırasında, yangın sonrasında otelde yapmış olduğu çalışmalarda çektikleri, çektirdikleri fotoğrafları ve 3 günün sonunda yazdıkları bilirkişi raporu. 3 gün süre verdiler.
3 gün sonunda 17.00’de gittiler vermeye. Ankara’dan bakanlıktan telefon telefonu alandan telefon şu rapora bir bakalım.
Raporda bilirkişi heyeti Bolu İl Özel İdaresi Kültür ve Turizm Bakanlığını ve otel yönetimini sorumlu görüyor. Diyorlar ki bu rapor olmaz. Niye? Buradan Kültür Bakanlığı’nı çıkarın. Kültür Bakanlığı olmasın. Buraya onun yerine Bolu Belediyesi’ni ekleyin. Heyet diyor ki, belediye sınırlarında değil bambaşka bir yerde buraya biz Bolu Belediyesi’ni ekleyemeyiz. Hele hele Kültür Bakanlığı denetlemeye tek yetkili kurum. Kapıdaki tabelası duruyor. 1 ay önce gelmiş denetlemiş. Hatta yangınla ilgili de birçok soruya denetleme kağıdında cevap vermiş yetkilileri. Onlar sorumlu.
Bu heyeti o zaman siz görevden el çekin diyorlar. 7’sinin de istifa dilekçelerini buradan okudum. 3. gün akşam görevi yapmış bitirmişler, gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum. Sağlık sorunlarım yüzünden istifa ediyorum. Sonra o raporu biz kamuoyu ile paylaştık. Dediler ki rapor korsandır. Evet bir korsanlık faaliyeti oldu.
Korsanlık faaliyeti yetkisiz olan birinin meşru olan bir malı gayrimeşru yollarla elde etmesidir. Bir korsanlık faaliyeti varsa 3 gün gece gündüz görevlendirme kağıdı elimizde olan ve kendilerinin vicdanı çarpıtmaya, olmadık bir şeye imza atmamaya yönelik olan bilir kişilerin yazdığı rapor meşrudur. Ona korsan diyen Adalet Bakanlığı ve AK Parti’nin yaptığı iş adalete korsanlık faaliyetidir. Adaleti çalmışlardır.
İlgili bakanlar Çalışma Bakanı ve Turizm Bakanı, personellerinin yargılanmasına izin verecek imzayı atmadılar. Turizm Bakanı biliyor ki bu iş çorap söküğü gibi gelecek. 36 bebek ve çocuk kömür parçaları halinde ailelerine teslim edilmişken, birinci elden sorumlu kendisi ve bakanlığıyken, kendisi 50 metrelik yatıyla adaları geze geze gitti, sefa sürüyor tatil yapıyor.
Bu ülkeyi bu hale getirene o Turizm Bakanı’nı oraya atayana istifa etmediği halde orada tutana o Turizm Bakanı’na hala çanak tutanlara yazıklar olsun. Allahlarından bulsunlar.
Milletimize o Turizm Bakanı’nı atayan, o Turizm Bakanı’nı azletmeyen, bu pişkinliğe karşı halen daha sessiz kalan sonra da işine geldi mi sorumlusu benim ben diyene söylüyorum. Sorumlusu sensin Erdoğan. Sensin, sensin, sensin.
Bugün Çorlu tren kazasının 7. yıl dönümü. Biraz önce Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Hanım’ı Mısra Öz’ü anladım aradım. Davanın sembol ismidir bütün aileleri bir araya getiren.
Zaten ailelerle toplanmak üzere yoldaymış. Kendisiyle konuştum. Partimizin bir kez daha dayanışma duygularını ilettim ve kendisine bir diyeceğiniz var mı diye söyledim. Söylediği şu. Süreçte gösterilen dayanışmaya, gösterilen ilgiye elbette müteşekkirler ama diyor ki esas sorumlular yargılanmadı. Hatta içeride attığı bir imza yüzünden bir başka sebepten işlediği suçun sorumluluğunun çok üstünde ceza alanlar var ama esas sorumlular yani aynı Turizm Bakanı’nın yaptığı gibi Ulaştırma Bakanlığı izin vermedi diye yargılanmayanlar var.
Evladımın ve evlatlarımızın, ailelerimizin katilleri Ulaştırma Bakanı’nın, AK Parti’nin sorgulatmadığı adalete teslim etmedikleridir. Onlar yargılanana kadar gözümüze uyku girmeyecektir diyor. Karşımızda yoksulu görmeyen garibanı sevmeyen zenginler için çalışan ve zengin seven bir iktidar var.
Şimdi o zenginlerden bir tanesi parasına para katmak için daha 2,5 milyar daha kazanmak için ona önden söz verilmiş.
Sonra Meclis’e gelmiş, geri gitmiş. Çevreciler direnmiş, geri gitmiş zeytin yasası var. Büyük bir mücadele verdi grubumuz. Tabii yasanın pek çok mahsurlu yönü var. Hepsini ifade etmeye, Anayasa Mahkemesi denetimine sokmaya eğer kanunlaşırsa hazırlıklarımızı yapıyoruz.
Zenginlerin kesecekleri zeytinleri koordinatlarla belirlediler ve yasayı bu hafta yine ertelendi ama Meclis kapatmadan bu yasayı çıkarıp gitmek istiyorlar. Sonra da yolunu bulmuşlar diyor ki ‘CHP bu yasaya karşıysa Anayasa Mahkemesi’ne gitsin.’ Gideceğiz elbet ne olacak biliyor musunuz? Biz Anayasa Mahkemesi’nde beklerken koordinatları belirtilen yerdeki binlerce on binlerce zeytin ağacı kesilecek.
Orada maden araması başlayacak. Anayasa Mahkemesi 9 ay sonra bunu anayasaya aykırı bulacak. Hükümete de 9 ayda süre verecek bunu düzeltmesi için ama iş işten geçmiş olacak.
Bu mücadeleyi önümüzdeki haftaya ertelenen bu zeytin yasasına hep birlikte direnmek üzere hem Muğla’dan Ege’den tüm Türkiye’den geçtiğimiz haftalarda gelen herkesi yine meclise bekliyoruz. Tarihin önünde tarihi sorumluluğumuzu doğaya, çevreye karşı zeytin gibi bir ağaca karşı Ege’nin en önemli bitkisine bütün kutsal kitaplarda yer alan zeytine sahip çıkmak için bu büyük mücadeleyi Meclis kapanmadan gerekirse meclisi kapatmamak bahasına vermek için herkesi mücadeleye çağırıyoruz.
Zengini seviyorlar dedim. İşçiyi, emekliyi malum sevmiyorlar. Emekli maaşına 2400 lira zam yaptılar. En düşük emekli maaşı 16.881lira yani bundan sonra yıl sonuna kadar emekliler 16.000 lira alarak geçinmeye çalışacaklar.
Verilen zam günlük 80 lira. Cumhuriyeti Tarihi boyunca hatta bu topraklarda Osmanlı yüzyıllardır maaş ödüyor. Anadolu Medeniyetler Tarihi boyunca verilmiş en düşük zammı, hani diyordu ya ben emeklimi hiçbir zaman enflasyona ezdirmedim ben emeklimi asla ezdirmedim.
Verdiği zam bir tas çorba almıyor. Bu topraklarda emekli zammının bir tas çorba almadığı bir sürece getirdi Ak Parti. Kendisi gelmeden önce en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu.
Bunu bütün emeklilere söyleyin ezberleyin ezberletin. Tekrarın gücü önemlidir. Ben halen daha Türkiye’nin dört bir yanında gidiyorum, dört bir yanında anlatıyorum. Bu hesabı yapıyorum.
Görüpte halen daha şaşıran, o kadar mı erimişiz o kadar mı erimiş kuyumcu şaşırıyor inanamıyor bilgisayardan dönüp bir daha bir daha bakıyoruz.
AK Parti geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu arkadaşlar. Bugün en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altın alıyor. AK Parti geldiğinde en asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu. Bugün asgari ücret 3 çeyrek altın alıyor. Biz işçiyle işverenle, esnafla bunların tüm temsilcileri ile görüştük. Değerli hocalarımız, genel başkan yardımcılarımız çalışmalarını yaptılar ve 3 tane kanun teklifi hazırladık.
Bunlardan bir tanesi asgari ücretin 30.205 lira olmasını öneren asgari ücret kanun teklifimiz. Altında benim de grubumuzdaki tüm milletvekillerinin imzası var. Ve diyoruz ki yılbaşında zaten hesabı yapmıştık. 30 biz bunun altında yokuz demiştik. 6 aylık enflasyon ve devletin resmi rakamlarıyla geçen yıl verilmeyen ve bu yıl ilk 6 ay için verilmeyen refah payları biri yüzde 3,5 biri yüzde 2 yine 30 bin 205 TL’ye denk geliyor.
Asgari ücret teklifimiz burada. Diğer yandan en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine getirilmesi ile ilgili kanun teklifimizi grup başkanvekillerimizle birlikte tüm milletvekillerimizle imzaladık verdik. Diğer taraftan kamuda çalışanlar açısından kamu emeklileri açısından, memur emeklileri açısından bir seyyanen zam beklentisi var.
Geçen sene Tayyip Erdoğan sekiz bin TL seyyanen zam söz verdi geçen yıl. Onu yapmadıkları gibi bu yıl hiç artırmasa geçen yılki sözünü uygulasa 16 bin seyyanen zam bütün memur emeklilerinin beklentisi ile de kanun teklifimizi hazırladık bir kenarda duruyor ve bir yandan da kamu işçileri çerçeve sözleşme bekliyorlar.
Bunun için Hak İş’in Türk İş’in başlattıkları bir eylemlilik bir mücadele takvimi var. Onu yakından takip ediyoruz destekliyoruz. Buradan mecliste görev yapan tüm siyasi partilerden milletvekillerine ama meclis Temmuz sonuna kadar çalışma kararı aldığı halde AK Parti kendi grubuna 17’sine kadar çalışacağız.
Zeytinlikleri maden aramayı açacaklar zenginlerin beklediği birkaç kanunu çıkaracaklar. Bu kanunları çıkarmadan emekliye zam yapmadan asgari ücretliye zam yapmadan ki asgari ücret zammında küçük esnafı koruyacak mükemmel bir formülümüz var.
Geçen hafta detaylı anlattım. Küçük esnafa asgari ücrete zam yükünün 6 bin 500 lirasını direkt sırtından alan yine tekstil ve hazır giyim iş kolunda çalışan sayısına bakmaksızın 6 bin 500 lira destek yapan ve çayın taşıyla çayın kuşunu vuran gerçi kimse kuşu vurmasın da çayın taşıyla çayın kuşunu vuran sosyal güvenlik prim gelirlerinin artışını esnafa ve hazır giyim sektörüne zor durumdaki tekstilciye başta sonra da tüm asgari ücret çalıştıranlara yansıtan doğru bir teklifimiz var.
Devlete 1 kuruş maliyeti olmayan bir teklifimiz var ama bu teklifleri görmezden gelip, bunları görmezden gelip tatile gitmek isteyenler 17’sinde deniz deyiz abi diye birbirine müjde veren AK Partililer var.
Milletin yarası kanıyor. Meclis yaraya merhem olmak içindir. Yarayı iyileştirmek içindir. Böyle ifadelerle yaraya tuz basmak için değildir. Milletin yarasına tuz basıp kendi bedenini tuzlu suya koşturmaya çalışanlara asla izin vermiyoruz. Onlara bu önümüzdeki meclis takvimini grubumuz dar edecek. Milletin sesini duymayanı tatile göndermiyoruz.
19 Mart’ta bu milletin geleceğine bir darbe yaptılar. Yerelde iktidar olanlara ve gelecek seçimden sonra iktidar olacaklara. Milletimiz takdir ederse cumhurbaşkanı olacaklara darbe yaptılar.
Sandığın gücüne karşı savaş açtılar. Milletin desteğini alamadıkları için devleti milletin karşısına diktiler. Milletin rızası olmadan baskıyla ayakta durabileceklerini ve bu baskıyla iktidarlarını koruyabileceklerini iddia ediyorlar. Biz de buna karşı meydan meydan direnerek önce Saraçhane’de başlayan, sonra her hafta sonu bir Anadolu iline yayılan bir mücadeleyi sürdürüyoruz.
Daha bunun utancı sürerken, 5 Temmuz günü yeni bir utancı millete yaşattılar. Bu sefer Adana Belediye Başkanımız Zeydan Karalar’ı, Adıyaman Belediye Başkanımız Abdurrahman Tutdere’yi ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i şafak operasyonuyla gözaltına aldılar.
Bakın bu Aziz İhsan Aktaş Yargıtay’dan meclise, Devlet Hava Meydanlarından, Türk Hava Yollarına, Pamukkale Üniversitesi’ne, farklı İl Uludağ Üniversitesi’ne, farklı illerde 20’ye yakın kamu hastanesine. Yetmez. Halihazırda Trabzon, Kocaeli, Kahramanmaraş, Ordu’nun AK Partili Büyükşehir Belediyelerine, Elazığ, Isparta Belediyelerine, il belediyelerine, İstanbul’da Bahçelievler’den başka ilçeler, Şanlıurfa, Haliliye, Karaköprü, Eyyübiye, Ordu, Ünye, Hatay, Antakya bitmiyor. Hepsi burada.
Daha önceki dönemde Balıkesir Belediyesi, Şanlıurfa onlardayken, Afyon onlardayken, Kilis, Yozgat, Uşak onlardayken, Adana, Seyhan onlardayken Aziz İhsan Aktaş bunlarla çalışmış.
Seyhan Belediyesi onlardayken çalışmış. Zeydan Karalar’a geçmiş bir ödeme almış. O ödemeyi alırken filancaya yolladı diye 11 yıl önce sonra yıllarca Seyhan’ı yönetiyor yok. Adana Büyükşehir yok. Bir daha kazanıyor yok. Zeydan Karalar gözaltında.
Dün televizyon programında söyledim. Aziz İhsan Aktaş’ın aldığı toplam ihale. Bu resmi. Tık tık tık tık EKAP’a giriyorsun 388 ihale almış adam. 300’ü kamudan ve AK Partili belediyelerden yüzde 77. CHP’li belediyelerden 88 yüzde 23’ü. Bu ihalelerdeki tüm belediye başkanlarım ya tutuklu ya gözaltında. Bunlardan hepsi Aziz İhsan Aktaş’tan A8 makam arabası alan var. Isparta inkar da etmiyor. Her sabah evden çıkıyor belediyeye o arabayla hala gidiyor.
Plakanın plakasını da AK Parti’nin akı koymuş. yüzde 23 tüm belediye başkanlarım içeride. Bir tanesi içeride değil. AK Parti’nin MHP’nin vicdan sahibi Anadolu irfanına sahip seçmenlerine soruyorum. Hak mı reva mı?
Bir suç varsa suçtan delili, delilden şüpheliyi bulursun. Cezalandırırsın, cezalandır zaten. Ama CHP’li belediyelere bir şey bulmak üzere yapılan soruşturmanın sonucu bu.
Tayyip Bey’e Tayyip Bey’e de göstereyim. Onun da buradan memnun olacağı bir şey olabilir. Yüzde 77’ye yüzde 23 ya CHP 23. AK Parti’nin CHP’yi geçtiği tek yüzde bu. Tek yüzde bu. Bir haftadır, bir haftadır yine 19 Mart’tan sonra en büyük hareketliliğin yaşandığı, siyasetteki en çok hareketliliğin yaşandığı, yargıdaki en çok hareketliliğin yaşandığı haftalardan bir tanesi.
Size bir haftalık Türkiye fotoğrafı gösteriyorum. Bu bir haftada halkın rekor oylarla seçtiği belediye başkanları gözaltına alındı. Sadece tweet’te anlaşılan ki artık rejimin bir bağımsız yargı olduğuna milleti inandırma ikna etme derdi kalmadı.
AK Parti’yi yenme suçu diye bir suç var. AK Parti’yi yene
Son bir haftada Türkiye’de operasyonları eleştiren gazeteci Timur Soykan gözaltına alındı. İktidar gazetecilere ‘Tweet atarken iki kere düşüneceksin’ diyor.
Ayşe Barım duruyor. Türkiye’nin bütün ödüllü sanatçıları dün menajerlerinin yanındaydılar. Ayşe Barım buraya neden geldim anlamıyorum diyordu bundan 3-4 ay önce. Duruşması nihayet duruşmayla çıkacaksın diyorlardı. 3-4 ay sonraya kadar daha hapis yatacaksın dediler.
Türkiye’nin ödüllü bu sinema oyuncularını, dizi oyuncularını dün hepsini birden Çağlayan Adliyesi’ne götürdüler ve üzerek ağlatarak geri döndürdüler. Bu arkadaşlar ödül alıyorlar gittikleri her yerde. Geçen hafta da ödül aldı.
Yoksullukta Avrupa’da birinci sıradayız. Gıda enflasyonunda dünyada birinci sıradayız. Bakın altın madalyalar. Ya bunlarla övünülür mü? Övüneceksen sen hukukun üstünlüğünle övün diyeceksiniz. Hukukun üstünlüğünde dünyada 117. sıradayız. İşte size bir haftalık Türkiye fotoğrafı. Eserinden övünebilirsin AKP. Bu senin eserin. Biz bu arkadaşların eserleriyle bu arkadaşların hizmetleriyle, bu gazetecilerin cesaret ve namuslarından övünüyoruz. Sen de eserinden övün AKP. Bu senin eserin.
Şimdi tencere dibin kara seninki benden kara değil. Bizde 111 gün oldu. Bir tane bir kör kuruş bir kör kuruş. Hani vardı ya cumhuriyetten önce ortası delikli bir kör kuruş. Bulsalar bir tane böyle havaya atacaklar bunu bulduk diye bulamadılar.
Ama bakın neler var? Neler var ellemiyorlar. Bugün İstanbul, Adana, Antalya, Adıyaman, Mardin, Van, Hakkari, Batman, Tunceli ve Siirt belediye başkanları ya tutuklu ya da yerine kayyum atanmış. Buraların nüfusunun toplamı 25 milyon. 25 milyon seçmen var. 25 milyon seçmenin oyuyla seçtiği, nüfus da değil. 25 milyon seçmenin oy verdiği belediye başkanlarını, Cumhuriyet, AK Partili ve DEM Partili seçmenine hizmetten kopardılar.
Oysa burada tek bir delil olmadan, delil şüphesi olan bunlardan bağımsız bir şey oldu. Muhakkiki yolladık raporu gelince en tavizsiz gereğini yaparız. Ama bir tek delil olmadan ne bizimkilerde ne de Dem Partininkilerde. AK Parti’yi yenme suçu işledik diye bu belediyeleri bizim elimizden değil bu belediye başkanlarını millete hizmetten, onları seçenleri de seçtiği tarafından yönetilmekten men ettiler.
Diğer tarafta AK Parti Denizli Belediyesi’ni geçen yıl biz kazandık. Tabii şeyi hatırlayacaksınız. 2019-24 arası İstanbul Büyükşehir kendinden önceki döneme ait tam 37 büyük yolsuzluk dosyası. Burada anlattım. Yeşil alanı İBB’deki AK Partili Büyükşehir Belediye Meclis üyesi yeşil alan para etmez yok pahasına satın alıyor.
O yeşil alana bilmem kaç kat ruhsat veriyorlar. 40 katına belediyeye geri satıyor. Böyle işler var. Süleyman Soylu gitti onlara el koydu. Halen duruyor. İçişleri Bakanlığı’nda duruyor. Ne Süleyman Soylu ne bu İçişleri Bakanı o konuda gereğini yapmadı.
Ankara Büyükşehir 97 yolsuzluk dosyasını çıkardı. Aldılar işlem yapmıyorlar. Melih Gökçe’ye ait neler neler var hepinizin bildiği. Şimdi bugüne kadar bilinmeyen CHP’de bir kör kuruş bulamayanların aradığını bakın şimdi nereden çıkacak. Denizli Büyükşehir’de Beltaş diye bir firma var AK Parti dönemi. Bağbaşı yaylasına teleferik işletiyor. Genel Müdür çalışanlara talimat veriyor.
Bütün hepsinin tutanağı var. Genel Müdürün talimatıyla yaptık. Nakit ödeyenlerin nakit ödemelerin üçte birine fiş kesin üçte ikisine fiş kesmeyin kasaya değil kenara ayırın. O parayı bana teslim edeceksiniz. Denizli Büyükşehir’de her gün üçte biri fişli, üçte ikisi fişsiz teleferikten bir çuval dolunca çuvalla Genel Müdüre para gidiyor. Tahsilatı yapan, parayı taşıyan, teslim eden belli, alan belli.
Bu konuda seçimi 31 Mart’ta CHP kazanınca 1 Nisan’da bilgisayarın hard diskini de görüntü kayıtlarını siliyorlar. Ama personel bunu itiraf ediyor. Diyor ki böyle böyle yaptılar başımız derde girer gelip hard diski de söktüler. Her gün 3 günde bir bir çuval para alıyorlardı buradan.
Bizimkiler hard diski kurtarmaya yolluyor geliyor ve hard diskten tam 25 milyon liralık paranın çuvalla Beltaş’ın genel müdürüne teslim edildiği döküm olarak var. Bu Beltaş ayrıca 30 tesiste restoran, kafe, büfe, kayak merkezi işletiyor.
Orada çalışanlara yapılan sorguda da bazılarında benzer uygulananın paranın nakitin devir hızının yüksek olduğu yerlerde yapıldığı ortaya çıkıyor ve o kayıtlarla birlikte 95 milyon TL çuvallarla AK Parti’nin genel müdürüne Beltaş Genel Müdürüne teslim edilmiş. Dosya hazırlanıyor Denizli Başsavcılığı’na veriliyor.
Bir yıldır tık yok arkadaşlar. Bir yıldır tık yok. Bir kör kuruş bir kuruş para bulsalar Ekrem Başkan’ın babasının yazlığının bahçesini kazıyor ya. Para bulacağım diye. Bir kuruş para yok. Bir tek ispat yok. Bütün arkadaşım Türkiye’de 25 milyon seçmenin oyu ya tutuklu ya kayyumda 95 milyon çuvalla parayı götürmüşler yapan AK Parti diye.
Buradan Adalet Bakanı’na, Erdoğan’a sesleniyorum. Denizli’de Beltaş dosyası orada dururken halen daha o koltuklarınızda pişkin pişkin oturmaya devam mı edeceksiniz?
Türkiye’yi yasağa herkesi yoksulluğa ve burasına kadar yolsuzluğa bulaştıran AK Parti kurulduğu gün kendisine AKP Adalet ve Kalkınma Partisi demişti.
Bugün geldikleri yerle bakışlarıyla sıcak salonlardan yazın klimalı salonlardan çıkmayıp halkın içine karışmayışıyla gazeteciye, aydına, muhalife kurdukları dille üstten bakışla artık Adalet ve Kalkınma Partisi değil aşırı kibrin partisidir bunlar.
Aşırı kibrin partisinden en zararlı alışkanlıktan bütün milletimizi kurtulmaya davet ediyorum. Tabii seçmenler bir yana onlar sürüne dursun bu AK Parti’nin yöneticileri üst düzey bürokratları ve şımarttıkları gayet keyfe düşkün, gayet lüks içinde.
Daha 35 yaşındayken İstanbul’da şımarttıkları bir seyyar giyotin kendinden kıdemli hakimler mütevazı makam araçlarına biniyorken ona İBB’den en lüks makam aracı. Bir tanesi Numan Kurtulmuş’a. O zaman kendisi AK Parti Genel Başkanvekili ki tövbeler olsun Numan Bey açıklasın. Binmedim o araca diye binmiş. Yapmamak lazım.
İstanbul Büyükşehir niye AK Parti’ye araç veriyor? Ama dünya kadar aracı AK Parti’ye vermiş. Numan Bey de İBB’den geldiğini bilerek ya da bilmeyerek o en lüks araca binmiş. Bir tane de seyyar giyotine vermişler. Belediyeler adliyelere araç veriyor. Servis veriyoruz, minibüs veriyoruz. Makam aracı veriyorlar.
Devletin işi. İmkan yok diyorlar, adalet aksıyor diyorlar, veriliyor. Ama AK Parti Genel Başkan Vekilliğine tahsis edilecek kadar lüksü seyyar giyotine vermişler. Bu arkadaş şımarmış. Gün olmuş 87 yıllık maaşıyla satın alamayacağı lüks yatları gezmiş.
Alıcı gözüyle incelemiş, pazarlık etmiş, fiyat sormuş, öyle yapmış, böyle yapmış. Ve hiçbir savcının bugüne kadar oturmadığı birçoğu normal lojmanlarda oturuyor hepsi. Bu göreve gitmeden tadilatı başlamış, öyle diyorlar.
Öyle tabii gidince başlasa oturamaz hemen. Öyle bir tadilat yapmışlar ki bunu bakan yardımcılığı görevinden yani siyasi bir görevden Anayasa’ya aykırı bir şekilde İstanbul’a başsavcı atayacaklar. Normalde bu görevin, bu atamanın kabul edilmemesi lazım. Gidince yap dedikleri işleri kimse yapamaz. O zaman demek ki belli şartları var.
O şartlar yerine gelmiş. Boğaziçi ön görünümde vatandaşın böyle çivi çakamayacağı yere inanılmaz tadilatlarla boğaz manzaralı bir villa hazırlanmış beyefendiye. Normal devletin ödediğinin çok üstünde yani bir lojman tadilatı nedir? O lojman tadilatının çok üzerinde olmayacak paralar harcanmış.
En masumu hadi tehlikeli işler yapıyor. E güvenlikli siteler var savcıların oturduğu git orada otur. Bütün savcıları devlet nasıl koruyor? Seni de korusun. Kalın kurşun geçirmez camlar projede olmayan yüzme havuzları mütemelatlar imara aykırı dünya kadar onu yapalım, bunu yapalım.
Vallahi orada çalışan üç tane işçinin kendilerine aileden birinin nasıl zulmettiği, neler istediği, neler neler yaptığı, ne kadar lüks olduğunu bizzat dinledim. Günü gelince bu millete de dinleteceğim. Ama kanıt bulamam sanıyorlardı. Vallahi kanıtını bulursam göstereceğim dedim. Şurada kapattığım yer hani terörle mücadele eden kamu görevlisinin adresini açık etme gibi bir suç işleyecek halim yok.
Adresi kapattım. Ama herkes biliyor ki adına savcılık binası restorasyonu demişler işin. Restorasyona kendisi gelmeden önce başlamışlar, bitirmişler, teslim etmişler. Bedeli sonradan çok farklı ödemeler de var ama bedeli 40 milyon 504 bin TL tadilat bedeli. Tadilat bedeli. Bu para bugünkü kurla 56 milyon TL. Ben emekli öğretmen çocuğuyum. 30 yıllık, 30 yıllık emekli öğretmen 30 yıl çalışınca 1 milyon 800 bin TL 30 yıllık emeğine karşılık emekli ikramiyesi alıyor.
Birisi oturacak diye satın alma değil. Sırf tadilatına 56 tane emekli öğretmenin 30’ar yıl sabah kalk yüzünü yıka, tıraş ol, kahvaltını yap, kravatı tak, okula git. 8 saat ders anlat, tebeşir tozu yut, dön eve gel. File yarım dolu. Çocukların durumu ortada. 30 sene böyle 56 öğretmenin emeğini İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının keyfine ödeyenlere burnunuzdan fitil fitil çıksın inşallah.
Lüksü sevenlere soruyorum. Lüksü sevenlere soruyorum. Aileden birinin kredi kartını Vanlı bir iş adamı borçlarınızı Vanlı bir iş adamı azad ediyor mu? Vanlı bir iş adamı bir bankanın gişesinden hesabınıza kredi kartınıza nakit yatırıyor mu? O hesapları hep o Vanlı iş adamı kapadı mı? Kapattı.
Biliyor muyum? Biliyorum. İspatlar mıyım? Onu da çok yakında görürsün. Ne demiştik arkadaşlar? Ne demiştik? Zulmetme. Sırça evde oturuyorsan dönüp de suçsuz komşuna taş atma. Ne demiştim arkadaşlar?
Oğlum, sert kayaya çarptın demiştik! Sert kayaya çarptın, sert kayaya! Bundan sonraki adımda bundan sonraki her hukuksuz adımda Üsküdar’daki lüks yapıdan alınan evi. Bundan sonraki bir sonraki adımda Tuzla taraflarda Anadolu Yakası’nda Tuzla taraflardaki o yazlık evi her birini tane tane konuşmayan, gündeme getirmeyen, hesabını sormayan namerttir.”
Ayrıntılar geliyor
GENEL
23 gün önce