ENGİN AKSOY
Vodafone Türkiye CEO’su
Liderlik, günümüz iş dünyasında en çok konuşulan, irdelenen ve tanımlanan kavramlardan biri. Uzun yıllar liderlik, bazı kişilerin sahip olduğu bir kişilik özelliği olarak görüldü. Bu konudaki teoriler, lider doğan ya da zamanla bu özelliği kazanan istisnai ve karizmatik ‘Olağanüstü İnsan’lara odaklandı. Zaman içinde liderlerin kişisel özelliklerinden uzaklaşarak sergiledikleri davranışları ve farklı durumdaki kişilerle kurdukları ilişkileri ön plana çıkaracak şekilde evrildi. 90’lı yıllarla birlikte artan küreselleşme, hızlı değişim ve yıkıcı teknolojik yenilik döneminde dünya daha karmaşık hale gelirken, liderlik modelleri de farklılaşmaya başladı. Liderlik, yukarıdan aşağıya tek yönlü bir ilişki olmaktan çıkarak, liderler ve takipçileri arasındaki karşılıklı etkileşime dayalı bir olgu olarak ele alınmaya başlandı. Liderlik konusuna daha sistemsel bir bakış açısı getiren ve modern çağın çok yönlü ve karmaşık doğasını göz önünde bulunduran yaklaşımlar ortaya çıktı.
Liderlik modellerini teoride bilmek, elbette, sizi iyi bir lider yapmaz. Ancak bu yaklaşımları bilmek, repertuarınıza ihtiyaç duyabileceklerinizi ekleme ya da artık geçerliliğini yitirenleri çıkarma alışkanlığını geliştirmek elinizi kuvvetlendirecektir. Doğru zamanda, doğru yerde doğru yaklaşımı uygulamak ve bunun için gerekli esnekliğe sahip olmak bence önemli bir liderlik becerisi. Özfarkındalık ve özgünlük de önemli beceriler arasında.
Benim liderlik anlayışımı tanımlayan temel unsurlardan biri sürekli öğrenme ve gelişim. Her şeyi bildiği farz edilen ya da bilmediğini itiraf etmenin amiyane tabiriyle ‘karizmayı çizdirmek’ anlamına geleceğini düşünen liderlerin devri artık çok geride kaldı. Etrafımızdaki hızlı değişime adapte olmak için ekiplerimizde görmek istediğimiz sürekli öğrenme ve gelişme davranışına bizim örnek olmamız gerekiyor. Elimizde de öğrenmek için çok fazla kaynak ve araç var: Çevrimiçi ve dışı formel eğitimlerin yanı sıra kitaplar, podcast’ler ya da her gün sohbet ettiğimiz kişiler. Tabii, başkalarından bir şeyler öğrenmek için çok önemli başka bir beceriye ihtiyacımız var: Dinlemek! Ancak önyargısız ve açık fikirli bir biçimde ve tüm varlığımızla orada olarak dinlemek. Hepimize ‘varsayılan olarak’ yüklendiğini farz ettiğimiz dinleme becerisini, gerçekten bize ve karşımızdakilere fayda sağlayacak şekilde geliştirmek epey emek istiyor. Genellikle birini dinlerken aslında konuşma sırası bize gelince ne söyleyeceğimizi düşünmekle meşgul oluyor ve hem karşımızdakine yeterli özeni göstermemiş hem de belki ondan öğreneceğimiz şeylerden mahrum kalmış oluyoruz.
Bana göre, içinde bulunduğumuz dönemde bir diğer önemli liderlik becerisi de çeşitliliği bir tehdit değil zenginlik olarak görerek sizinle ya da birbiriyle benzer düşünen kişiler yerine farklı özelliklere/bakış açılarına sahip, birbirlerini tamamlayan kişilerden oluşan ekipler kurmak, ekip içindeki bireylerin her birine kendileri olma, kendilerini açıkça ifade etme özgürlüğü tanımak ve sorumluluk kadar yetki de vermektir.
Bugünün liderinden sadece strateji beklenmiyor; aynı zamanda öğrenmeyi kolaylaştırması, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan ‘belirsizlik’ içinde güven vermesi ve ekipleriyle birlikte dönüşümü sahiplenmesi bekleniyor. Bu çerçevede liderlere sadece iş sonuçları değil, aynı zamanda psikolojik güven ortamı yaratmaları, empati kurmaları ve teknoloji–insan birlikteliğini kapsayıcı bir şekilde yönetmeleri sorumluluğu da düşüyor. İçinden geçtiğimiz ve geçmeye devam edeceğimiz hızlı dönüşüm çağında şirketlerin teknolojik olarak ne kadar ileri gittiğinden çok, çalışanlarını bu dönüşüme ne kadar dahil ettiği belirleyici olacak.
Ben CEO olarak başarının formülünü şöyle tanımlıyorum: Mutlu Müşteri x Mutlu Çalışan x Mutlu Ekosistem = Mutlu Hissedar. ‘Mutlu Çalışan’ bu denklemin en güçlü çarpanı. Bu yüzden benim hedefim, çalıştığım şirketi sadece teknolojide değil; çalışan gelişimi ve bağlılığında da referans bir şirket haline getirmek. Her bir ekip arkadaşımın gönülden, “Bu şirkette çalışmak güzel iş” diyebilmesini sağlamak. Çünkü güçlü bir geleceği yalnızca güçlü teknolojiler değil, mutlu ve gelişen insanlar inşa eder.
Özetle, liderlik yaklaşımları farklılıklar gösterebilir ve bu yaklaşımların başarısını çıktılar belirler. Başarılı liderliğin en önemli üç çıktısı; beraber çalıştığınız tüm kişi ve paydaşların ‘mutlu’ olmalarını ve gerçek potansiyellerini gösterebilmelerini sağlamak, takım olarak maksimum toplam değerin üretilebilmesine imkan vermek ve sürdürülebilir modeller kurmaktır.