İmamoğlu: İktidarın bu oyununun parçası olmayız - Ötüken Haber
DOLAR 40,5860 -0.48%
EURO 47,7946 -0.42%
ALTIN 4.369,76-0,46
BITCOIN 47900750,23%
Ankara
33°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İmamoğlu: İktidarın bu oyununun parçası olmayız

İmamoğlu: İktidarın bu oyununun parçası olmayız

ABONE OL
Temmuz 24, 2025 20:30
İmamoğlu: İktidarın bu oyununun parçası olmayız
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, Medyascope’tan Ruşen Çakır’a yaptığı açıklamada, “İktidarın ‘Terörsüz Türkiye’ olarak adlandırdığı yeni sürece partim de ben de başından itibaren destek olduk çünkü ilkesel olarak hem terörün bir an evvel bitmesinden hem meseleleri terörün gölgesi düşmeden, demokratik siyaset yoluyla müzakere edip çözmekten yanayız. Bu, bizim tarihsel tutarlılık içinde, samimi siyaset yapıyor olmamızın gereği” dedi.

İmamoğlu, “Bir tarafta terörü bitiriyoruz derken, terörü bitirmek adına herkesle görüşürken, diğer tarafta yargıyla muhalefeti taciz etmek, yargıyı kullanarak muhalif siyasetçileri, gazetecileri, ağzını açanı içeri atmak olmaz. Genel Başkanımız, Meclis’te kurulacak komisyonun ‘Terörsüz ve Demokratik Türkiye’ komisyonu olmasını önerdi. Buradan çıkardığımız sonuç şu: İktidarın esas niyeti ‘Terörsüz ve Demokratik Türkiye’ gibi önemli bir meseleyi bulandırarak muhalefeti sindirmek, kurduğu otoriter rejimi ebedileştirmek. İktidar, Terörsüz Türkiye sürecini istismar ederek, 2028’e muhalefeti bölmüş ve etkisiz hale getirmiş olarak varmanın peşinde. İktidarın bu oyununun parçası olmayız. İktidara kurduğu otoriter rejimi ebedileştirmek fırsatını asla vermeyiz. Türkiye’yi terörden de kurtaracağız, bu otoriter rejimden de. Kürt meselesini de halledeceğiz, bu ülkeyi müreffeh de kılacağız. Asırlara dayanan bu kardeşlik için bize aklımız ve samimiyetimiz yeter. Çünkü biz, milletimize güvenir, bu önemli meseleyi onlarla birlikte, ayrıştırmadan çözeriz” ifadesini kullandı.

İmamoğlu, şunları kaydetti:

“Gönüllerde kurulacak barış köprüsünün yolcusu olma iradesindeyiz”

“Böylesine kritik bir süreçte ana muhalefetin Cumhurbaşkanı adayına, belediye başkanlarına, siyasetçi ve bürokratlarına, iktidarın emriyle kumpas ve iftirayla yargı darbesinin uygulanması, bize göre hem Türkiye’nin demokrasisine hem ‘Terörsüz ve Demokratik Türkiye’ hedefine karşı sabotaj görevi görmüştür. Bu sürecin olmazsa olmazı demokrasidir, demokratikleşmedir, adalettir. Muhalefete yürütülen kuşatma, ‘Terörsüz Türkiye’ sürecindeki samimiyetin milletimiz nezdinde yoğun şekilde sorgulanmasına neden olmuştur. Milletin şerhinin olduğu hiçbir süreç kalıcı olamaz. Türkiye’nin demokrasisine verilen bu büyük yara giderilmeden, doğru bir yol kat edemeyiz.

Millet iradesinin tecelligâhı olan TBMM’de kurulacak komisyon çok önemli. Biz bu komisyonun Türkiye’de daha fazla demokrasiye, adalete ve barışa vesile olmasını istiyoruz. Demokrasiden ve çoğulculuktan korkulmaması gerekli. Milletin rıza göstermediği ve daha fazla demokrasi ve adalete yol açmayan hiçbir adım gönüllerde karşılık bulamayacaktır. Biz, gönüllerde kurulacak bir barış köprüsünün yolcusu olma iradesindeyiz.

“Mücadele, çalışma ve üretme azmimizi yok edemeyecekler”

Yürüttüğümüz mücadele sadece bir adayın değil milletimizin ve ülkemizin geleceğiyle ilgili. Aday ofisini de yürüttüğümüz tüm çalışmaları da bu perspektifle oluşturduk. Ön seçim kampanyasının hemen ardından gelen yargı darbesi çalışmalarımızı aksattı ancak bir yanıyla süreci milletle birlikte yürütme muradımızı güçlü destekle inşa etti. 15,5 milyon yurttaşımızın oy vermesiyle başlayan yolculuğumuz, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin kurulmasıyla kurumsallaşıyor. Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi, seçim kampanyası ve iktidar programı hazırlıklarını kapsayan tüm çalışmaları merkezi biçimde yürütüyor. Aday Ofisimiz sadece CHP’nin değil, Türkiye İttifakı’nın tüm bileşenlerinin katkı sunabileceği, katılımcı ve çoğulcu bir siyasal organizasyon merkezi olacak. 

Aday ofisi tüm ülkede saha çalışmaları yapacak, toplumun farklı kesimleriyle bir araya gelecek olan beklentilerinin, taleplerinin ve ihtiyaçlarının yansıdığı bir program oluşturacak. Bizi fiziken kısıtlayıp, görüntümüzü, sesimizi yasaklayıp unutturmak isteseler de mücadele, çalışma ve üretme azmimizi yok edemeyecekler.

“Yapılan milletin seçme hakkını elinden alma girişimi”

Diploma iptali ve hemen ardından gelen yargı kumpasının hedefinde biz olsak da öncelikle yapılanın milletin seçme hakkını elinden alma girişimi olduğunu görmemiz gerekiyor. Toplumun farklı kesimleri bir darbeye nasıl tepki verilmesi gerekiyorsa öyle tepki verdi. Gençlerle başlayan, dalga dalga yayılan bir tepki oldu. Sokağa çıkanlar arasında demokrasiyi, elde kalan son aracını, sandığı korumaya çalışan insanlar vardı. Beni gelecek adına en çok umutlandıran ve burada güçlü kalmamı sağlayan bu oldu.

Önümüzdeki seçimler belki bize oy vermeyecek ya da bir seçim demokrasiyi kurtarmak için verecek ve bir daha vermeyecek birçok yurttaş; en temel milli egemenlik hakkına, seçme hakkına, sandığa sahip çıkmak için sokaklara akın etti ve haklı bir tepki gösterdi, göstermeye devam ediyor. Sadece meydanlarda değil diploma törenlerinden, spor müsabakalarına, sosyal medyada birçok yaratıcı eylemle bu enerji sürüyor. Her gün binlerce mektup geliyor, bir o kadarı dijital gönderiliyor. Toplumun farklı kesimleri yine birçok farklı mecrada yapılanlara karşı ses yükseltmeye devam ediyor.

“Nasıl hukuksuzluk bu kadar normalleştirilir”

Size bu hususta başımdan geçen, ‘Bu kadarı da olmaz, olmamalı’ dediğim bir olayı anlatmak istiyorum. ‘Masasına Beyaz Toros koyup paylaşan savcı’ bahsi geçti. Bu savcı, operasyonlar sonrasında adliyede ifademi alan savcıdır. İfade sürecinde, içi düzmece bilgilerle doldurulmuş MASAK raporları üzerinden kendisiyle aramızda sert geçen bir diyaloğumuz oldu. İfadem bittikten sonra avukatlarımla savcının odasından ayrılmak üzereyken, ayağa kalkıp bana; ‘Sayın Başkan, kusura bakmayın. Yarın siz cumhurbaşkanı olursunuz, masanın bu tarafına siz oturursunuz. Ben diğer tarafa geçerim, o zaman siz bizi yargılarsınız’ şeklinde sözler sarf etti. Bu sözleri duyduğumda yaşadığım hayal kırıklığını tarif edemem. Nasıl bir savcı böyle bir şey der? Nasıl hukuksuzluk bu kadar normalleştirilir?

Bu sözleri duyunca kulaklarıma inanamadım. Masasına yaklaştım ve cevaben; ‘Bu nasıl bir söz savcı bey, benim sizi yargılamak için mi Cumhurbaşkanı olacağımı düşünüyorsunuz? Siz kim, biz kim? Neyin tarafıyız? Biz bu ülkeye adalet gelsin diye uğraşıyoruz. Çok yazık’ diyerek avukatlarımla odasından ayrıldım. Bu zihniyet bizim yargımızda ne ara ve hangi amaçla türemiştir? Bu zihniyete sahip bir kimsenin adalet dağıtması mümkün mü? Kimi temsil ediyor bu insanlar? Devleti mi, milleti mi, yoksa bir avuç muhterisi mi? FETÖ’nün hain kumpas süreçlerini gördükten sonra, derin kaygılarla bu aklı ve uygulamalarını takip etmemiz şarttır. Bu durum, şerefli Türk yargısı adına çok ciddi bir tehdittir.

Bugüne dek savcının odasındaki Beyaz Toros fotoğrafına karşı ne Adalet Bakanı’ndan ne savcının kendisinden açıklama geldi. Beyaz Toros’un ne manaya geldiğini, milletimizin ciğerinde nasıl yaralar açtığını bilmiyor musunuz? Hem açık açık masasına Beyaz Toros koyacak, hem Anayasamızdaki yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesini çiğnediğini açıkça yüzüme ikrar edecek. Milletin adalet beklentisi, şerefli Türk yargısının onuru ve ülkemizin geleceği adına yargı mensuplarımızın her birinin Anayasa’ya, toplumsal vicdana ve ahlaka uygun şekilde görev yapması gerekiyor.”

 

 

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r