ABD’nin yeni küresel silahı: Gıda formülleri - Ötüken Haber
DOLAR 40,7015 0.02%
EURO 47,2204 1.43%
ALTIN 4.398,411,57
BITCOIN 4618391-1,59%
Ankara
28°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

ABD’nin yeni küresel silahı: Gıda formülleri

ABD’nin yeni küresel silahı: Gıda formülleri

ABONE OL
Ağustos 1, 2025 21:25
ABD’nin yeni küresel silahı: Gıda formülleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uluslararası Tarım ve Finansman Uzmanı İBRAHİM OĞUZ

Geçtiğimiz günlerde dün­yanın en çok bilinen gaz­lı içecek markası, içerik­te formül değişikleri nedeniyle yaklaşık 45 yıldır kullandığı mı­sır şurubu yerine pancar veya ka­mış şekeri kullanmaya başlaya­cağını duyurdu. Bu kararın arka­sında yalnızca halk sağlığı kaygısı mı yatıyor, yoksa daha derin ve çok katmanlı bir eko-politiğin mi parçası? ABD’de başlayan bu dö­nüşüm, sadece içecek sektörünü değil, tüm gıda sanayisini etkile­yebilecek potansiyele sahip.

Tat değişiyor, sebebi ne?

Gıda sanayisi 1980 öncesine kadar şeker ihtiyacı pancar ve­ya kamış şekeriyle karşılanırken, 1980 sonrası ABD tarım politika­ları sayesinde yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS) öne çıktı. Mısır üretimi devlet teşvikleriyle desteklendi, mekanizasyonla ve­rim arttı, maliyet düştü. Böylece mısır şurubu, diğer şeker türle­rine göre yaklaşık yüzde 40 daha ucuza mal edilir hale geldi.

Gıda sanayisi için HFCS sade­ce ucuz bir kaynak değildi; taşı­nabilirliği, uzun raf ömrü, homo­jen tat profili, üretim hatlarında düşük sorun çıkarması gibi tek­nik avantajlar da sunuyordu. Bu nedenle başta içecek sektörü ol­mak üzere tüm hazır gıda endüst­risi bu ürüne hızla yöneldi. Ancak mısır şurubu kullanımı yalnız­ca ekonomik değil, aynı zaman­da stratejik bir tercihti. ABD, it­hal şeker yerine kendi çiftçisinin ürettiği mısıra dayalı ürünler­le hem iç pazarı kontrol altında tutuyor hem de küresel pazarda güçlü bir konum elde ediyordu. Ta ki bugüne kadar…

Trump ne dedi?

ABD Başkanı Donald Trump, yakın zamanda yaptığı bir açık­lamada, “Artık ABD’de satılan ürünlerde pancar veya kamış şe­keri kullanılacak; halk ne içtiği­ni bilecek” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, kamuoyunda farklı tepkilerle karşılandı. Kimi sağ­lık uzmanları bu adımı olumlu karşılarken, bazı ekonomistler ve stratejistler ise bunun ardın­da farklı hesapların olduğunu sa­vunuyor.

Sağlık mı siyaset mi?

Gazlı içecek devinin kısa sü­rede formül değiştirmesi pek mümkün görünmese de bu de­ğişimin sinyalleri aslında uzun süredir veriliyor. Zira mısır şu­rubunun insan sağlığı üzerin­deki etkileri yıllardır tartışma konusu. Obezite, diyabet, kara­ciğer yağlanması, insülin diren­ci gibi rahatsızlıklarla ilişkili ol­duğu yönünde birçok araştırma bulunmakta.

Öte yandan nişasta bazlı şekerlerin zararlı olmadı­ğını savunan, büyük kısmı ABD menşeli olan lobiler, dünya ge­nelinde aktif tanıtım faaliyetleri yürütüyor. Bu nedenle bu hamle­nin yalnızca bir halk sağlığı adı­mı olarak değerlendirilmesi ek­sik olur. Kararın ardında çok da­ha büyük bir eko-politik strateji olduğu açık. ABD, küresel gıda sisteminde yeniden rol belirle­yici olmak için kartları yeniden karıyor. Bu da yalnızca bir ham­madde değişikliği değil; bir yön tayini, bir güç inşası gibi duruyor.

Ticaret savaşlarıyla uyumlu bir hamle

Bu karar aynı zamanda ABD’nin son yıllarda yürüttüğü ticaret savaşları politikasıyla da örtüşüyor. Çin ve Meksika gibi ülkeler, nişasta bazlı şeker üreti­minde kullanılan bazı enzimlerin tedarikinde önemli oyuncular. ABD’nin bu ülkelerle olan ticaret bağımlılığını azaltmak istemesi, içecekte formül değişikliği kara­rını stratejik hale getiriyor. “Ame­rikan ürünü, Amerikan şekeri” söylemi, hem iç üretimi teşvik etme amacı taşıyor hem de ABD menşeli çok uluslu gıda firmaları­na iç piyasaya yatırım yapma me­sajı veriyor. Ayrıca mısır, gemiler­le kolayca taşınabilirken; pancar ve kamış şekerinin lojistiği müm­kün gözükmüyor. Bu durum, üre­timin yeniden yerelleşmesini ve küresel tedarik zincirlerinde yeni düzenlemeler yapılmasını bera­berinde getirebilir.

Gıdanın stratejik gücü

Amerikan derin aklı; Henry Kissinger’a atfedilen lafını “Eğer petrolü kontrol ederseniz devlet­leri, gıdayı kontrol ederseniz top­lumları yönetirsiniz” söyleminin gıda ayağında uygulamasını deni­yor. Petrol gücünü yitirdiği dün­yaya doğru evriliyor. Fosil yakıt­ların döneminin kapandığını her­kes görüyor. Artık yönetilebilir yeni güç ya da güçlere ihtiyaç du­yuluyor. Teknoloji, bilişim, üre­tim, ticaret gibi sektörlerde ABD rakiplerine nazaran güç kaybedi­yor. Askeri olarak hâlâ çok güçlü ama tek başına silahlı gücün işe yaramayacağını onlar da biliyor. Muhtemel rakiplerinin en büyük zaafı beslemesi gereken nüfus varlığı olarak duruyor. İklim de­ğişikliğiyle beraber artan dünya nüfusu gıdayı çok çok daha stra­tejik hale getiriyor. ABD, gıda ile formüllerini değiştirerek yeni eko-politik ve siyasi nüfus arayış­lar içine girdiğini gösteriyor. Bu­nu da en güçlü içecek firması üze­rinde deneyerek başlıyor.

Küresel dalgalanmanın başlangıcı mı?

ABD’nin bu gıda sektöründe söz konusu hamlesi bir ülkenin gıda ve alkolsüz içecek sektörü­ne domino etkisi yaratması muh­temel gözüküyor. Sadece formül değişikliğine giden firma, yılda 10 milyon ton eşdeğer şeker kul­lanıyor. Hammaddede değişimin diğer gıda ve içecek sektörü fir­malarına yansıması durumunda tarımsal üretimde yeni boyutla­rın ortaya çıkmasına neden ola­bilir. Dünya genelinde şekerpan­carı, şeker kamışı ve mısır üre­timinde önemli bir dalgalanma yaratabilir. Ticaret rotaları, üre­tim bölgeleri ve fiyatlamalar ye­niden şekillenebilir. Bu süreçten Türkiye gibi tarım ülkeleri şeker­pancarı fabrikası sayısı ve üretim kapasitesi ile olumlu, mevcut gı­da sanayisi yönü ile olumsuz yön­de etkilenebilir gözüküyor.

Sonuç olarak, formül değişikli­ğiyle başlayan bu gelişme yalnızca bir tat değişimi değil; aynı zaman­da gıdanın eko-politiğinde bir si­lah olarak yeniden konumlandı­rılma süreci gibi gözüküyor. ABD, gıda üzerinden yeni bir küresel strateji inşa etmeye hazırlanıyor. Ve bu sadece başlangıç olabilir.

 

source

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r