Araştırma, bu gezginlerin benzersiz gereksinimlerini karşılayan seyahat ortamlarına duyulan temel ihtiyacı ortaya koydu.
Deloitte Insights’a (2022) göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si nöroçeşitli olarak kabul ediliyor ve çeşitli duyusal, iletişimsel, bilişsel ihtiyaçları olan önemli bir demografiyi temsil ediyor. Ancak bu bireylerin özel seyahat ihtiyaçları yeterince ele alınmıyor. Bununla birlikte, nöroçeşitli bireyler, seyahat deneyimine yaratıcılık, yenilikçi problem çözme, detaylara dikkat ve esneklik gibi boyutlar katıyor. Uygun şekilde desteklendiklerinde, bu güçlü yönler yalnızca kendi yolculuklarını geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda daha zengin ve kapsayıcı bir seyahat kültürüne de katkıda bulunuyor.
Turizm endüstrisinin, yolculuklarının her aşamasında nöroçeşitli gezginleri destekleyen kapsayıcı uygulamaları hayata geçirmesi gerekiyor. Örneğin, fiziksel alanlar, hizmetler ve teknolojik arayüzler planlanırken nöroçeşitli bireylerin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması önem taşıyor. Yapılandırılmış ortamlar, iyi eğitimli, bilgili, iletişimde etkili personel ve sezgisel, kullanıcı dostu teknolojiler, nöroçeşitli gezginler için kaygı ve duyusal aşırı yüklenmeyi önemli ölçüde azaltarak daha rahat ve kapsayıcı bir seyahat deneyimi sağlayabiliyor.
Seyahatte erişilebilirlik , dünya çapında 1 milyardan fazla bireye hitap eden önemli ve gelişen bir pazar. Bu demografik grup genellikle refakatçileriyle birlikte seyahat ediyor. Engelli olma sıklığı yaşla birlikte artıyor. Bu durum, çok kuşaklı aile seyahatlerine
çıkan Müslüman gezginler için de geçerli. Nöroçeşitli gezginleri ağırlayan seyahat seçenekleri için daha fazla ödeme yapmak isteyen ailelerin yüzde 60’ı (TripAdvisor) kapsayıcı deneyimlere yönelik güçlü bir talep oluşturuyor. Pazardaki önemli gereksinime rağmen, küresel turizm destinasyonlarının yalnızca yüzde 9’u erişilebilirlik çözümlerine sahip (UN Tourism). Ortaya çıkan bu resim, seyahat sektörünün gerçekten erişilebilir değer önerileri geliştirmesinin rekabette avantaj getireceğini vurguluyor.
Turizm sektöründe 60 yaş ve üzeri olarak tanımlanan yaşlı gezginler, 2024 yılında gezginlerin üçte birini oluşturdu. Bu kişiler, sadece eğlence için değil, aynı zamanda yaşam boyu hayallere ve kişisel tatmine ulaşmak için seyahat ediyor.
Diğer yandan, 50 yaş ve üzeri Müslümanların sayısı, 2020’de 297 milyondan 2025’te 347 milyonun üzerine çıktı. Bu sayının 2035’e kadar 474 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Seyahat endüstrisinin, yaşlı gezginlere daha iyi hizmet verebilmek için daha empatik ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesi; basitleştirilmiş teknoloji alternatifleri, daha görünür ve insan merkezli destek hizmetleri ve huzurlu, yavaş tempolu, aile odaklı deneyimleri temsil eden pazarlama seçenekleri sunması gerekiyor. Bu kapsamda, turizm hizmetlerinin yaşlı gezginlerin gerçek dünya ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirilerek, daha fazla kapsayıcılığı teşvik etmesi ve uzun vadeli büyüme fırsatlarının kilidini açması mümkün.
Rapor, 2025 yılında helal seyahat ortamını şekillendirecek temel eğilimleri araştırıyor ve gelişen seyahat ortamına genel bir bakış sunuyor. Sorumlu turizm, doğal çevrenin korunmasını ve yerel toplulukların refahını vurgularken, sürükleyici deneyimler, gezginlerin daha fazla katılım göstermeleri için yeni bakış açıları ve fırsatlar sunuyor. Dijital boyuttaki trendler, teknolojideki ilerlemelerin seyahat deneyimlerini nasıl geliştirdiğini, onları nasıl daha sorunsuz ve entegre hale getirdiğini gösteriyor.
Güvence boyutundaki trendlere odaklanmak, gezginlerin kendilerini rahat ve güvende hissetmeleri için önem taşıyor. Güvenceye odaklanmak, yüksek hizmet standartlarını belirliyor ve gezginler arasında güven tesis ediyor. Raporda Müslüman seyahat pazarını şekillendiren küresel eğilimler; rejeneratif turizm, sürdürülebilir hareketlilik, dijital detoks inzivası, spor turizmi, solo seyahat, insansı robotik, helal yolculuklar için akıllı uygulamalar, erişilebilir turizm ve modern kadın gezgin olarak sıralanıyor.