ProPublica’nın haberine göre, ABD’nin en etkili hukuk firmaları, Trump yönetiminin yürürlüğe koyduğu başkanlık emirleri ve federal yaptırımlar sonrası riskli görülen davalardan uzaklaşmaya başladı. Özellikle çevre koruma davaları, LGBTİ+ hakları ihlalleri ve polis şiddeti vakalarında gönüllü (pro bono) hukuki destek büyük ölçüde azaldı.
Ocak 2025’te 4 yıl aranın ardından Beyaz Saray’a geri dönen Trump’ın imzaladığı ilk başkanlık kararnameleri, belirli hukuk firmalarının federal sözleşmelerden men edilmesini, güvenlik izinlerinin iptalini ve iç denetim baskınlarını içeriyor.
Resmi gerekçe, “siyasi taraftarlık” ve “çeşitlilik politikaları” olarak gösteriliyor. Ancak hukuk çevreleri bu adımların, yönetim politikalarına karşı dava açan firmaları sindirme amacı taşıdığı görüşünde.
Bazı büyük firmalar, yönetimle yaptıkları anlaşmalarla hedef olmaktan kurtulmaya çalıştı. Örneğin Paul Weiss adlı hukuk firması, 40 milyon dolarlık pro bono kaynak taahhüdü vererek haklar alanındaki bazı çalışmalarını sınırladı. Reuters’ın araştırmasına göre, toplamda neredeyse 1 milyar doları bulan benzer anlaşmalar imzalandı.
Trump yönetiminin bu uygulamalarına karşı açılan ilk dört davada, federal mahkemeler yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yine de birçok hukuk firması, “siyasi misilleme” korkusuyla bazı davaları almamayı sürdürüyor. Hukukçulara göre, kazanılan davalar kağıt üzerinde önemli olsa da mesleki bağımsızlık üzerinde oluşan baskı kalıcı olabilir.
Çevre örgütleri, LGBTİ+ savunucuları ve polis reformu talep eden platformlar, hukuki temsil bulmanın giderek zorlaştığını söylüyor. ABD’de “eşit erişim” ilkesinin zedelendiği, adaletin siyasi iklime göre şekillendiği yorumları yapılıyor.