Abdullah Bey - Ötüken Haber
DOLAR 39,2875 -0.11%
EURO 44,7841 -0.54%
ALTIN 4.175,92-1,41
BITCOIN 41137491,09%
Ankara
24°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Abdullah Bey

Abdullah Bey

07 Haziran 2025 Cumartesi

Küresel pazarın zirvesindeki sektör, ihracatta rekor bekliyor

Küresel pazarın zirvesindeki sektör, ihracatta rekor bekliyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hüseyin VATANSEVER

Gıda güvenliğini sağlama­da ve artan dünya nüfu­sunu beslemede un en­düstrisi stratejik bir rol oynuyor. Uygun fiyatlı, kaliteli ve sürdü­rülebilir un üretebilmek için ise buğday başta olmak üzere tahıl üretimi ve stokunun yönetil­mesi oldukça önemli bir konu­yu oluşturuyor. Bununla birlikte iklimin etkisi ve politik gelişme­lere karşı stratejiler geliştirmek un endüstrisinin gündeminde daha geniş yer ediniyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2025 yılının ilk bitkisel üretim tahmininde, tahıl üretiminin 2025 yılında bir önceki yıla göre azalacağı ön görüsü paylaşıldı. Tahıl ürünleri üretim miktarla­rının 2025 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4.1 oranında azalarak yaklaşık 37.4 milyon ton olacağı tahmin edildi. Söz konusu tah­minde bir önceki yıla göre buğ­day üretimi yüzde 5.8 oranında azalarak 19.6 milyon ton olacak. Diğer yandan aynı çalışmaya gö­re arpa üretiminin yüzde 8 ora­nında azalarak yaklaşık olarak 7.5 milyon ton, çavdar üretimi­nin yüzde 5.5 oranında azalarak 243 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 23.1 oranında azalarak 300 bin ton, mısır üretiminin ise yüzde 4.9 artarak 8.5 milyon ton olacağı öngörüldü.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) küresel buğday stoklarını bu ay çoğun­lukla Avrupa Birliği ve Türki­ye’deki düşük stok tahminleri­ni yansıtarak 1.9 milyon ton ci­varında aşağı yönde revize etti. Aşağı yönlü revizyona rağmen, küresel buğday stoklarının 2024/25’te açılış seviyelerinin biraz üzerinde, yüzde 0.6 ora­nında, 318 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. FAO’nun değer­lendirmesinde Nisan ayında­ki daha yüksek yağış hacimle­ri, daha önceki yağış açıklarını ve normalden daha sıcak sıcak­lıkları telafi etmeye yetmediği ve Türkiye’deki buğday üretim beklentileri ortalamanın altın­da kalmaya devam ediyor. Bu­nunla birlikte FAO’nun 2025 yılı için küresel boyutta buğday üre­timine ilişkin son tahmini, bir önceki yılın çıktısıyla aynı sevi­yede olan 795 milyon ton olarak işaret edildi.

Tarımsal üretimin adaptasyonu endüstriyi geliştirecek

Buğday tarımı başta olmak üzere tahıl tarımını teşvik et­mek adına atıl arazilerin kaza­nılması, küçük parçalı tarım arazilerinin birleştirecek yön­temlerin uygulanmasıyla karlı­lığın artması, modern tarım uy­gulamalarından yararlanılarak verim artışı sağlanması çözüm önerileri olarak sıralanıyor. Bü­tün bunlara ek olarak iklim deği­şikliğinin getirdiği kuraklık baş­ta olmak üzere çeşitli güçlük­lerin de eklendiğini söylemek mümkün.

Yakın gelecekte verim artışını sağlamak adına tahıl üretiminde türlerin adaptasyo­nu üzerinde daha çok durulma­sı gereken bir konu olacak. Bu yönde yürütülecek çalışmalar un endüstrisinin üretimini des­tekleyecek yurt içi buğday üre­tim seviyesinin 25 milyon ton ve üzerine çıkarılması talebini de destekleyecek.

Buğday başta olmak üzere ta­hıl üretiminde yaşanan gelişme­lere rağmen Türkiye, yaklaşık 11 yıldır dünya buğday unu ihracatı sıralamasında ilk sırada yer alı­yor. 2024 yılında 3.6 milyon ton un ihracatı gerçekleştiren un endüstrisi, 2023 yılına göre yüz­de 17’lik bir ihracat kaybı yaşa­masına rağmen 1.16 milyar dolar getiri sağladı.

Yaşanan ihracat kaybına yol açan en önemli ge­lişmelerin başında Dahilde İşle­me Rejimi kapsamında getirilen buğday ithalatı yasağı yer aldı. Yaz aylarında katı şekilde uygu­lanan, 15 Ekim itibarıyla da yüz­de 15 kota ile gevşetilen buğday ithalat yasağı, un ihracatını bir miktar aşağı çekti. TİM Hubu­bat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Baş­kanı Ahmet Tiryakioğlu, bu yıl için ise un endüstrisinin yüzde 7 düzeyinde bir artışla 1.25 milyar doların üzerinde ihracat gerçek­leştirerek, yeni bir rekora imza atma beklentisi içinde olduğu­nu söyledi.

Yıllık 32 milyon ton buğday iş­leme kapasitesi bulunan un sek­töründe, 69 ilde 508 un fabrikası bulunuyor. 2025 yılı için sektör­deki kapasite kullanım oranının yüzde 50 civarında kalacağı ve bu nedenle üretim kapasitesinin yaklaşık yüzde 50’sinin atıl du­rumda kalacağı tahmin ediliyor.

Hammadde yönetimini kurulacak bağ sağlayacak

Un endüstrisindeki temel so­runlar hem sektörel dinamik­lerden hem de ülke genelinde­ki ekonomik ve yapısal durum­lardan kaynaklanıyor. Yurt içi ve yurt dışında dalgalanmalara ol­dukça açık durumda olan buğ­day fiyatları, un endüstrisini güç koşullar altında bırakabiliyor. Bununla birlikte döviz kurun­daki artışların yanı sıra iklimsel değişiklikler buğday tedariki­ni zorlaştırabiliyor. Söz konusu zorluklar karşısında endüstri­yi daha dayanıklı hale getirmek adına hammadde yönetimi ve tedarik zinciri optimizasyonu için uzun vadeli buğday teda­rik sözleşmeleri yapmak, yerel çiftçilerle doğrudan alım anlaş­malarına imza atmak bir çözüm olarak görülebilir.

Diğer taraftan un endüstrisini etkileyen elektrik, doğalgaz gibi enerji girdilerinin maliyeti son yıllarda hızla arttı. Söz konu­su artış da üretim maliyetlerini ciddi şekilde etkiliyor. Enerji ve­rimliliğini artırabilmek amacıy­la enerji tasarruflu makinelerin kullanımı, otomasyon sistemle­riyle enerji tüketimi izlenebilir hale getirilmesi ve güneş enerji­si başta olmak üzere yenilebilir enerji yatırımlarına ağırlık ver­mek un imalatı tarafında önemli katkılar verebilir. Ayrıca depo­lama altyapısının yetersizliği ve taşıma maliyetlerinin yüksekli­ği, özellikle iç pazarda dağıtımı zorlaştırabiliyor. Uygun lokas­yonlarda bölgesel depolar kura­rak dağıtım maliyetleri düşürü­lebilir, lojistik firmalarıyla en­tegre çalışmalar yapılabilir.

Sağlıklı ve usta işi ürünler yenilikleri tetikliyor

Global çapta sağlıklı diyetlere odaklanan tüketici sayısındaki artış, proteinli makarna ve glütensiz un ve unlu mamullere olan talebi artırıyor. Tüketiciler artık sağlıklı beslenmeye daha fazla ilgi duyuyor ve daha sağlıklı gıda seçenekleri arıyor. Tam tahıllı un ve benzer ürünler, sağlık trendi nedeniyle giderek popülerlik kazanıyor. Diğer yandan artizanal fırınların kullanıldığı ve şeflerin maharetlerini sergilediği ürünler yükselişte… Bu tür kreasyonlar için genellikle benzersiz ve özel unlara ihtiyaç duyuluyor. Kavuzlu buğday, siyez gibi antik tahıllar veya ata yadigârı buğday çeşitleri gibi bir dizi özel un sunmak, bu niş ama büyüyen pazara hitap edebilir.

Barışın etkisi olumlu olacak

Rusya ile Ukrayna arasında barışın sağlanacağı beklentisi küresel un pazarında olumlu karşılandı. Diplomatik ilişkilerde yumuşamanın gıda ticaretini rahatlatması beklentisini oluşturdu. Küresel hububat ihracatında yüzde 24’e yakın payı bulunan bu iki ülkenin dış pazarlara açılması, geçiş güzergahı üzerinde yer alan Türkiye’yi de olumlu etkileyecek. Un endüstrisinin ihtiyacını karşılamasında iki tedarikçi ülkenin yeniden kazanılmasının yanı sıra savaş nedeniyle değişen ticaret aksının yeniden Karadeniz’e yönelmesi Türkiye’yi bir kez daha merkeze taşıyacak.

Türkiye, lojistik yapısı sayesinde ve Ortadoğu ile Afrika arasındaki konumuyla ticarette ön plana çıkacak. Diplomatik havanın yumuşamasının bir parçası olarak AB ve ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını gevşetmesi durumunda en hızlı tepkiyi Türkiye’nin vermesi ve Rusya dahil un endüstrisinin ihracatta daha da gelişme kaydetmesi mümkün.

source