26 Temmuz 2025 Cumartesi
ABD'de ölmüştü! Sevgilisi için yakalama kararı
İŞKUR MSB işçi alımı başvuru ekranı: MSB işçi alımı başvuruları ne zaman bitecek? MSB başvuru tarihleri
Uzmanı açıkladı: Doğru klima kullanımı nedir? Klima kullanırken elektrik faturasında nasıl tasarruf yapılır?
Yurt genelinde hava sıcaklıklarının yükselmesine paralel olarak artan klima kullanımı, elektrik tüketiminde rekorları beraberinde getirirken, klimaların bilinçli kullanımıyla hem enerji tasarrufu hem de elektrik faturalarında azalma sağlanabiliyor.
Hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği yurt genelinde termometreler 38 ilde 40 derecenin üzerine çıkmasının ardından elektrik tüketiminde artış yaşandı.
Türkiye’de perşembe günü, 1 milyon 228 bin 869 megavatsaatlik tüketimle günlük bazda rekor kırıldı.
Enerji Verimliliği Derneği Genel Başkanı Ahmet Erdem yaptığı değerlendirmede, yaz mevsiminin etkisini artırdığı bugünlerde, yükselen sıcaklıklarla birlikte klima kullanımının hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini söyledi.
Bu konfor sağlanırken enerji tüketiminde yapılacak bilinçli tercihlerin, bireysel enerji tüketimi yanında Türkiye’nin enerji kaynakları üzerindeki baskıyı ve çevresel etkileri azaltacağını ifade eden Erdem, “Doğru klima seçimi ve bilinçli kullanım alışkanlıkları, enerji verimliliği açısından kritik öneme sahip. Basit ama etkili yöntemlerle ısı ve elektrik tüketiminin önüne geçilebilir. Konutlarda, sanayide, ulaştırmada, tarımda ve daha birçok alanda kaliteyi düşürmeden enerjinin etkin kullanımı sağlanabiliyor” diye konuştu.
Erdem, enerji verimliliğine uygun cihaz seçiminin ve yaz aylarında ideal iç ortam sıcaklığının 24 derece civarında tutulmasının, sağlık ve enerji tasarrufu açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.
Klimalarda ayarlanan daha düşük sıcakların gereksiz enerji tüketiminin yanı sıra, sağlık risklerini de beraberinde getirebildiğine işaret eden Erdem, şöyle devam etti:
“Buna ek olarak, klima filtrelerinin düzenli temizliği, hava akışının perdeler veya mobilyalarla engellenmemesi, cihazın güneş ışığına doğrudan maruz kalmaması gibi basit ama etkili önlemlerle performans büyük ölçüde artırılabilir. İçinde bulunduğumuz iklim krizinin etkilerini artık günlük yaşamımızda hissediyoruz. Bu nedenle enerji verimliliği, hem bireyler olarak hem de toplum olarak iklim değişikliğiyle mücadelede atabileceğimiz en somut ve güçlü adımlardan biridir.
Klima gibi enerji yoğun sistemlerin daha akıllıca kullanım, doğal kaynakların korunmasına, enerji ithalatımızın azaltılmasına ve karbon emisyonunun düşürülmesine katkı sağlar. Bu vesileyle tüm vatandaşlarımızı klima kullanımında sadece bugünü değil, geleceğimizi de düşünmeye davet ediyorum. Küçük alışkanlık değişimleriyle büyük çevresel ve ekonomik faydalar sağlamak mümkün.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca paylaşılan bilgilere göre, klima kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar ise şöyle sıralanıyor:
Klimalarda sıcaklık ayarlarının aşırı düşük olmasına ihtiyaç bulunmuyor. Klimaların çok düşük sıcaklığa ayarlanması, ortamı daha hızlı soğutmuyor. Serinlik için değil, konfor için en uygun sıcaklığın tercih edilmesi gerekiyor.
Klimalarda ortam sıcaklığının 24 derece civarında sabit tutmak konfor ve enerji tasarrufu açısından en uygun aralık olarak değerlendiriliyor. Her 1 derece düşük ayar, yaklaşık yüzde 10 daha fazla elektrik tüketimine yol açıyor.
Klimanın fan ayarlarında hıza dikkat edilmesi gerekiyor. Fan hızının yüksek seçilmesi, enerji tüketimini artırıyor. Kullanım ihtiyacına göre düşük ya da otomatik fan modu tercih edilmesi elektrik tasarrufu sağlıyor.
Nem alma fonksiyonunun verimli kullanılması önem taşıyor. Gece saatleri gibi serin zamanlarda, sadece nem alma modu kullanılarak konfor ve tasarruf sağlanabiliyor.
Klimaların bakım ve temizliği uzun ömür ve verimli kullanım sunuyor. Periyodik bakımların ihmal edilmemesi gerekiyor. Kirli filtreler hava akışını kısıtlayarak soğutma performansını düşürüyor, enerji tüketimini artırıyor.
Klimanın hava akışının engellenmemesi önem arz ediyor. Cihaz önünde perde, mobilya gibi engeller olmaması gerekiyor. Serbest hava akışı, cihazın verimli çalışmasını ve daha az enerji tüketmesini sağlıyor.
Güneş ışığının kontrol edilmesi önem taşıyor. Gündüz saatlerinde perde, stor veya kepenk kullanarak güneşin içeri girmesinin önlenmesi gerekiyor. Böylece içerisinin daha serin kalması sağlanırken klimanın az kullanımı gerçekleşiyor. Klimanın yazın en düşük 24 derece, kışın en yüksek 22 derecede çalıştırılması öneriliyor.
Avrupa Birliği, Türkiye’nin yerel değerlerinden iki ürünü daha coğrafi işaret listesine dahil etti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Mut zeytinyağının AB’den coğrafi işaret alan 37’nci, Kırkağaç kavununun ise 38’inci ürün olduğunu duyurdu.
Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Hisarcıklıoğlu, bu gelişmelerin hem bölgesel hem de ulusal düzeyde önemli bir kazanım olduğunu belirtti.
Hisarcıklıoğlu, yerel değerlere sahip çıkan Mut Ticaret ve Sanayi Odası ile Manisa’daki paydaşlara teşekkür ederek, “Dünyada çok az coğrafyaya nasip olan bir ürün çeşitliliğine sahibiz. TOBB ve oda-borsa camiası olarak yerel ve coğrafi işaretli ürünler için yoğun çaba sarf ediyoruz” ifadelerini kullandı.
AB nezdinde tescil süreci devam eden 70 coğrafi işaretli ürün ve 3 geleneksel ürün adı için de çalışmaların sürdüğünü belirten Hisarcıklıoğlu, “Bu çabalar sadece ekonomik değil, kültürel bir zenginliğin korunması açısından da büyük önem taşıyor” dedi.
Türkiye, Mut zeytinyağı ve Kırkağaç kavununun da eklenmesiyle birlikte Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili almış 38 ürüne ulaştı. Bu ürünler arasında Gaziantep baklavası, Aydın inciri, Milas zeytinyağı, Taşköprü sarımsağı, Ezine peyniri, Maraş tarhanası, Safranbolu safranı, Afyon sucuğu gibi Türkiye’nin dört bir yanından tescilli lezzet ve tarım ürünleri yer alıyor.
AB tarafından tescil edilen coğrafi işaretler, ürünlerin kalitesini ve kökenini garanti altına alırken, uluslararası pazarda da rekabet gücünü artırıyor.
Tekirdağ’da kanola, lavanta ve ayçiçeği tarlaları, görsel zenginlikleriyle sadece tarım üretimine değil, turizme de katkı sağladı. Kent merkezi ile ilçelerde yer alan bu geniş araziler, mayıs ayından temmuz ortasına kadar ziyaretçilerin ilgi odağı oldu.
Özellikle hafta sonları Tekirdağ’a akın eden ziyaretçiler, tarlalarda kurulan özel dekorlarda poz vererek en güzel kareleri yakalamaya çalıştı. Ayçiçeği, lavanta ve kanola çiçeklerinin oluşturduğu sarı ve mor tonlardaki doğal örtü, doğa fotoğrafçıları için adeta açık hava stüdyosu haline geldi.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ömer Faruk Karaküçük, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, bu renkli tarlaların şehre estetik bir değer kazandırdığını belirtti. Karaküçük, “Özellikle kanola, lavanta ve ayçiçeği tarlaları her yıl binlerce ziyaretçiyi kendisine hayran bırakıyor. Bu rengarenk tarlalar şehrimize hem estetik hem değer katıyor hem de turizm açısından önemli bir katkı sağlıyor” dedi.
Tarlalarda çekilen görsellerin sosyal medyada ve dijital platformlarda hızla yayıldığını kaydeden Karaküçük, “Fotoğraf sanatçılarımız bu güzellikleri objektiflerine yansıtarak büyük kitlelere ulaştırıyor. Her gün yüzlerce, hatta binlerce kişi bu doğa şölenini yaşamak için Tekirdağ’a geliyor” ifadelerini kullandı.
Tarlalarda düzenlenen çeşitli etkinliklerin de kentin tanıtımına büyük katkı sunduğunu vurgulayan Karaküçük, şöyle devam etti:
“Bu güzellikler fotoğrafçılar için adeta doğal bir stüdyo niteliğinde. Doğal olarak vatandaşlarımız da bu alanlarda hatıra fotoğrafı çektirmek için bu alanlara akın ediyor. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisi her geçen gün büyüyor. Doğanın sunduğu bu eşsiz renkli tarlalar Tekirdağ’ın turizmindeki gücünü daha da pekiştirdi.”
Bu yıl 20. sezonuna başlayacak Arka Sokaklar dizisinde, izleyiciyi sevindirecek sürpriz bir gelişme yaşandı. Rıza Baba’nın damadı Ali Akdoğan’a hayat veren Alp Korkmaz’ın kadroya tekrar dahil olduğu öğrenildi.
Ekranların en sevilen dizilerinden biri olan Arka Sokaklar’da sevilen bir karakter diziye geri dönüyor.
Kulislerden edinilen bilgiye göre, Rıza Baba’nın damadı Ali Akdoğan’ı canlandıran Alp Korkmaz yeni sezonda izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Dizinin izleyicileri ise bu sürpriz gelişmeye çok sevindiklerini belirtti.
Daha önce de diziden Şevket Çoruh ve Oya Okar gibi oyuncular ayrılmış, sonrasında tekrar diziye dahil olmuştu.
Alp Korkmaz, 2006-2021 yıllarında dizide yer almış, ancak, 600. bölümde senaryo gereği diziden ayrılmıştı.
Dizinin yeni sezon çekimlerinin ağustosun ikinci haftası başlayacağı öğrenildi.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, aylarca süren panayır ve yardım sergilerinin kontrolsüz biçimde düzenlenmesinin ticaret dengesini bozduğunu söyledi.
Palandöken, bölge esnafının en büyük sorunlarından birinin bu tür etkinlikler olduğunu vurgulayarak, özellikle başka şehirlerden gelip sadece birkaç günlüğüne satış yapan kişilerin kayıt dışı ticareti teşvik ettiğini dile getirdi.
“Bu tür faaliyetler başlamadan önce, o bölgedeki esnaf ve zanaatkârların meslek odalarından mutlaka izin alınmalı” diyen Palandöken, ürün içeriklerinin de denetlenmesi gerektiğini ifade etti.
Panayır ve yardım sergilerinde korsan ürünlerin ya da elektronik aletlerin satılmasının ciddi bir sorun oluşturduğunu belirten Palandöken, bu tür ürünlerin bakım ve hizmet gerektirdiğini, ancak satış sonrası ortada muhatap kalmadığını söyledi.
Dışarıdan gelenlerin bu sistemden rant elde ettiğini ifade eden Palandöken, bu durumun yerel esnafı mağdur ettiğini belirtti.
“Vergi levhası olmayan, fiş-fatura düzenlemeyen satıcılar kayıt dışı ekonomi yaratıyor” diyen Palandöken, bu faaliyetlerin kamu yararı adı altında yapılmasına rağmen aslında ciddi sorunlara yol açtığını vurguladı.
Palandöken, özellikle gıda dışındaki ürünlerin bile açık alanda, çadırlarda satılmasının hem görsel kirliliğe hem de sağlık riskine yol açtığını belirtti.
Palandöken “Hijyen şartları sağlanmadan, herhangi bir izin ya da süre kısıtı olmadan kurulan bu tezgâhlar yerel esnafın işini baltalıyor” ifadelerini kullandı.
Ayrıca fiyat kontrolü yapılmadığını, ürünlerin ne kadar ihtiyaç içerdiğinin ve o bölgenin geleneksel yapısına uyup uymadığının da dikkate alınmadığını belirten Palandöken, bu durumun sürdürülemez olduğunu söyledi.
Panayırların amacına uygun şekilde, o bölgenin insanlarının katılımıyla ve geçici süreli olarak yapılması gerektiğinin altını çizen Palandöken, “Panayır artık yöresel bir tanıtım değil, kamyona yükle götür, sat, topla ve geri dön şeklinde işleyen bir sisteme dönüştü” dedi.
Kısa vadeli kazançlar uğruna, o şehirde kalıcı bir değer bırakmadan ayrılanların geleneksel ticaret kültürünü bozduğunu ifade eden Palandöken, el emeği ve ustalık isteyen işlerin bu şekilde haksız rekabetle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Palandöken, panayır ve yardım sergilerinin mutlaka kurallara bağlanması gerektiğini vurguladı. “Sağlık ve hijyen koşulları başta olmak üzere, vergi düzeni sağlanmalı. Satıcıların gerçekten esnaf olduklarına dair belgeleri olmalı ve hangi amaçla ticaret yaptıkları net biçimde tanımlanmalı” dedi.
Bu konuda yalnızca yerel yönetimlerin değil, Maliye ve İçişleri Bakanlıklarının da devreye girmesi gerektiğini belirten Palandöken, “Geleneksel esnafın ekmeğine mani olunmamalı. Aksi takdirde bu uygulamalar, şehirlerin ticaret düzenini bozmaktan başka bir işe yaramaz” ifadelerini kullandı.