27 Temmuz 2025 Pazar
PROF. DR. TAYFUN DOĞAN / Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü
Nasıl bir insan olursanız olun her zaman değişebilirsiniz.” “Zekâ düzeyiniz ne olursa olsun çaba göstererek onu değiştirebilirsiniz.” Bu iki cümle hakkında ne düşünüyorsunuz? Kişiliğinizi, sizi siz yapan özelliklerinizi değiştirebileceğinize inanıyor musunuz? Yoksa ben belli bir kişiliğe sahibim ve bunu değiştirmek için yapabileceğim pek bir şey yok, diye mi düşünüyorsunuz?
İnsanlar çalışarak ya da öğrenerek zekâ düzeylerini değiştirebilirler diye mi düşünüyorsunuz? Yoksa bir insan yeni şeyler öğrenebilir, ama zekâ seviyesini pek değiştiremez diye mi düşünüyorsunuz?
Eğer değişimin mümkün olduğuna inanıyorsanız gelişen zihniyete sahipsiniz demektir. Hayır, insanın zekâ ve kişiliği değişmez diyorsanız sabit zihniyete sahipsiniz demektir.
Hangi zihniyete sahip olduğunuz da yaşamınızın pek çok alanına tahmin edebileceğinizin çok üstünde bir etkide bulunmaktadır.
Stanford Üniversitesi’nden Carol Dweck’in ortaya koyduğu bir zihniyet teorisi; Gelişen Zihniyet ve Sabit Zihniyet’tir.
Gelişen zihniyet, yeteneklerin, doğru bir strateji, çevre desteği ve sıkı çalışma ile geliştirilebileceğine inanan bireylerin sahip olduğu zihniyettir.
Sabit zihniyet ise yeteneklerinin kişilere bahşedilmiş doğal özellikler olduğunu düşünen bunların değiştirilemez ve geliştirilemez olduğuna inanan kişilerin sahip olduğu zihniyettir.
Carol Dweck, ‘Aklını En Doğru Şekilde Kullan’ adlı kitabında, uzun yıllara dayalı araştırmalarından yola çıkarak, gelişen zihniyete sahip olmanın akademik alanda, iş yaşamında, sporda, ilişkilerde, iyi bir öğretmen ya da ebeveyn olmada ve yaşamın başka birçok alanında büyük avantajlar sağladığını belirtmektedir. Ayrıca kitabında, düşünce tarzınızı değiştirebileceğinize de vurgulamaktadır.
Gelişen zihniyet ve sabit zihniyet teorisi birkaç farklı bağlamda ele alınıp tartışılabilir. İlk olarak gelişen zihniyet kavramını nöroplastisite kavramı çerçevesinde ele alabiliriz. Beynimiz yeni öğrenmeler, deneyimler, bilgiler ve yaşantılarla her yaşta sürekli olarak değişmektedir. Beynimizin bu değişebilme ve yeniden yapılanabilme özelliğine nöroplastisite adı verilmektedir. Nobel ödüllü Santiago Ramón y Cajal da “İsteyen herkes kendi beyninin heykeltraşı olabilir” diyerek kendimizi ve beynimizi değiştirebileceğimize ilk vurgu yapan kişilerdendir. Nöroplastisite kavramı ve bu konudaki her geçen gün artan araştırmalar, gelişen zihniyet kavramını destekleyici niteliktedir. Kısaca nöroplastisite, gelişebiliriz ve değişebiliriz anlamına gelmektedir. Bu da yukarıda tanımını verdiğimiz gelişen zihniyet kavramına işaret etmektedir.
Gelişen zihniyet-sabit zihniyet teorisini kendini gerçekleştiren kehanet kavramı bağlamında da ele alabiliriz. Değişip gelişebileceklerine inanan kişiler de buna inanmayanlar da sonunda haklı çıkabilirler. Çünkü değişebileceklerine inanan kişiler, bunun gereklerini yerine getirip eyleme geçerken, sabit zihniyete sahip olan bireyler çabalamanın bir fark yaratmayacağına inandıkları için herhangi bir eylemde bulunmayacaklardır. Dolayısıyla gelişen zihniyete sahip kişiler de sabit zihniyete sahip kişiler de nihayetinde haklı çıkabileceklerdir. Bu durum kendini gerçekleştiren kehanet olarak nitelendirilebilir. David J. Schwartz bu durumu, “Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, zihniniz bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize gerçekten inandığınızda, zihniniz çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışır” diyerek veciz bir şekilde özetlemektedir.
Son olarak da bu zihniyet teorisini umut bağlamında ele alabiliriz. Gelişen zihniyete sahip olmayı bir umut kaynağı olarak değerlendirebiliriz. Şöyle ki, yukarıda da bahsedildiği gibi konu ile ilgili olarak gerçekleştirilen pek çok araştırma, gelişen zihniyete sahip olmanın yaşamın farklı boyutlarında kişiye avantaj sağladığını ortaya koymaktadır. Buradan hareketle zihniyetimizi değiştirdiğimizde davranışlarımızı ve genel olarak yaşamımızı değiştirebileceğimiz düşüncesi umudumuzu artıran bir etken olarak görülebilir. Nitekim Carol Dweck de bu durumu, yetenekler geliştirilebiliyorsa -değişim ve gelişim mümkünse- o zaman başarıya giden birçok yol vardır, diyerek anlatmaktadır.
Peki sabit zihniyete sahipsek bunu değiştirmek için ne yapabiliriz? Bu yazıyı okumak söz konusu değişimi sağlamak adına ilk adım olarak değerlendirilebilir. Bundan sonrası için insanın çalışıp çabalayarak değişebileceği inancını destekleyici okumalar yapmanız ve kendi kişisel yaşamınızdan bu değişime örnekler bulmanız yerinde olacaktır. Bu konuda nöroplastisite konulu kitapları okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca bahse konu olacak şekilde hayatlarında değişim yaşamış insanları bulup onlarla konuşmak, bu kişilerin yaşam deneyimlerinden öğrenmek ve onları model almak da mümkündür. Hayat, her şeyi bizzat deneyimleyip öğrenebileceğimiz kadar uzun değildir. Başkalarının deneyimlerinden faydalanmak da bir bilgelik becerisi olarak nitelendirilebilir. Yazıya Robert Kiyosaki’nin sözleriyle son verelim: “Hiç gitmediğiniz bir yere gidecekseniz yapabileceğiniz en iyi şey, daha önceden oraya gitmiş birisini bulmaktır.”